Keyiflice okuyun la
Yorumlarınızı bekliyorum
📍
Herkesin olduğu bir akşam yemeği yeniyordu Mahirlerin evinde. Tek eksik Tuğran'dı ve Celal ne kadar ısrar etse de adam gelmek istemediğini açıkça belirtmişti. Aktan ise sessizdi, başı önde sadece yemeğine odaklanmıştı.
"Yani bir gezmeye gidelim dedik yaşanmadık olay kalmamış. Her şeyi anlarım da bu nasıl Kurt'la olabildi? Hadi Yavuz biseksüel falan olabilir ama Kurt evin aykırı çocuğu sözde homofobiği değil miydi?" Cevat kesinlikle zevk almıştı Kurt ve Yavuz'u beraber olduğunu öğrendiğinde.
"Ay abi çoluğun çocuğun laflarına ne aldırıyorsun? Sen de değil miydin öyle Allah aşkına." Celal'in kıkırdayarak kurduğu cümleyle Cevat da burukça gülümsedi. "Doğru... Az çektirmemiştim sana."
"Olsun bak yine de buradayız, bu haldeyiz." Abisinin elini tuttu sakince. Ardından yemeğine odaklanan Aktan'a döndü Celal. "Aktan abi yemeğine dokunmamışsın daha?" Mahir de Celal'in önüne ortadaki aparatif yemeklerden koyup duruyordu. "Ay kocacım dikkat etmem gerekiyor formuma, doldurup durma şunları."
"Çok lezzetli olmuş da iştahım yok Celal, eline sağlık çingene." Hepsi göz ucuyla bakıyordu Aktan'a. Masadan kalkınca konuşacaktı Celal, dostuyla. " Etin budun mu var sanki? İnceciksin hala, az ye de ele gel." Celal hemencecik kocasına döndü.
"Ay şapşal adam ne diyorsun be? Ben mi eline gelmiyorum senin? Benden daha dolgun daha güzel daha mükemmel kaç kişiyi bulabilirsin acaba?" Hemen çemkiren moodunu açması herkesi güldürdü.
"Bu böyle konuşup geceleri kocasına hayatı yaşatıyor, pis kocacı." Kerem'in homurdanarak konuşmasına karşın Mahir eşinin boynunu öptü. "Biz beraber öğrendik yaşamayı, herhalde yaşatacak." Celal nazlandı hemen. "Kocacığıma her şeyleri yaşatırım ki ben... Canım kocacım aşkım Mahir'im benim."
Herkesin yüzünde bir gülümseme belirdi, ikilinin aşkı şifa gibiydi.
"Sizi her türlü kınıyorum... Turan hemen evlenelim ya ben bunların cilveleşmesini daha fazla görmek istemiyorum." Genç adam gülümsedi, Mahir'den hala epeyce çekiniyordu. "Zamanı gelince o da olur güzelim, ortalığı karıştırma bir dur."
"Yanımda daha evlenmediğin oğluma güzelim deme gibi bir hataya bir daha düşmezsin inşallah oğlum." Mahir'in sesi sert, ifadesi netti. "Mahir korkutma oğlumu lan, dalyan gibi çocuk iki büklüm oturuyor yanımızda." Cüneyt'in yakınması samimiydi, gerçekten oğlu iki büklüm halde oturuyordu öylece.
"Ne korkutacağım abicim? Zaten korkmalı, ben çocuğumu vereceğim ona. Korkudan titremeli hatta." Turan sadece oturuyordu kenarda, hiçbir laf etmiyordu ağzını açıp da. "Baba ya yapma böyle, ben çok seviyorum Turan'ı. Sürekli ona göz dağı verip durma." Hemen Turan'a sokuldu oğlan, başını adamın göğsüne yasladı.
"Evlenene kadar böyle, hadi yemeklerinizi bitirdiyseniz terasa geçelim." Tatlıları orada yerlerdi, kendi tatlısı zaten yanındaydı. "Bitti babacım, ben kalkıyorum sevgilimi de götürüyorum peşimde. Abi? Yavuz? Kalkın hayvanlar bahçeye çıkalım biz de."
Ahmet Can ve Yavuz homurdandı fakat sevgilileriyle beraber Kerem'in peşine takıldılar. Büyükler çabucak eşleriyle beraber masayı toplayıp terasa geçmişlerdi. Herkes terastaki pofuduklara oturup eşlerine sokulurken Aktan sigarasını yaktı ve dumanı derince içine çekti.
"Aktan abi? Ne olacak şimdi?" Celal meraktan çatlayacaktı artık, 50'lerin sonundaki iki adamın böyle saçma şeylerden ötürü ilişkilerini bitirmesi ona çok acayip geliyor. İnsan hiç ailesine 30 yıllık ilişkisini söyleyemez miydi yani?!
"Bu sabah söyledim... Aileme yani..." Çok özlemişti sevgilisini, yatakta bile yatamıyordu günlerdir. "Ee ne tepki verdiler?" Herkes merak ediyordu fakat bir şey söylemek onların hadlerine değildi. Celal ise çingene olduğu için ağzından her laf çıkabilirdi. "Ay Aktan abi hamile olsam doğurmuştum... Gizem yapma da çabucak söyle!"
"Sus zilli... Telefonla arayıp söyledim, tepkileri umrumda olmadı yani kapattım telefonu hemen. Söylesem bile ne değişecek ki zaten? Bak Tuğran yok... Amcasının yanına, Belçika'ya taşınacakmış." İç çekmişti adam.
"Nasıl taşınacakmış ya? Bana demedi öyle bir şey? Sen kendi kendine halisünasyonlar mı görüyorsun acaba?" Deli midir nedir ya diyerek sokuldu Mahir'e. Kocası ise gülerek sardı eşini, saçlarından öptü.
"Öğleden sonra kapısına dayandım, söyledim aileme söylediğimi ama dönmeye niyeti yok. Gideceğim dedi." Celal duraksadı, aklına milyon tane tilki at koşturmaya başlamıştı.
"Ee sen de git peşinden... Ay hatta sana yardım edelim de evlilik için başvuru yapın. Evliliği duyunca yumuşar o, çok aşık hala." Aktan emin değildi artık, adamın gözlerindeki o hayal kırıklığını görmüştü.
"Hiç sanmıyorum."
"Siz erkeklere fikir sormuyorum farkındaysan eşek... Yap diyorsam yap." Aktan şöyle bir baktı Celal'e. "Kocanı hala içeriye alabilirim?" Genç adam hemen kaşlarını çattı. "Seni dökme tavamla döverim, uzak dur kocamdan!"
"Bu evdeki tek normal benim." Cevat'ın konuşmasıyla Celal güldü. "Kocanı kıskandığın için adamı oklavayla dövdün?."
"Hak etmişti..."
"Tatmin edici bir cevap... Ben geçerli bir sebep olarak gördüm."
-----
Kurt, meyve suyu bardağıyla oynayıp duruyordu. Bugün Turan'la tüm hayatlarını değiştirecek o konuyu konuşmuşlardı.
"Sen gergin misin? Bir şey mi oldu?" Yavuz sevgilisinin beline sardı elini, kedisine çekti adamı. "Yok... Bir şey olmadı sevgilim, öyle daldım işte." Turan'ın konuşmasını bekliyordu.
"Ay yengoş düğün ne zaman? Artık al şu adamı bu evden de evlenip en uzak bölgeye yerleşin. İyiliğiniz için diyorum bu nasip işleri uzatmaya gelmez." Betül kızaran yanaklarına rağmen kendisini dizginledi. Bu ailenin en tuhaf özelliği kesinlikle hepsinin laf arsızı olmasıydı.
"Bizim evliliğimize daha var ama seninki hiç olacak gibi değil... Ben teklifimi yaptım senin neyin var ellerinde?" Ahmet Can sadece kardeşine bulaşmayı sevdiği için yapıyordu bunu.
"Deccal pislik... Gaddar pislik! Nefret ediyorum senden. Ben de evleneceğim ki, illa hemen teklif mi edilmesi lazım hm? Sen ne anlarsın ki hem!" Burnunu havaya dikip kollarını birbirine sardı.
Turan sevgilisinin saçlarını okşadı.
"Ahmet biraz daha sevgilimi küstürürsen seni asker kaçağı yazdırır ölümsüz askerlik kazandırırım sana." Kerem'in havası değişti bir anda, sevgilisi çok havalı bir adamdı. "Gördün mü aşkım beni nasıl koruyor? Adam gör adam."
Ahmet Can bir şey demek yerine güldü sadece, Turan'ın oğlanın gönlünü yapmak için kurduğu cümlelere kurulacak değildi.
"Kurt'la bir şey söylememiz lazım bizim." Turan derin bir nefes aldı, Kerem ise terasa biri bize bakıyor mu diye bakıp hemen sevgilisinin yanağını öptü. "Söyle aşkım."
"Evlenip yuva kurmak istiyoruz... Bunu askerken ve şartlar böyleyken yapmak zor... O nedenle askeriyeyi bırakmaya karar verdik."
"Siz ciddi misiniz amına koyayım?"
"Ayy aşkım artık mor bir evimiz olabilir!"
📍
Milletin dertleriyle Kerem'in derdi ölümüne kapışır....
Bölüm nasıldı??
Sizi seviyorum ♥️ 🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnci Tane
General Fictionintersex birey içerir. Yılgın kitabının devamıdır... mpreg kurgudur.