Keyiflice okuyun laYorumlarınızı bekliyorum
📍
Kerem başını sevgilisinin omzuna koydu, Kurt'un ağlaması yeni yeni duruyordu. Yavuz, kucağında küçücük kalan adamın terden ıslanmış alnını öptü. "Üzülme daha fazla, baban için belki de böylesi daha hayırlısı. Ellilerin sonundalar ve hala durum buyken belki de çoktan ayrılmaları gerekiyordu."
Kurt yine de üzgündü, zaten kendi sevgilisiyle de arasını bozmuştu... Yavuz şimdilik tepki vermese de üzülmüştü işte.
"Belki de... Ben ondan daha çok Tuğran babamın ne kadar üzgün olduğunu gördüğümde üzüldüm. O yüzündeki hayal kırıklığı, artık bizden hiçbir şey olmaz bakışı... O kabullenmişlikle gülümseyerek sesini bile yükseltmeden, kavga etmeden evden sakince gidişi... Çok ağır geldi."
Turan iç çeken Kerem'in belini sardı iyice, okşadı olduğu yeri.
"Biraz zamana ihtiyacınız var hepinizin." Kurt yüzünü adamın boynuna gömdü, iyice sarıldı ona. "Özür dilerim... Onlar gözümün önünde böyle ayrılınca aslında ne kadar doğru bir ilişki yaşadığımızı da fark ettim. Sen beni asla saklamıyorsun, fedakarlıklar yapıyorsun ve benim çocuğuma çocuğun gibi davranıyorsun... Bense aptal gibi beni terk edeceğini düşünüyorum."
Yavuz şş diyerek susturdu adamı, sıkıca sarılmaya devam ederek saçlarından öptü. "Bana hep geleceksen arada gitmeni sorun etmem, yeter ki bana geleceğini bileyim. Ama yine de kırma beni Kurt, ben sensiz yapamazken sen yapabilir gibi konuşma benimle."
Kerem sevgilisine baktı yandan. "Aşkım bence biz çıkalım, bunlar azıcık oynaşsın. Ben de seni salona atayım hm?" Turan gülümseyerek onayladı Kerem'i. "Olur güzelim... Lan bana bak, sakın incitecek bir şey söyleme Kurt'a, insan gibi konuşun anlaşın."
"Tamam abi, sağ olun geldiniz bizi kapattınız buraya." Turan kendi evine götürmüştü ikiliyi. "Bir şey değil aslanım, bir daha içersen kırarım tüm kemiklerini." Yavuz gülümsemekle yetindi.
Kerem ve Turan odadan çıkıp salona geçerlerken Kurt ve Yavuz odada baş başa kalmışlardı.
"Yavuz... Ben onlar gibi olmak istemiyorum, çok seviyorum seni. Belki belli edemiyorum ama çok seviyorum. Ben gerçekten seni çok seviyorum ve ayrılmak istemiyorum." Gözlerinden yaş boncuk boncuk akıyordu, sevgilisiyle göz göze konuşmak onu daha da duygusal hale getirmişti.
"Şş ayrılmayacağız zaten, ben senden asla uzaklaşamam. Hele şu saatten sonra asla olmaz. Ben seninle yaşamaya alıştım, sensiz devam edemem." Kurt gözlerini kapatıp burnunu adamın yanağına yasladı.
İkili şimdi iç içe geçmiş vaziyette konuşuyordu.
"Berkant'a söyleyelim önce, sonra bilmiyorum... Ben duruma göre mesleğimi bırakacağım." Gözlerini kapatmış olan Yavuz açtı bir anda. "Ben senden böyle bir fedakarlık istemiyorum ki Kurt..."
"Şş sus bir kere, bunu ben istiyorum. Asker olduğum sürece asla rahat yaşayamayacağız, ben bu şekilde tedirgin olmak veya her an kafama sıkacaklar mı diye düşünmek istemiyorum." Biri duyarsa mutlaka başına iş açılırdı.
"Turan yürütebiliyor yavrum, sen de yapabilirsin. Bak sadece dışarıda öyle oluruz, vallahi problem yok benim için. Çocukluk ettim hem ben." Kurt sevgilisinin boynuna kollarını dolayıp adamın kucağına çıktı bir anda, Yavuz şaşkınlıkla adamın belini tuttu.
"Bugün yürütebiliyor, yarın yapamayacak. Bir karar vermek zorunda kalacak ve o da sevgilisi seçecek... Aynı benim seni seçtiğim gibi. Ben seninle her şekilde yaşarım Yavuz, bana sadece sadakat sözü vermen gerekiyor." Bundan sonra ne kadar kıskanç olduğunu gösterecekti Kurt, Yavuz'un istediği madem buydu, gösterecekti Kurt da.
Yavuz gülümsedi ve sevgilisinin dudaklarına minik bir öpücük kondurdu.
"Altın mı gümüş mü?"
"Ne? Ne altın mı gümüş mü?" Adam merakla bakıyordu Yavuz'a, güzel gözleri yaştan dolayı ıslak ve göz alıcıydı. " İstediğin yüzük, eh artık oğlunla da resmi olarak tanışacağıma göre ondan izin alarak bir yüzük takmalıyız."
Kurt biraz heyecan biraz da şaşkınlıkla vurdu sevgilisinin göğsüne. "Ne diyorsun Yavuz ya, ne yüzüğü Allah aşkına. Dur bir." Yavuz duramam diyerek atıldı sevgilisinin dudaklarına, biraz sevgilisinin tadına varsa fena olmazdı.
-------
"Öyle oldu işte canım aşkım bir tanem benim! Kızı yolacaktım da Yavuz'a dua etsin, hem benden kopya çekiyor hem de hocaya benim çektiğimi söylüyor. Ayh ona kim inanır be, bölüm üçüncüsüyüm ben." Sevgilisinin kucağında hayıflana hayıflana konuşuyordu Kerem, onu hayranlıkla izleyen Turan'ın farkında olarak.
"Aşkım canım sen neden bir şey demiyorsun? Kızmadın mı kıza yoksa hm?" Dudaklarını büzerek konuşmaya devam ederse Turan talan edecekti onu.
"Çok kızdım hayatım, sana bunu nasıl yapabilir? Çok ayıp etmiş. Uzat bakayım dudaklarını." Kerem söylense de dudaklarını uzattı hemen adama. "Hiç de kızmış gibi görünmüyorsun? Yalan söylemiyorsun değil mi?"
"Asla, o kadar kızdım ki dudaklarından çıkaracağım tüm hırsımı." Kerem cilveli bir şekilde omzunu öptürdü adama. Altındaki şişkinliğe bastırdı kendisini. "Çoktan iki hafta olmuş... Acaba biz şöyle güzel hırslı bir gece mi geçirsek aşkım?"
Turan'ın boğazından bir hırıltı yükseldi. "Benimle oynama, alıyorsun aklımı başımdan zaten."
"Senin tüm aklın fikrin ben olmalıyım... Başka hiçbir şey olmamalı zaten."
📍
Bölüm nasıldı???
Sizi seviyorum ♥️ 🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnci Tane
Narrativa generaleintersex birey içerir. Yılgın kitabının devamıdır... mpreg kurgudur.