Bir Kalp Meselesi

1.4K 128 195
                                    

Medya: Sezen Aksu-Kurşuni Renkler

İyi okumalar delilerimm🖤

Askeriyeye varmıştık ama ne zaman vardığımızı hatırlamıyordum. Ortalığı yıkmak, kimseyi yaşatmak istemiyordum. Delirmeme çok az kalmıştı. Balamir olmadan nefes aldığım dördüncü saatti. Ben onsuz tan dört saattir nefes alıyordum. Nefesi nefesime karışmadan geçen dört saatti.

"Neler oldu?" bizimkilerin toplandığı alana girmiştim. Herkes duruyordu ve bu beni daha da deli ediyordu. Onlar yüzünden bende bir şey yapamıyordum.

"Binbaşı bize haber verecekmiş, bekliyoruz." Selim'in konuşması ile gözlerimi ona çevirdim.

Herkes benimle konuşmaktan çekiniyordu. Gözlerimi Tim'den uzakta, köşede duran Faruk'a çevirdim. Ona baktıkça sinirlensem de, bir işe yaramıyordu. Hatalıydı çünkü Balamir'i ne olursa olsun yalnız bırakmamalıydı. Fakat bir şey diyemiyordum çünkü böyle bir şey olacağını düşünmediğini biliyordum.

Sinirimi birinden çıkarmak istiyordum. Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Boğazıma takılan nefes ile kendimi yanda ki koltuğa bıraktım.

"Balamir bizim içinde değerli Yula, kendini bu kadar yıpratma. Ona bir şey olmadan mutlaka bulacağız." diyen Yusuf ile fişek hızı ile ona çevirdim kafamı.

"Bir şey olmadan bulacak mıyız?! Kör müsünüz lan! Hepiniz kör müsünüz siktiklerim! Bakın lan şu önlüğe!" ayağa fırladım ve elimde ki önlüğü ortada ki masaya attım.

"Bakın lan! Görüyorsunuz demi kan lekelerini! Belki çoktan öldü ama ben burada, siktiri boktan bir emir bekliyorum!" ellerimi sinirle masanın üstüne vurdum. Masanın üstünde ki bardak ve kağıtlar yerlerinden zıpladı.

"Sakin ol Yula!" Yusuf'un bağırması, bende ki son nokta olmuştu.

"Ne sakin olması lan! Ben nasıl sakin olayım olum! Bana güveniyordu, bize güveniyordu. Ben onun canını, ben kendi canımı bu şerefsize emanet ettim! Sikerim muhtarını lan! Gitti olum Balamir gitti!" masanın altını üstüne getirdim. Hırsımı alamıyor, sinirimi atamıyordum. Gitmişti, Balamir benimle değildi.

"Ben mi sakin olayım Yusuf! Ben mi sakin olayım lan!? Ben nasıl sakin olacağım Yusuf?!" Yusuf'un yakasını tutmam ile sarsmaya başladım. 

Eğer sakin ol diyorsa, nasıl olacağımı söylemeliydi. Sakin falan olamıyordum olum ben!

Ekrandan çıkan cızırtı sesi bile beni durduramıyordu. Şuan ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Şimdi anlıyordum, sevdiğin birine bir şey olma korkusu, ilk defa bu kadar canımı yakıyordu. İlk defa bu kadar parçalandığımı hissedediyordum.

"Yüzbaşı Kılıç!" duyduğum bağırma ile kafamı ekrana çevirdim. Gördüğüm binbaşı ile gözlerimi kapattım. Yusuf'un yakasından ellerimi çektim ve geriye adımladım. Yüzümü bir kaç kez sıvazladıktan sonra ekrana baktım.

"Hepinizin şuan üzgün olduğunu biliyorum ama sinirlerinize hakim olun. Ayrıca Balamir'in telefon sinyali en son, gittiğiniz köye yakın ormanlık alandan geliyor. Sabah gelecek tim ile birlikte operasyona çıkacaksınız. Herkes hazırlıklı olsun, Balamir'in yerini bulacağız." soğukkanlı konuşan adam bile ilk defa, yirmi yıldır tanıdığım adam bile ilk defa sinirlerimi bozuyordu.

"Bizim kaybedecek vaktimiz var mı komutanım? Söyleyin bana he! Bizim kaybedecek vaktimiz var mı!? Hepiniz kör müsünüz lan! Önlüğü kan içinde ve hepiniz sakin ol diyorsunuz!" yere düşen önlüğü aldım ve ekrana tuttum.

"Ben bunu gördükten sonra nasıl sakin olayım? Benim kaybedecek vaktim yok. Çoktan dört saat oldu. Sabaha saatler var ve biz o zamana kadar ne olacağını bilmiyoruz bile." dişlerimi sıkarak sakin sakin konuşmaya çalışıyordum ama ses tonum ve sinirim bana engel oluyordu.

Sevgilim Asker Bey •bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin