Sekiz ☣

20.3K 1K 52
                                    



8.Bölüm

Eve gelip odama çıkmak üzereyken annemin beni yakalayıp zorla akşam yemeği sofrasının başına oturtması bir oldu. Haklı kadın bir haftadır webcamdan sevgilimle yumuduklaşacağım diye yemeden içmeden kesilmiş sapsız üzüm olmuştum adeta. Annem de potansiyel bir anne keşfiyle 'bu kız iyice depresyona girdi, kilo verdi, süzüldü yavrum' deyip deyip peşimde koşturuyordu. Demek ki isyan bayrağı çektiği gün bugünmüş.

Neyse ben, babam ve annem sessiz sessiz yemeklerimizi yerken- Ah bir dakika ben Savaş olayını atladım! Aslında tam da atladım sayılmaz çünkü Emre'nin telefonumun hoparlörünü patlatacak gibi böğürmesinin ardından ödüm bokuma karışmış bir şekilde alelacele telefonu ultra katıksız kıromun suratına kapatmıştım. E haliyle çocuk da anasının ırzına geçilmiş gibi çağrı ve mesajlarıyla yol boyunca telefondan beni taciz etmeye devam etmişti -ki hala cebimde titreşen telefonumu hissedebiliyordum-.

Korkunun ecele de bana da faydası olmadığını biliyor amma velakin bu konuşmayı sakin bir ortamda gerçekleştirmek istiyordum. Gerçi ortam ne kadar sakin olsa da Emre'nin böğürüşü aklıma geldikçe konuşmamızın sakin geçmeyeceği kesindi. Bu yüzden yemeğimi alelacele bitirip annemin gönlünü almaya çalışırcasına yanağına tutturamadığım sulu bir öpücük kondurdum ve odama topukladım. Kapımı da sıkıca kapattım ki kimse bu cinayet anına tanık olup psikolojisi bozulmasın.

En sonunda Emre çağrı atmayı bırakmış bu sefer Cemre aramaya başlamıştı. Hayırdır hamile kadın bu saatte kocasının yanında beni niye arıyor falan derken açtım telefonu. Cemre aynen şunu deyip telefonu yüzüme kapattı!

"Ulan salak yarım saattir gerizekalı sevgilin yüzünden kocamla fingirdeşemiyorum. Ara şunu rahat bıraksın bizi LAN!" diye bağırınca gözlerim iri iri oldu. Suratıma kapatılan telefonla da bir an ne yapacağımı bilemesem de Cemre'ye kırılacak falan değildim tabii ki. Sonuçta kız da haklıydı, suç bizim apaçi kılıklıdaydı.

Aramalarına ve canlı bir tartışmaya götüm yemediği için teker teker cinayet planlarının yazılı olduğu mesajlarını okudum ardından bende bir tane mesaj yolladım.

# Ya biraz sakin olsan? Korkuyorum it dirseği!

Telefonu dudaklarımı yiye yiye yatağın üstüne atıp dolabımın karşısına geçtim ve içinden gündelik, eşofman takımlarımı çıkarıp giyindim. Bu zamana kadar bu çocuk bana niye mesaj atmadı diye dert yanarken telefonumun ölüm marşıyla -gerçekten ölüm marşıydı, Emre'nin aradığı zamanlar için öyle ayarlamıştım- giderden çok atarcı olan sevgilimle yüzleşmek çok zor geldi.

Hayır tabii ki korkmuyordum. Hem benim bir suçum yoktu ki? Korkmuyordum canım. Sadece ufak bir tereddüt yaşıyordum. Ayıptır söylemesi ne tereddütü oğlum, resmen korkudan altıma sıçıyordum! Şimdi bu mal Emre, herşeyi çok uzatır tamam mı? Bu Savaş mevzunu da baya baya abartacağını biliyordum. Demedi demeyin.

Baktım bu aramaya devam ediyor, yine meşgule düşürdüm ve mesaj attım. Adam zaten sinirli, niye mesaj atıp daha çok sinirlerini bozuyorsun demeyin. Ben ciddi bir konuda tartışıldığı zaman bi ürkerim, geri teperim falan yane. Sessiz sakin, kavga gürültü olmayan bir aile ortamında büyüdüm ben, ciddi bir kargaşa esnasında anında yusuf yusuf olduğum zamanlarda olmuştur. Tamam yeri geldiğinde delikanlı olurum ama Emre'ye karşı değil!

Telefona mesaj gelince ekrana baktım.

KıroMan (1)

# LAN GÖT KORKUSUNDAN TELEFONU AÇMIYORSUN AMA BUNU KONUŞACAĞIZ ÇİĞDEM!

KıroMan (3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin