Keyiflice okuyun la
Yorumlarda düşüş görüyorum üzülüyorum
📍
"Hoşgeldin?" Turan kesinlikle Kerem'i kapısında beklemiyordu, şaşırmıştı haliyle. "Hoşbuldum! Ay ne kadar hasta görünüyorsun Turan abi. Ateşine bakayım dur." Kapıda adamın konuşmasına fırsat vermeden elini adamın alnına yerleştirdi.
Adamın yüzü epey solgun duruyordu, omuzları da düşmüştü. Heybetini kaybetmişti adam resmen. Fakat şimdi Kerem ona çabucak kemik iliği çorbası yapıp zıpkın gibi edecekti adamı.
"Şey ateşin de var senin, duş aldın mı?" Duş diyince de aklı başka taraflara doğru gitmişti fakat kafasındaki düşünceyi attı hemen. "Aldım... İçeriye geçsene. " çekilip içeriyi gösterdi Turan. Oğlanın onun hasta olduğunu duyup gelmesi güzeldi.
Oğlan tek başına varlığıyla da güzeldi gerçi, hiçbir şey yapmasa da güzeldi.
"Nereden duydun hasta olduğumu?" Kerem içeriye girmiş ve inanılmaz dağınık salonu görmüştü, Turan'a şöyle bir bakış attı. "Yavuz söyledi, o gelecekti de ben bakarım dedim ona. Ayrıca Turan abi burası ne böyle? Ahır mı? Karın seni bir döver bu halde bırakırsan, öldürür valla." Annesi görse bu ev temizlenmez diyip direkt evi ateşe verirdi.
Turan güldü ve elini ensesine attı.
Kerem tam o an aydı ve gözlerini belertti, adam karşısında üstsüz altında ise sadece gri eşofmanla açmıştı kapıyı. "Hastayım ondan dağınık..."
"Ay Turan abi aaaa çıplaksın şuan! Çabuk! Çabuk git giyin çok ayıp." Paniklediği için adamı resmen azarlıyordu fark etmeden. "Ha özür dilerim ya farkında değilim." Turan gerçekten ne kadar aptalım ya diye geçirdi içinden.
Hep yumuşak davranıp oğlanı korkutmamak için elinden geleni yapıyorken şimdi Kerem'in karşısına fark etmeden yarı çıplak çıkmıştı.
Oğlanın elleriyle gözlerini kapatan haline baktı ve gülümsedi, kesinlikle çok şirin görünüyordu böyle. Daha fazla oğlanı utandırmamak adına içeriye, tişört giymeye odasına gitti.
"Ay adamı azarladım resmen, ay nasıl da sözümü dinliyor ama. Acaba bunu arada hasta mı etsem ilaçla? Yok ya çok acımasızca olur bu da. Ay ama çok tatlı oldu böyle de... Neyse neyse gidip şunu ocağa koyayım, Turan abiyi azarlayarak iş yaptırır toplatırım buraları." Söylene söylene geçti mutfağa, Allah'tan burası derli topluydu ki Kerem sıkıntı yaşamadan düdüklüyü çıkardı dolaptan ve çorba malzemelerini koydu ocağa.
"Yemek mi hazırlıyorsun bana?" Mutfak kapısına yaslanıp konuşmuştu, ayakta zor duruyordu aslen ama mutfağında onun için yemek hazırlamaya çalışan Kerem, hastalığının da önüne geçiyordu. "Hm hm annem öğretti kemik iliği çorbası. Benim vücudum dirençli ama Doruk çok çabuk hasta oluyor ondan dolayı annem sık sık yapar evde."
"Kemik iliği sevmem ama." Suratı buruşturdu Turan, sakat at sevse de kemik iliği hoşuna gitmiyordu. " Yiyeceksin."
"Yiyemem."
"Yersin yer, yerse yemezsin." Kerem'in kendisine attığı bakışlarla sustu kaldı, o çorbayı kesinlikle içecekti. "Tamam..." Mutfağı hem dağıtan hem de toparlayan oğlanı seyrediyordu sadece, başka da bir işi ya da görevi yoktu.
