Kalp Ağrısı

1.3K 107 152
                                    

Günün ikinci bölümüdür.
Hasta yatağımda yatarken sizin için bölüm yazayım dedim.

Medya Yula ama çene hattının çukur değilde düz olduğunu ve dudaklarının biraz daha etli olduğunu düşünün.

İyi okumalar delilerimm🖤

Artık hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı. Saatlerdir bu küçük köydeyik ve saatlerdir Ruh Tim'i ortada gözükmüyordu. Faruk her an tetikte beklerken, benim dağa çok gerilmemi sağlıyordu.

"Ne zaman gelecekler?" endişeli sesimi duyan Faruk, kafasını bana çevirdi. Onunda endiselendiği belliydi. Bu saate kadar çoktan gelmiş olmaları gerekmiyor muydu?

Ben burada ki çoğu kişiyi tedavi etmiştim. Durumu çok ciddi olan tek o yaşlı adamdı. Dün gece olan saldırıda yaralanmıştı. Anlatılana göre torununu vermemek için direnmiş ama sonunda kurşunu yemişti. Gidecek bir hastane ve imkan olmadığı için burada ölümünü bekliyordu. İşin tuhaf tarafı buraya kimse gönderilmemişti. Sanki burada ki herkesi ölümün eline bırakmışlardı. Amcanın durumu şuan daha iyiydi. Şükürler olsun ki kurşun sıyırmıştı ama yaşlı olduğu ve kan kaybettiği için durumu biraz daha ciddi olmuştu.

Bir kahvehaneye oturmuş bizimkileri bekliyorduk. Tırnak etlerimi soymaya ve elimle uğraşmaya başlamıştım. Gözlerimi bir Faruk'a bir etrafa çeviriyordum. Her an bir yerlerden çıkabilirlerdi. Yaralanmışlar mıydı? İyi miydiler?

"Endişelenme Yüzbaşı Kılıç varken kimseye bir şey olmaz." Faruk'un güven verici ve inanaçlı sesini duymak bile içimi rahatlatmıyordu.

Kendi gözlerimle görene kadar inanmayacaktım. Daha önce Yula'nın yarasını kapatmıştım ve ben kazara duymasam haberim bile olmayacaktı. Yine aynısı olursa ve benim haberim olmazsa. Ben buradayken o, orada zarar görürse. Aklımda binbir türlü senaryo geçiyordu ve çoğu yaralanma üzerindeydi.

Artık oturduğum yer bana dar gelmeye başlayınca ayağa kalktım. Kendimi dışarıya attım ve derin derin nefesler aldım. Beni burada bıraktığı için ona azar çekecektim. Beni endişelendiği ve bu korkuyu yaşattığı için cezalandıracaktım. Bir anda kalbimde hissettiğim sızı ile gözlerim doldu. Arkamdan çıkan Faruk'a hızla döndüm. Gözlerimin dolduğunu görmesi ile telaşlandı.

"Bir şey oldu Faruk, hissettim ona bir şey oldu." gözlerimden akmayı bekleyen yaşlarımı geriye ittim. Şuan burada ağlayamazdım. Herkesin desteği biz iken burada güçsüz gözükemezdim.

Ben Faruk'a bakarken, arkadan duyduğum sesler ile kafamı hızla oraya çevirdim. Gözlerim dolu dolu bize doğru gelen beş adamı izledim. Ortalarında tüm heybeti ile Yula yürüyordu. İlk önce onu göz taramasından geçirdim. Her santimini büyük bir özenle inceledim ama bir şey yoktu. Hızla diğerlerine baktım ama onlarda da bir şey yoktu. Hatta hepsi gülerek ve sohbet ede ede yanımıza geliyorlardı.

Rahatlamanın vermiş olduğu o duygu ile gözümden bir kaç damla yaş düştü. Yula ile aramızda bir kaç metre vardı. Göz göze geldiğimiz an kaşlarını çattı. Gülüşü soldu ve endişeli gözler ile bana bakmaya başladı. Adımlarını hızlandırdı resmen 3 metreyi 3,5 adımda yanıma geldi.

"Bir şey mi oldu?" direkt gözlerimin içine bakarak konuştu. Ben ise ağzımı açamıyordum. O kadar endişelenmiştim ki şuan onları bu şekilde görmek, tüm uzuvlarımı rahatlatmıştı. Kalbim artık sızlamayı bıraktı.

"Bir şey de!" sesini yükselten adam ile gözlerimde ki yaşlar daha hızlı akmaya başladı. Bana şuan bağırmaması gerekiyordu.

"Faruk!" gözlerini direkt arkamda ki adama çevirdi. Orada bir katilin soğukkanlılığı ve sanki ilk cinayetini işleyen bir çocuğun korkusu vardı. İkisi çok tuhaf duyguydu ama beni böyle gördüğünde hissettikleri böyleydi.

Sevgilim Asker Bey •bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin