Diğer bölümün bildirisi gelmediği için o bölümü atlamayın bebeklerim.
İyi okumalar delilerim 🩶
Yavaş adımlarla, Yula'nın yaşadığı yere ilerliyordum, zaten askeriyeden uzak değildi. Önceden Er'lerin olduğu kısımda kalıyordu ama göreve gitmeden önce değiştirmişti. Arabayı askeriyenin içinde bıraktım. Sabah zaten Yula ile birlikte gelecektim.
Yaklaşık otuz dakikalık yürüyüşten sonra evine gelmiştim. Apartmanın kapı şifresini girdim. Buralar oldukça modern dizayn edilmişti. Benim bile oturduğum site bu kadar modern ve teknolojik değildi.
Kulaklığımı cebime koydum. İkinci katta kaldığı için asansör yerine, merdivenlerden çıktım. Zaten asansöre tek başıma binmeyi pek sevmiyordum. Özellikle gece saatlerinde, beni oldukça rahatsız hissettiriyordu.
Kapısının önüne geldiğimde zile bastım. Bir kaç dakika bekledim ama kimse açmamıştı. Telefonumu çıkardım ve ilk önce saate baktım. Saat çoktan 9'a geliyordu, evde olması lazımdı. Numarasını buldum, tam arayacakken kapı açıldı.
"Kusura bakma, duş alıyordum." beni görür görmez kurduğu ilk cümle buydu.
Karşımda ki adamı süzdüm, bu onu ilk askeriye dışında görüşüm değildi. Yinede ne zaman onu böyle, ev haliyle görsem tuhaf bir şeyler hissediyordum. Altında bol siyah bir eşofman, üstünde ise beyaz bol bir tişört. Saçlarındaki su damlaları, tişörtüne aktığı için üst yaka ve göğüs kısmı yapışmıştı.
Şuan karşımda harika bir görüntü vardı. İstemsizce alt dudağımı yalamıştım. Gözleri yaladığım dudağıma kaymış ama hemen çekmişti. Bende fazla sessiz kalmayarak, içeriye adımladım.
"Yok sorun değil." ortamda garip bir hava vardı. Bir şey demeye çekiniyordum.
"Sen geç salona bende biraları kapıp geliyorum." dedi ve mutfağa ilerledi.
"Tamam." dedikten sonra salona geçtim, iki koltuğa oturdum.
Bu evine daha önce bir kaç kez gelmiştim. Uzun süredir görevde olduğu için buralarda değildi. Telefonumu cebimden çıkardım ve abime mesaj attım. Bir kaç saat sonra beni arayacağını biliyordum. Bu yüzden erkenden yazdım. Kimse rahatsız etmesin.
Abimle her zaman yatmadan önce konuşurduk. Hem Ayşen'i görüyordum hemde hasret gideriyordum. Birbirimize fazla uzak değildik ama pek vaktimiz yoktu. Haliyle telefon tek çözümümüzdü.
"Geldim geldim." elinde bir kaç bira şişesi ve kutusu ile geldi. Ben fazla ağır içemediğim için bana her zaman içtiğim, Tuborg Gold almıştı.
(Kamu spotu; küçük yaşta olan arkadaşlar siz böyle şeyler içmeyin! Hiç sağlıklı ve mantıklı değil. Bu kısım bir özendirme değildir!)
"Sen bence kendine bunun en ağırını almalısın. Sarhoş falan olmuyorsun, niye içiyorsun hâlâ anlamadım." gözlerin bakarak kurduğum cümle ile güldü.
Çok güzel gülüyordu. O kalın ses tonu ve gülme sesi...
"Zevkine içiyorum. Ayrıca bana müptela gibi davranma, sadece arada bir içiyorum. Zaten seninle içiyorum." gülüşü, gülümsemeye dönüştü ve karşımda ki tekli koltuğa oturdu.
"Bir şey demedim yüzbaşım, siz ne derseniz odur." bende güldüm ve önüme uzattığı kutuyu aldım.
Bir doktor olarak, aslında başlardım yan etkilerine falan filan ama cidden bazen ihtiyaçtı. Kendimce, askerlerin içmesine karşı değildim. İçer yada içmez kendi kararları. Yine de kimse içtiği için linç yememeli. Sonuçta onlar bu ülkeyi ayakta tutuyordu. Kaç şehit gördüler, kaç kan kardeşimizin cesetini taşıdılar, kaç arkadaşları gözlerinin önünde öldü. Hiç birini bilmiyorduk, herkesten çok onlar hak ediyordu. Sonuçta bir yerden sonra unutmak isterlerdi. Bir ülkeyi sırtlanmak kolay değildi ve sırf alkol kullanıyorlar diye değersiz olmuyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgilim Asker Bey •bxb
Novela Juvenil[+18] "Tek hatam azıcık Redbull içip araba kullanmaktı." "Tek hatanın sadece o olduğunu düşünmüyorum." ... "Sevgili Asker Bey-" "Sevgilim Asker Bey, diyecektin diye düşünüyorum." eğilerek, kulağına fısıldadığı sözlerdi. [🏳️🌈]