On Dört ☣

20K 1K 49
                                    

14.Bölüm 


Birinin beni dürtmesiyle homurdandım ve öteki yana döndüm. Bacaklarımın arasındaki yastıktan ayrılmak istemezmişçesine onu sahiplenmiş, çekmeye çalışan kişiye kapalı gözlerimle tekmeler atmaya çalışıyordum. 

"Çiğdem kalk lan artık." diyen sesi duyunca ulan Emre'yi ne zaman eve attım falan diye düşünüp gözümü araladım. Neyse ki benim odam da değildik. Bir dakika geri alıyorum, benim odamda DEĞİLDİK! 

Yerimden sıçrayıp şık otel odasına kafam bulanmış şekilde baktım. İşin kötüsü kafam gözüm çatlıyor, herşeyi bulanık görüyordum. Dün geceden kopuk kopuk sahneler gözümün önüne gelirken bir yandan da kuş yuvasına dönmüş saçlarımı düzeltmeye çalışıyordum. 

Emre karşımda jilet gibi takım elbisesiyle dikilirken sadece atletim ve külodumla karşısındaydım! Kırış kırış olmuş çarşafı boğazıma kadar çekip dün gece namusuna leke sürülmüş kızmışçasına anlamsızca bakındım. En son kavgaya gittiğimizi ama kavga olmadan karşıdaki kadınların bize birşeyler ikram ettiğini hatırlıyordum. Hatta kadının bi ara 'yanınızda bıçakta taşıyorsunuzdur siz?' diye sorduğu masum soruya alkolik halimle onay verdiğimi, onlarınsa dehşetle soluğunu tuttuğunu bile hatırlıyordum. 

"Biz ne zaman buraya geldik?" diye anlamsızca gevelediğimde sevgilimin kaşındaki gazlı bezi yeni fark ettim ve dehşet bir çığlık koparıp adeta üstüne atıldım. Yataktan üstüne zıplamam Emre'yi hiç şaşırtmamış gibi havada yakaladı beni. 

"Noldu lan senin kaşına? Karıları biz tepmedik, gittiniz siz mi teptiniz naptınız? Yürü lan gidip hesabını keselim!" 

Kimse benim sevgilime peşmeş çekip kaşını yaramazdı ulan! Adam özel üretimdi, orjinal parçası bulunmuyordu. Ben bunu alırken orjinalliğine bakıp almıştım. Şimdi gelin görün ki kaza yapmış arabanın orjinal parçasını bulamamış bir tüketici kadar mağdurdum! 

"Sus gerizekalı, in üstümden" deyip beni aniden bırakan sevgilime tutunma fırsatı bulamadan yeri boyladım. Bu adam niye cinayet işleyecek gibi bana bakıyor falan derken altımda sadece külot olduğunu hatırlayıp utançla inildedim. Ama daha fazla dikkat çekmemek için de uzanıp çarşafı alamıyordum. 

"Hangi şıllık yaptı? Söyle, söyle sakın onu korumaya kalkma! Gidip sürtüğün saçlarını yolacağım! Dağıtmışlar lan tüm malzemeyi, tipine bak!" diye artist artist atarlandığımda çatlayan başımla beraber inildedim. 

"Kızım sen harbi malsın." dediğinde ona kırgın bakmayı denedim. Ben burada o zarar gördü diye ortalığı birbirine katmak niyetindeydim o bana- "SEN YARDIN KAŞIMI!" diye aniden böğürünce irkildim. 

Ulan ne demek 'sen yardın'? Ne diyor bu at nalı? Ben sevdiğim adama zarar verecek kız mıyım? Tamam dengesizim, bazen yaptığım şeylerin sonuçlarının farkında olamıyorum ama sevdiğim adamın kaşını yaracak kadar da ileri gitmemişimdir abi. 

"Ne saçmalıyorsun? Seninde kafan iyi herhalde?" dedim anlamsızca. 

"Bira şişesi atıp kaşımı yardın Çiğdem. Artık daha fazla ne yapabilirsin diye, cidden hayal gücüm sınırlarını zorluyor ama bundan daha boktan bi duruma düşemeyiz bence!" Öfkesi hala tazeydi ve kaşını yaranın ben olduğumu iddia ediyordu. 

"Emre bazen ağzına bi tane çakasım geldiği doğrudur abi ama ben böyle birşey yapmadım, hatırlamıyorum!" diye inledim. Ardından gözümde beliren kareler doğrultusunda ayağa fırlayıp "Hatırlıyorum! Kaşını yardım olum!" deyip kaşına bakmak için atıldım ama beni eliyle silkeledi. 

KıroMan (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin