İyi okumalar delilerimm🖤
"Gözlerimi açtığımda altımda ki sıcaklığı aradım ama yoktu. Yataktan doğrularak Yula'yı aradım ama ortalıkta gözükmüyordu. Tüm uykum açıldığında yataktan kalktım. Yula'yı aramak için banyoya da baktım ama yoktu. İçimde bitmeyen korku tohumları, yeniden filizlenmeye başladı.
Odanın kapısını açtım ama duyduğum silah sesleri ile yerimde dondum kaldım. İçimi kaplayan korku ile ne yapacağımı bilemez haldeydim. Silah sesli artmaya başladığında, hızla odadan çıktım. Askeriyenin içinden çıktığımda, gördüğüm arbede ile şaşırmıştım.
"Orada kal!" Faruk'un sesi ile yerimde kaldım. Beni ne zaman görmüştü bilmiyordum ama ben, olduğum yerde o demese de donacak gibiydim.
Herkese tek tek baktığımda, hepsi şaşırmış ve korkmuş bir şekilde ateş ediyorlardı. İlk defa yüzlerinde korkunun izlerini görüyordum. Ruh Tim'i şuan korkuyor muydu?
Herkese baktım ama Yula'yı görememiştim. İçimde anlama veremediğim bir şeyler oldu. Sanki bir yerlerde küçük fırtınalar koptu.
"Yüzbaşı Yula nerede?" o kadar sesin arasında aklımda ki tek soru buydu. Hepsi duymuştu ama cevap vermediler. Korkum giderek büyüyordu.
"Faruk!" sesimin yettiği kadar, ona doğru bağırdım. Üzgün gözlerini bana çevirdi. Ağlayacak gibi duruyordu. Bu lanet yerde ne oluyordu!?
Gözleriyle köşede duran yeri işaret etti. Onun gözlerini takip ettim ve duvara yaşlanmış, koca adamı gördüm. Göğsünün üstünü tutuyordu. Gözleri yarı açık ve titrek nefesler alıyordu.
O an tüm kanımın çekildiğini hissettim. Ellerim ayaklarım boşaldı. Sanki vücudum bir çuvaldan farksızdı. Hızla onun yanına gittiğimde, bana gülümsemeye çalıştı. Ellerinde ki kanları görmem ile gözyaşlarım kendiliğinden akmaya başladı.
"Yula, Yula beni duyuyor musun?" yanaklarına koydum ellerle, hafif hafif vuruyordum ama gözleri kapanmaya başlamıştı. Bizimkiler ise onu korumaya çalışıyordu. Gördüğüm iki kurşun deliği ile gözyaşlarım artık, durmadan akıyordu.
"İyi olacaksın, iyi olacaksın." ona söylüyordum ama daha çok kendime söylüyor gibiydim.
"Seni seviyorum, özür dilerim sözümü tutamadım." sessizce ve zorlayarak konuşmuştu. Etrafımızda ki seslere rağmen, onun sesini duyuyordum.
"Yula, gözlerini açık tut bir şey olmayacak." hızla üstümde ki önlüğü çıkardım ve tampon yapmaya başladım. Şaka mı yapıyordu?
"Şuan gözlerini açsan iyi olur yoksa, seni ben öldürürüm." ne dediğimi bilmiyordum ama uyumasını istemiyordum. Hayır bensiz uyumasına izin veremezdim.
Ben dünyaya renksiz bakmaya hazır değildim!
Ellerime aldığım elleri soğuktu. O kadar soğuktu ki, sanki biri buzdolabına koymuş gibiydi.
"Yula lütfen uyan!" gözyaşlarımın arasından konuşmaya çalıştım. Gözyaşlarım, sel baskasını yemiş gibi akıyordu. Ona bir şey olmayacaktı, ben varken kimse ölemezdi. Özellikle sevdiğim adam, özellikle sevgilim, özellikle her şeyim. Hayır ben varken ölemezdi!"
"Balamir!" bedenimin sarılması ile gözlerimi açtım. Ne olduğunu anlamadan etrafıma baktım. Hâlâ odamdaydım ve bu sefer yanımda Yula vardı. Bana korku dolu gözlerle bakan adama baktım.
"İyi misin? Kabus görüyordum galiba." duyduğum sesi ile ne yapacağımı bilemedim. Dudağımda hissettiğim tuzlu tat ile şaşırmıştım. Gerçekten ağlamıştım galiba. Peki gerçekten kabus mu görmüştüm? Ya şuan kabus görüyorsam? Hissettiğim acı çok gerçekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgilim Asker Bey •bxb
Teen Fiction[+18] "Tek hatam azıcık Redbull içip araba kullanmaktı." "Tek hatanın sadece o olduğunu düşünmüyorum." ... "Sevgili Asker Bey-" "Sevgilim Asker Bey, diyecektin diye düşünüyorum." eğilerek, kulağına fısıldadığı sözlerdi. [🏳️🌈]