Keyiflice okuyun la
Yorumlarınızı bekliyorum
📍
5 saat önce;
"Celal amca sana yemek gönderdi Kurt." Kapıyı çalarak girse de gir sesini beklemediği için Kurt'un kaşlarını çatmasına neden oldu. "Sağ ol ama ben gir demedim sana."
"Ben senin askerin değilim." Yavuz yemeği masaya koyup montunu çıkardı, tekli koltuğa koydu. "Benden 10 yaş küçük birisine elbette direktif verebilirim." Kurt ayağa kalkmış Yavuz'la yüz yüze gelmişti.
"Bana veremezsin." Kurt alaylı bir gülüş takındı, bir kaç adım attı tehditkarca. "İstediğim kişiye emir veririm, sen de beni dinlemek zorundasın." Haddini bildirirse iyi olurdu.
Yavuz bir elini masaya koyup Kurt'un üzerine hafifçe eğildi. "Hadi dinletsene!" Yeterdi bunca yıl üzerinde kurduğu o baskınlığa. Sıkılmıştı bu durumdan.
Kurt, Yavuz'un yakasına yapıştı birden. "Sen kimden bu cesareti alabiliyorsun? Kendini ne zannediyorsun da böyle cesurca bana kafa tutuyorsun?" Kaşları çatık sesi sertti. Yavuz kahkaha atıp adamın yakasındaki elini tutup ters çevirdi ve masaya yüz üstü yatırıp üstüne eğildi.
"Benim cesaret için desteğe ihtiyacım yok Kurt, ne istersem onu yaparım. Yumuşak, güler yüzlü olmam beni güçsüz ya da aptal yapmıyor. Unutma tamam mı bunu?" Kurt sinirle arkasında, belinde birleştirilen kolunu zar zor çekip doğruldu hemen.
Yavuz'un yakasına yapışıp duvara itti adamı. "Ne istiyorsun lan sen benden? Bu kadar nefret ediyorsan ne diye etrafımdasın? Bir daha çıkma lan karşıma benim!" Bunlarla uğraşmak istemiyordu, madem Yavuz ondan nefret ediyordu daha fazla muhattap olmaz, onunla aynı ortama girmezdi Kurt da.
"Nefret falan etmiyorum amına koyayım nereden çıktı o? Sürekli neden bizden üstünmüş gibi davranıyorsun? Büyüksün diye söz sahibi mi oldun?" Yavuz yakasını tutan adamın kolunu tuttu, şimdi o bilerek adamı üstüne çekiyordu.
İkili farkında olmadan burun buruna gelmişti.
"Oğlum sizin hiç büyüğünüze saygınız yok mu?" Onu adamdan sayan mı yoktu acaba?! "Lan ne alakası var sen bizden çok mu büyüksün? Bizi yan yana gören seni büyük mü zanneder? Ne bu 50 yaş sendromu? Ben senin bana baskınlık kurmana katlanamıyorum anlamıyor musun?"
Kurt oflayarak bıraktı adamın yakasını, başı ağrıdığı için başını tutup ovdu. "Tamam... Tamam bundan sonra muhattap olmam seninle, madem rahatsız ediyorum seni.." Derin bir nefes aldı, odanın gerilimi trafoyla yarışıyordu. "Ben onu kastetmedim, kendi kendine çıkarım yapma. Sırf sana adınla sesleniyorum diye aptal saptal tespitler yapma."
Kurt sinirle adama döndü, öfkesi yüzünden okunuyordu. "Lan sen ne istiyorsun o zaman? Ne istiyorsun ya benden? Ne yapayım ben paşama, ne istermiş benim paşam?" Artık sinirden gülüyordu.
Son bir kaç haftadır Yavuz'la olan çatışmaları sinir bozucu olmaya başlamıştı.
"Sadece bu şekilde olmak istemiyorum. Sürekli emir vermek yerine insan gibi sohbet muhabbet edebiliriz." O da saçma bir çaresizliğe düşmüşlerdi. "Seninle sohbet muhabbet edebileceğim bir şey yok benim." Şimdi öfkelenme sırası Yavuz'a geçmişti. Hızlı hareketlerle bu sefer Yavuz adamın yakasına yapıştı ve koltuğa doğru yatırdı, tutuşu sertti.
"Lan sikerim artık senin tribini de hallerini de sürekli çocuk çocuk hareketlerini de... Amına koyduğumun yerinde insan gibi ortama ayak uyduramaz mısın?" Kurt beklemediği hamleyle dengesini koruyamadı ve sırtı koltuğa yaslansa da ayağı kaydı, can havliyle karşısındaki adamın yakasına tutundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnci Tane
Algemene fictieintersex birey içerir. Yılgın kitabının devamıdır... mpreg kurgudur.