İyi okumalar delilerimm🖤
1 hafta sonra~
İstanbul'a gelmiştik ve ben evimi çok özlemiştim. O andan sonra bir daha onlarla gitmemiştim. Gitmek için ettiğim tüm itirazlar, Yula tarafından geri püskürtülmüştü. Beni Hatay'ın göbeğinde bir otele yerleştirmişti. Yanlarına ise hastaneden, gönüllü doktor almışlardı.
Beni kimde ile konuşturmamıştı. Şimdi ise İstanbul'a dönmüştük ve onun arabasında bekliyorduk. Arabayı çalıştırmak için bir hareket yapmıyordu. Bana hâlâ hiç bir şey açıklamamıştı. Çok fazla meraklı bir insan değildim ama o böyle sustukça, merakıma yenik düşüyordum.
"Ben seni çocukların yanına bırakacağım. Bir süre oradan dinlen bebeğim. Bende bir kaç gün sonra geleceğim." ikizlerin yanına gitmek beni mutlu etmişti ama o neden gelmiyordu?
"Yula?" bedenimi onun tarafına çevirdim. Şuan havaalanının otoparkında duruyorduk.
"Efendim." o da bedenini bana çevirdi.
"Bir şeyler olmuş ve bana anlatmak istemiyorsun. Bu durum beni endişelendiriyor." gözlerine baktım. Tüm samimiyetimle bakıyordum.
"Önemli bir şey değil, sadece senin kafana bunları takmanı istemiyorum." elini yanağıma koydu ve okşamaya başladı.
"Olsun eğer takılacak bir şeyse ikimizde takarız. Tek başına bu kadar şeyi yüklenmen hoşuma gitmiyor." elinin üstüne elimi koydum. Kafamı biraz eğdim ve yanağımı, avucunun içine bastırdım.
"Peki, aklında ki soruları sor." gülümsemeye çalıştı ama anlatmak istemediği açıktı.
"En merak ettim şey, Tim bizim birlikte olduğumuzu biliyor mu?" diye sordum. Bunun cevabını biliyordum ama anlayamıyordum.
"Evet bebeğim." dedi. Sorularıma sadece evet ve hayır mı diyecekti? Azıcık açıklama yapsa ve bende tek tek sormasam.
"Peki ne zamandan beri?" merakla gözlerine baktım.
"Sen kaçırıldıktan sonra öğrendiler." dedi sinir dolu bir ses ile. O anları hatırlamak sinirlendirmişti.
"Nasıl?" kaşlarım çatıldı.
"Ben biraz yerimde duramadım. Büyük ihtimalle binbaşı da anladı. Biraz ortalığı karıştırmış olabilirim." gülümsedi ve gülümsemesi içtendi.
"Neden? Niye yaptın böyle bir şey? Mesleğin biterse ne olacak?" endişeyle sorularımı ard arda sıraladım.
"Sen kaçırılacaksın ve herkes, benden sakin olmamı isteyecek. Sence ben sakin olabilme olasılığım var mı? Tabi ki de yok. Ortalığın ebesini sikmediğime dua etsinler. Ayrıca mesleğim sırf seni sevdiğim için tehlikeye girecekse bir şey yapamam. Bu topraklar benim aşkımı kabul edemiyorsa bir şey diyemem." yüzünde sıkıntılı bir ifade geçti. Çok kısa bir andı. Eğer onu izlemeseydim, göremezdim.
Yanağımda ki elini iki elimle tuttum ve avucunun içine dudaklarımı bastırdım. Sonra kocaman gülümsedim. Bana baktığında gülümsedi ve bana eğilip, alnımdan öptü. Bu hareketleri kalbimi eritiyordu.
"Peki, Yusuf abi ve Selim abi ile ne oldu?" gözlerimi ona çevirdim ve yanağımı yeniden avucunun içine bastırdım.
"Bebeğim benim, sen benim canımsın. Ben benim canımı yakanı, benim canımı yok sayanı, bende yok sayarım. Yusuf hadi neyse ama Selim benim can dostumdu. Eğer o benim canımı görmezden geliyorsa, benim öyle insanla işim olamaz." bana buruk bir şekilde baktı. Gözlerinde hüzün vardı ama yarım bir şekilde gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgilim Asker Bey •bxb
Teen Fiction[+18] "Tek hatam azıcık Redbull içip araba kullanmaktı." "Tek hatanın sadece o olduğunu düşünmüyorum." ... "Sevgili Asker Bey-" "Sevgilim Asker Bey, diyecektin diye düşünüyorum." eğilerek, kulağına fısıldadığı sözlerdi. [🏳️🌈]