"Hastasın ama Turan abi, geçsene içeriye. Ama dur önce ılık duş al, öyle geç salona." Hazır adam her dediğini yapıyorken bol bol emir verse iyi olurdu. " Tamam, ben duşa giriyorum o zaman?" Bebek gibi her denileni yapması güldürdü Kerem'i.
"Ay ama sen her dediğimi yapıyorsun benim, hep hasta olur musun?" Turan gülümsedi. "Ben ne zaman sen bir şey istedin de yapmadım ki?"
"Şey... Bilmem ki! Yapar mısın hep?" Utanıyor muydu o ne?! Elleriyle yanaklarını kapattı Kerem, içi de kıpır kıpır olmuştu. "Hep... Hep yaparım." Turan'ın da ağzı kurumuştu sanki, yutkundu.
"Şey o zaman... Şey yap... Hah içeriyi toplayalım hep dağıtmışsın." Ona da tamamdı, her şeye tamamdı Turan. Başını salladı ve mutfaktan çöp torbası alıp içeriye geçti, arkasından Kerem'in geldiğini biliyordu.
El birliğiyle etrafı toparlamaya başladılar. Bir yandan da kemik iliği kaynıyordu.
"Mahfiruze teyzecim burayı görseydi kahrından giderdi kadın nasıl bu hale getirdin Allah aşkına?" Koltuğun dibindeki peçeteleri hiç iğrenmeden çöpe atarken Turan da yediği yemeklerin artıklarını temizliyordu.
"Bilmiyorum dağıtmışım işte." Uslu uslu konuşuyordu ya bir de! İçi coşuyordu Kerem'in. "Neyse temizliyoruz zaten... Turan abi?"
"Hay abine! Ne oldu Kerem?" Bir kere de sadece ismini söylese ölür müydü sanki! "Ne? Abi demeyeyim mi ben?" İçerisi çok mu sıcak oluyordu acaba?! Turan elindeki poşeti yere bıraktı ve oğlana döndü, kendisine pür dikkat bakıyordu.
Artık yüz yüze, biraz da dip dibe sayılırlardı.
"Deme... Bir defa da deme."
Kerem dudağını ısırdı ve adamın anlık olarak dudaklarına bakmasına neden oldu. Turan istemsiz bir adım daha attı oğlana doğru, Kerem derin bir nefes aldı.
Titriyordu.
"Turan..." Oda her geçen saniye biraz daha darlaşıyordu sanki. Şimdi birbirlerinin nefeslerini duyumsuyorlardı. "Ha şöyle... Hep böyle seslensen ya." Kerem'in yüzü allanmaya başlamıştı. "Hep diyemem ki... Herkes sorar neden diye."
"Ağzıma yakışıyor ismi dersin..." Turan burnunu oğlanın burnuna sürttü, ne zaman bu hale gelmişlerdi anlayamıyorlardı. "Yakışıyor mu ki?" Kerem'in gülümsemesine takıldı adamın gözleri. "Çok yakışıyorsun."
"Hmm kime?"
"Bana." Daha fazla bu çekime dayanamayıp Kerem'in çenesinden tuttu ve kendisine çekti. Şimdi o dolgun, güzel dudakları öpmek istemesi işten bile değildi. Kerem iç çekti, bekliyordu o da.
Öpülmeyi.
Turan'ın hareketlerinde rağmen öylece gözlerinin içine bakan oğlan izin verir nitelikteydi. Bu nedenle bir adım daha attı adam, sol eli yavaşça oğlanın beline gitti ve sıkmayacak şekilde kavradı. Kerem okşanan beliyle adama bir adım daha atarken hala bekliyordu.
Saniyeler sanki yılları temsil ediyordu şu anda.
"Sa-"
Kelimesi yarıda kesilmişti öpücükle, Turan bi anda sakince yapışmıştı o güzel dolgun dudaklara. İkisinin de kalbi iki et parçasındaydı sanki, öpücüğü derinleştirecek cesarete bile sahip değillerdi.
İki acemi aşığın öpüşmesiydi onların ki.
📍
Şunu yetiştireceğim diye öldüm
Bölüm nasıldı?
Sizi seviyorum ♥️🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnci Tane
General Fictionintersex birey içerir. Yılgın kitabının devamıdır... mpreg kurgudur.