Medya: Haşmetli Yula'mız
İyi okumalar delilerimm🖤
Sonunda mangal bitmişti ve Yula ile evine geçmiştik. Tüm mangal boyunca biraz dalgındım. Belki uzun süre sonra ailem yeniden hatırlatıldığı içindi. Belki de tüm yemek boyunca dalgın olan Yula yüzündendi.
"Ben üstümü değiştirip geliyorum." odasına gittiğinde, bende peşinden kalkıp gittim.
İçeriye girdiğimde çoktan üstünde ki tişörtü çıkarmıştı. İlerledim ve arkasından sarıldım. Sarılmam ile kasıldı ve bu kaşlarımın çatışmasına sebep olmuştu. Normalde böyle tepkiler vermezdi.
"Yula iyi misin?" arkasından sarılarak önüne geçtim. Yüzüne baktığımda, dümdüz bir surat ifadesi vardı. Bu ifadesizliği beni korkutuyordu. Benimleyken böyle ifadesiz olmazdı. Yüzüme sıcacık bakardı.
"Peki iyi değilsin belli? Ne oldu? En azından anlat bana, senin için çok endişeleniyorum." sarılmayı bıraktım ve elimi kollarına koydum. Tepki vermiyordu, bana bile sarılmıyordu.
Bir şey demeden dudaklarıma yapıştığında şok olmuştum. O dudaklarını hareket ettirdiğinde kendime geldim. Bende öpüşüne karşılık verdim. Kollarını belime sardı ve beni kendisine çekti.
Öpüşü önceki gibi değildi. Şuan fazlaca hırçın davranıyordu. Canımı yakmıyordu ama kalbim acıyordu. Neden böyle olduğunu bana anlatmak istemiyordu.
Beni bir anda kucağına aldığında, dudaklarımız ayrıldı. Ben bacaklarımı beline, kollarımı boynuna sardım. Alınlarımızı birleştirdim ve nefes almaya çalıştım. Gözlerimi kapattım, şuan gözlerine bakmak istemiyordum. İlk defa Yula'nın gözlerine bakmaktan korkuyordum. Çünkü şuan ki ruh hali beni korkutuyordu. Her şey güzel başlamıştı. Şuan neden bu şekildeydik?
"Gözlerime bak." Yula'nın emir veren sesini duydum ama gözlerimi açamadım. Benden ayrılmak mı istiyordu? Kötü bir şey mi olmuştu? Kalbim sıkışmaya başlamıştı.
"Bebeğim." duyduğum o naif ses tonu benim silahımdı. Gözlerimi açtım ve gözlerinin içine baktım. Hüzün vardı orada, pişmanlık vardı. Gözlerinde daha önce hiç bu kadar saf bir şekilde şahit olmadığım acı vardı. Yula böyle bakmazdı, hiç bakmadı. Kalbime batan bıçaklar hayali olsa da çok fazla acı veriyordu. Hızla ellerimi yanaklarına sardım.
"Neden böyle bakıyorsun?" gözlerim dolmaya başlamıştı.
Bu his nasıl bir şeydi böyle? Kalbimi yerimden söküyordu. Onun bu hüznü için yas tutardım, matem olurdu her yer. Neden böyle bakıyordu bana? O aşık olduğum gözlerinde neden acı vardı?
"Üzgünüm." dudaklarını birbirine bastırdı. Burnundan sert bir nefes bıraktı.
"Her şey için özür dilerim." titreyerek konuştuğu sesi, benim için son noktaydı. Onu bu kadar pişman edecek şey neydi? Onu bu kadar acıtacak ne vardı?
"Tamam affediyorum seni. Ne yaptın bilmiyorum ama eminim, sen beni üzecek bir şey yapmamışsındır. Beni bu kadar severken beni üzemezsin ki? Lütfen gözlerinde ki şu bakışı sil." gözümden bir yaş istemsizce akmaya başladı.
"Kalbim acıyor, yapma." gözlerimi kapattım. Alnımı yeniden alnına yasladım ve yanaklarını okşamaya başladım.
Elimin üstünde hissettiğim ıslaklık ile tüm vücudum titremişti. Hayır soğuk olduğu ya da bir anda rüzgar estiği için falan değildi. Titremiştim çünkü şuan, benim dayanağım olan adam ağlıyordu. Gözyaşlarım daha hızlı akmaya başladı. Onu bu kadar aciz yapan şey neydi? Bana anlatsa rahatlar mıydı?
Şüphelenmiyordum çünkü Yula bana zarar verecek hiç bir şey yapmazdı. Benim sevdiğim adama, yaslandığım adama, dayanağım olan adama güvencim tamdı. Sözle söylese bile gözlerimle görmeden, hiç bir şeye inanmazdım. Böyle güven vermişti bana, böyle çok sevmiştim onu. Şimdi neden böyle yapıyor ve acı çekiyordu.
"Kurban olayım anlat artık. Ne oldu? Yula! Bak gözlerimin içine! Ne oldu diyorum?" alnımı çekip konuştum ama gözlerini sıkı sıkı kapatmıştı. Gözlerimin içine bakmak istemiyordu. Yula benden ilk defa, o aşık olduğum gözlerini saklıyordu.
Bugün ikimizde birbirimize illerimizi gösteriyorduk ama, bunlar bizi mutlu edecek şeyler değildi. Tam tersi kalp kırıcı ilklerdi.
"Yula, sevdiğim adam. Gözlerini açar mısın? Onları görmeyince canımın ne kadar yandığını biliyorsun." kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum ama yaşlarım akıyordu.
"Bakarsam daha acı çekeceksin. Anlatırsam affetmeyeceksin, benden gideceksin. Belki de nefret edeceksin? Bende buna dayanamam, yapamam anlıyor musun?" gözlerinden yaşlar yeniden düşmeye başlamıştı.
Bu adamım ağlaması, beni bu kadar aciz hissettirmesi normal miydi? Evet seviyordum ama bu kadar acıması normal miydi?
"Tamam anlatma. Ben dinlemek istemiyorum zaten, sen olsan yeter bana." dedim ve dudaklarının üstüne kapandım. İkimizinde gözyaşları dudaklarımızın arasına akıyordu. Öyle şehvet veya tutkulu değildi. Hafif hafif bastırıyordum, yanında olduğumu bilsin istiyordum.
Gözlerini açmadan ilerledi ve beni yatağının üstüne bıraktı. Yatağa boylu boyunca uzandığımda, üstüme yattı. Ellerinden destek olarak üst kısmını şınav çekme pozisyonuna getirmişti. Dudaklarımız ayrıldı ve o gözlerini açtı. Kehribar gözleri kanlanmıştı. Burnum direği sızlamıştı ve durmaya başlayan gözyaşlarım, yeniden akmaya başlamıştı.
"Lütfen ağlama, üzgünüm. Senin karşında bu kadar açık olmaktan nefret ediyorum ama kendimi, senden saklayamıyorum. Benim yüzünden üzüldüğünü bildiğim için kendimden nefret ediyorum." gözlerimin içine bakarak konuşmuştu ama ben kendimi durduramıyordum.
Şuan karşımda 38 yaşında biri değilde, küçücük bir çocuk varmış gibi hissediyordum. Acıları olan çocuk, ağlayan bir çocuk, kırılan bir çocuk görüyordum.
Karşımda sevgisiz bir çocuk görüyordum...
Elinin tekini yanağıma koydu ve gözyaşlarımı sildi. Hızla elini tuttum ve yanağımı avucuna bastırdım. Onun teninin dokunuşuna ihtiyacım vardı. Her şey güzel giderken niye böyle ağlıyorduk?
"Ben hiç bir şey duymak istemiyorum. Anlatma beni, ben sadece seninle mutlu olmak istiyorum. Ben seni istiyorum Yula, hüzün istemiyorum. Gözyaşı istemiyorum sadece seni istiyorum." dedim gözlerim kapalıydı.
"Ailen hakkında olsa da mı?" dediği şey ile irkildim.
Vücudum buz kesmişti. Hızla gözlerimi açtım ve gözlerine baktım. Aynı acı ve hüzün vardı gözlerinde. Elinin üstünde ki elim düşmüştü.
Kalbimde hissettiğim sıkışma ile canım acıdı. Bunun yüzünden gözyaşlarım hızla akmaya başladı. Hissediyordum sanki, kötü bir şey vardı.
"Özür dilerim." alnını alnıma yasladı.
Ailem hakkında bildiği neydi? Ona bu kadar acı veren şey neydi? Onlara bir şey mi yapmıştı yoksa? Yoksa ailem ona bir şey mi yapmıştı? Ne olmuştu da bu kadar acı çekiyordu?
En önemli soru ise;
Ben bunları duymaya hazır mıydım?Bölüm sonu.
Kaos ortamıza bomba gibi düştü. Bir süre devam edecek gibi :)
Umarım beğenmişsinizdir 🏳️🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgilim Asker Bey •bxb
Teen Fiction[+18] "Tek hatam azıcık Redbull içip araba kullanmaktı." "Tek hatanın sadece o olduğunu düşünmüyorum." ... "Sevgili Asker Bey-" "Sevgilim Asker Bey, diyecektin diye düşünüyorum." eğilerek, kulağına fısıldadığı sözlerdi. [🏳️🌈]