Bu Nasıl Adalet?

4.1K 249 188
                                    

Watty pek iyi değil bu aralar, bölüm bildirimleri falan gitmiyor ama pes etmeden devam ediyorum.

Çerezlik bölüm ile geldim.

İyi okumalar delilerim 🩶

Balamir ve Yula birlikte içiyorlardı. Balamir'in saçma sorularına, Yula ustaca cevaplar veriyordu. Yaşını kafaya takan biri olmamıştı ama son zamanlarda hissettiği, oldukça rahatsız hissettiren bir şeyler vardı.

Uzun bir göreve gitmişti ve bu oldukça zordu. Yula için bunlar çocuk oyuncağıydı ama ilk defa korkmuştu. İlk defa geri dönmek istiyordu. Her zaman şehit olmak, kanının son damlasına kadar savaşmak isterdi. Oysa bu sefer farklı olmuştu. Yine kanının son damlasına kadar savaşmak istiyordu ama bir yanı canlı canlı geri dönmek istiyordu.

Balamir'e çok fazla alışmıştı, en sevdiği insanların çocuğuydu. Annesi ve babasını tanıyordu. Belki de suçluluk duyuyordu, hissettiği hisler çok büyüktü. Yula kendisine acıyordu, karşısında ki çocuğa ise sevgi hissediyordu. Ailesini koruyamamıştı ama onu korumak istiyordu.

Görevde ise her gün onunla konuşuyor ve onu uzaktan da olsa korumaya çalışıyordu. Balamir'in gay olduğunu biliyordu aslında bilmiyordu, hissediyordu.

Yula 36 yaşındaydı ve bu zamana kadar her çeşit insan görmüştü, her çeşit operasyonun içinde bulunmuştu. Her kılığa girmiş ve her çeşit insanla birlikte olmak zorunda olmuştu.

Bu yüzden karşısında ki çocuğun, bakışlarından her şeyi anlıyordu. Kendisine hayranlıkla süzen gözler, her vücudunu gördüğünde ısırdığı dudakları ve kendisine yaklaştıkça kızaran kırmızı yanaklarını. Her şeyi gözlemlemişti ama kendi kafasında kurduğu şeylere inanmıyordu. Belki de inanmak istemiyordu çünkü Balamir'i korumak istiyordu.

Bazı şeyleri görmediğimizde sanki yok olurmuş gibi hissederiz. Yula belki de bunu yapmak istiyordu. Karşı ya da önyargılı değildi ama Türkiye'de yaşıyordu. Bu coğrafyada bu şeyler ölüm cezasına eşitti.

Yula, olabilecek olan her şeyden Balamir'i korumak istiyordu. Kendisinden bile korurdu ama yine de onun başına bir şey gelsin istemiyordu. Balamir'i göremediği kardeşi olarak görüyordu. Küçüktü ona göre, küçücüktü.

Bazen yan yana geldiklerinde gülmek istiyordu. Kendisinden kat ve kat küçük bir çocuk gibiydi. Sırf bu yüzden antrenmanlara bile katılmaya başlamıştı. Bu durum Yula'nın çok komiğine gidiyordu. Oysa bilmesi lazım, artık büyümeyecekti.

Balamir, Yula'nın gülmesini sağlıyordu.

Eskiden birlikte içtiklerinde Balamir'in dediği sözler, Yula'nın hâlâ beynin içindeydi.

Ne demişti?

"Koca bir ayı gibisin, sert ama pofuduk."

Bunu duyduğunda, Yula gülme krizine girmişti. Tam olarak on dakika gülmüştü.

Sonra biraz yaklaşmış ve Yula'nın gözlerinin içine bakmıştı. Tam beş dakika baktı, sadece baktı ve sonunda gözlerini kaçırdı. Bu sürede Balamir'in yanakları kırmızı olmuştu. Öyle abartılı değil ama hafif bir şekilde kızarıyordu.

Yeniden gözlerini, Yula'nın gözlerine sabitlemiş ve asla hatırlatamayacağı cümleleri söylemişti.

-flashback-

"Gözlerinin rengi çok güzel biliyor musun? Kızınca koyu bir kahverengi gibi oluyor ama normalde kehribar. Heyecanlandığında bal rengine dönüyor. O kadar sarı oluyor ki, pasparlak, onları kaşıklamak istiyorum." elini ağzına götürmüş ve kıkırdamıştı.

Sevgilim Asker Bey •bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin