On Beş ☣

22.2K 1K 82
                                    

15.Bölüm 


2 AY SONRA 

Evde aylak aylak dolanıp arada bulmaca çözüp anne ve babamın emekli paralarını yeme peşindeydim. Aslında böyle olmasını bende istememiştim ama yaklaşık iki ay önce mağazada çıkan kavga sonucunda -mağaza sorumlumuzun üzerine atlamıştım- istifa etmiş, gün boyu o kek benim bu kek senin mutfaktan çıkmaz olmuştum. Annem bile bu hamaratlığıma hayranlıkla bakıyor, arada laf sokuşturmadan da edemiyordu. Ben işimden ayrılmıştım ama Emre olacak megalomanyak sevgilim, mağazanın kurucusu olan İngiliz adama -adamın gay olup Emre'mi sevmesinden kuşkulanıyordum aksi taktirde bu kadar tolerans beni bile şaşırtıyordu- mağazamızı teftişe geldiği zaman, beni taciz eden biri olduğunu söyleyip kendini işin içinden sıyırmış amma velakin Savaş'ı ağzı burnu dağınık, yüz gözü şişmiş bir halde kapının önüne koymuşlardı. Gerçi kıro sevgilim onca kişinin ortasında adam dövüp bu da yanına kar kalacak değildi, kalmamıştı da zaten. Karakola götürüldüklerinde güç bela Akın ve Ulaş da araya girip -eh sicilinin de temiz olmasından faydalanarak- birkaç saat nezarethane misafirliğinden sonra Savaş'ın da şikayetini geri çekmesi üzerine oradan çıkmıştı. Ondan sonrada zar zor uçağa yetişip gitmişti işte... 

2 ay boyunca ne kadar iş arasamda ya benim istediğim biçimde olmuyor, ya da çalışma saatleri bana uymuyordu. Kendi mesleğimi yapmak istiyordum ancak bizim meslekte bu devirde çocuktan çok velilerin agresiflikleriyle uğraşmak aşırı asabımı bozuyordu. Hayır, çocukları severdim. Hatta peşimden dolanıp 'örtmenim, örtmenim' demeleri beni acayip mutlu ederdi ama bunu gelin birde iş zamanı bana sorun. Bu devirde 'parayı veriyoruz, gerisiyle siz ilgilenin' tarzı mantık ne yazık ki bazı ailelerde vardı ve çocuğuna yapılacak en ufak bir müdahaleye tahammülleri yoktu. Tabii bunu herkes yapıyor demiyorum ama ben insanlarla muhattap açısından hiçbir zaman sinen biri olamadığım için annem zaten bana 'büyüyünce sen çalışamazsın da, ağzın kokar açlıktan' derdi. Kadın müneccimdi. 

Neyse işte iki aydır evde takılıp en azından birkaç birşeyler yapmayı öğrenebilmek için annemle mutfağa giriyor, elimden ne geliyorsa yapıyordum. İlk başlarda yaptığım börek ve çöreklerde heyecanla webcamda sevgilime eserlerimi göstermiş ve öküz sevgilime de bir daha göstermemeye karar vermiştim. Çünkü -tamam ilkti, o yüzden yanmışlardı birazcık- hemen gömmeye başlamıştı. 

"Bu ne lan? Evde soba yakan birine ver bunları sen." dediğinde bende içli içli simsiyah olmuş poğaçalarıma bakıyordum. En azından insan devam edebilmem için bir gayret verir, bi yönlendirir ama bu dangalak öyle mi? Tipini siksinler. 

"Ne alaka sobayla?" 

"Kömür ihtiyaçlarını karşılarlar hiç değilse" deyip kocakarı teyzeler gibi kikirdeyip durmuştu. Şeytan diyor sok o kömürü ağzına, görsün yemek yapan karı nasıl olurmuş. Neyse ben yine de bu mangalağı takmadım. Hayır abicim taksam herif beni ömrü billah bi daha mutfağa sokturmaz, biliyorum. 

Haftada bir yapıp babama yedirdikçe babamın yüzündeki gelişme de gittikçe daha iyi bir iş çıkardığımı ispatlıyordu. Öküz sevgilimden olacak desteği babamdan görüyordum hiç değilse. Hayır insan bi kibar olur, gelmişim webcamda önlüğümle karşına kibar, romantik sevgililer gibi -ulan bu devirde 14 yaşındaki erkekler sevgililerine diyordu- "Evlendiğimizde ne de güzel yemekler yapacaksın bana." falan de bari. Ama bu öküz, bunun da gideri bu kadar şaşırmamak gerek. 

İşin kısası bugün annemle sabahtan daldık mutfağa. Annemin haftalık altın günlerinden biriydi ve ne yazık ki sırada bizdeydi. İki aylık emekliliğim boyunca altın günleri bizim evde olmadığı için annem konu komşuya giderken bi sorun olmamıştı çünkü ben gitmemiş, evde kalmıştım da bugün sıra bizdeydi. Kollarına burma burma altın bileziği takan teyzeler koşup gelecekti. Ulan bizim mahalle aslında orta gelirli bi mahalledir, hatta bazılarına göre orta gelirinde altındadır ama kollarına burma burma altınları takınca insan bi merak ediyor; o sefalet içinde bu altını nasıl yaptı bu kadın? Hadi bu yatırım, o zaman neden milletin gözüne sokuyorsun? 'Bak altın bileziklerim şıkır şıkır, izbe bi sokağa çekilip bileklerimden kesilsem de vermem bileziklerimi' der gibi niye ortalarda dolanıyorsun? Koy bi kenara, dursun orada. 

KıroMan (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin