28.Bölüm
Sonraki günler telaş ve heyecanla geçti. Emre'nin teyzesinin ilk baştaki ön yargıları kalmamış olacak ki kına gecemin sabahında bize gelip kınamı bile o hazırlamıştı. Müstakbel kocama kına gecesinde bi ara mutlaka uğraması gerektiğini anlattığımızda 'onca kadının arasında ne yapacağım ben?' diye terslenip durmuştu. Cıngar çıkarıp kına gecemde sorun çıkarmamasını söylediğimde 'iyi, Ulaşla gelir gideriz' dedi. Zaten sadece 10 dakikalığına uğrayacaklar, kına yakıldıktan sonra gideceklerdi. Dilşah, memleketten gelen annesine Beliz'i bırakıp Cemreyle beraber sabahın köründe kapımıza dayandı. Erken gelmesini söylediğim Melo'da gelince evimizden misafir eksik olmadığı ve annemin deyimiyle 'ortalığı bok götürdüğü' için etrafı çabucak temizledik. Dilşah daha yeni lohusalıktan çıktığı, Cemre de hamile olduğu için iş yaptırmadık ve kenara oturtup ellerine tuzlu ayran tutuşturduk.
Melo ve ben annemin gelip sık sık kontrol etmesiyle pencerelere kadar her yeri sildik, cilaladık. Sonunda isyan edip terden geberdiğimde ve anneme kuaföre geç kalacağımızı söylediğimde vicdana geldi. Hemen duş alıp Cemre ve Dilşahla beraber evden çıktım. Duşa girmeden önce Melo eve gitmesi gerektiğini, kıyafetini falan getirmediğini söylemişti. Duş da alması gerekecekti ve ne kadar bizde yapması için ısrar etsem de kıyafetinin olmaması en büyük sorundu tabii. O yüzden o erkenden kaçıp gitmişti.
Mahallemizin kuaförüne girip Yasemin ablayla kucaklaştım. Kadın yaşını başına almış da olsa tam kuafördü ve hiç geri kafalı tarzları yoktu. Zaten Rihanna modeli olan yarısı kazınmış, yarısı uzun saçları buna da en iyi örnekti. Sadece su dalgası istediğimi, sonrasında ise taç niyetine bindallımla aynı renk olan papatya tacımı takmasını istemiştim. Cemre hemen benim için aldığı tacı çıkarıp saçıma sabitlemesi için kadına uzattı ve böyle dostlarım olduğu için ne kadar şanslı olduğumu düşündüm.
Dilşah o güzel sarı saçlarını sadece açıp tarasa bile çok dikkat çekerdi ki sepet şeklinde ördürünce acayip güzel olmuştu. Cemre düğünden önce sürekli 'ben senin görümcen sayılırım, koskoca ağır bir topuz yaptırayım da gör sen' deyip bana takılıp durmuştu ama sadece fön çektirdi. Saçım bozulacak dahi olsa şimdiden giyinmek istemediğim için normal kıyafetlerimle değişik durmuştum ama Dilşah ve Cemre'nin güzelliğine laf edilemezdi. Acayip çekici olmuşlardı. Onları uzaktan gören biri birinin bir çocuk sahibi olduğuna diğerinin hamile olduğuna hayatta inanmazlardı.
Üstümü başımı almadan sadece yüzlerimizle çok tatlı selfieler çekildik. Ardından facedeki etkinlik grubunda paylaşıp hemen herkesi bir daha çağırdık. Sadece benim yüzümün olduğu bir fotoğraf da Emre'yi de etiketleyip 'Kocammm ღ' yazdım yüzsüzce ve bundan da pişman olmadım. Adam yarın kocam olacaktı daha ne olsun?
Tabii Emre için hiç birşey değişmemiş olacak ki taksiyle eve döndüğümüz vakit telefonla internete girdiğimde gördüğüm, fotoğrafımın altına attığı yorumu parça pinçik etmek istedim.
* Nereden bulmuşum bu çirkini. :) *
Herkesin görebileceği bi yorum yerine, telefondan mesaj attım.
# Çirkin öyle mi? Görürsün sen.
Cevap biraz geç geldi.
# Vuuv çok korktum.
Başka bir şey yazmadım zira uzatıp şakayı kakaya çevirmek istemiyordum aksi taktirde yorumu pek iltifat içerikli olmasa da sonuna koyduğu gülücüğüyle tatlıydı. Hale bak adamın sanal alemdeki smile ifadesine bile tavdım!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KıroMan (3)
Humor2015* (Başka Bir Lise Hikayesi ve Sev Yeter hikayelerinin üçüncü serisidir)