☘️ 27

2.5K 265 115
                                    

Keyiflice okuyun la

Yorumlarınızı bekliyorum

Arkadaşlar inci tanede bana göre başrol yok pek, yani Celal ve Mahir'in ailesi ve çevresinin devamını daha doğrusu çocuklarını yazıyorum.

O nedenle biri daha az biri daha çok yer verilmiş diye bir şey yok. Kimin olayları daha fazla olursa mecburen onlara yoğunluk veririm.

Aile odaklıysa direkt aileyi yazarım çevre odakliyss çevre, çift odaklıysa da çift.

O an ne gerekiyorsa onu yazıyorum

📍

"Ay çok heyecanlı oldu böyle. " Sabaha karşı 4 gibi Turan'ı arayıp mızmızlanmış, adamı bir şekilde askeri lojmandan evine kadar getirtmişti.

Tabii gizlice.

"Ne heyecan güzelim ne heyecan, babana, hele de annene karşı beni ne duruma düşürdün..." liseli gençler gibi apar topar gencin evinde almıştı soluğu, ona saat fark etmezdi, her daim koşardı güzel sevgilisinin yanına. "Ama sen memnun değil misin bu halimizden? Sen böyle yaparsan ama ben üzülebilirim."

Bir karış şortlu geceliğiyle gri eşofmanlı adamın üstüne uzanmıştı nazlı nazlı. Turan oğlanı sıkıca sarıp başını yatak başlığına yasladı. "Üzülme güzelim elbette memnunum ben, memnun olmasam ne işim var burada. Ama bir şey takıldı kafama,  öncelikle sen yatmadan önce uzun gecelik giyip bana fotoğraf atmamış mıydın? Bu nereden çıktı? İki telefonda ablanı aldığını söyledin ablanla Yavuz canlı müziğe gitmemiş miydi?"

Kerem eeee diyerek güldü.

"Şey aşkım ya şey oldu biliyor musun? .... Hmmm... Dur şey oldu sana anlatacağım ben... Hah şey oldu! Yavuz ve ablam oradan bar gibi bir yere geçmiş içmişler, ablanı gel al diye aradı ben de aldım tabii dedim Yavuzcum canım kayınbiraderim gel seni bırakayım o da dedi ki yok benim işim var... Öyle yani." Şirince gülümseyip adamın çenesini öptü.

Turan sevgilisinin belini okşadı, elini olabildiğince çıplak tenden uzak tutuyordu. "Gecelik?" Şuan kardeşi umrunda bile değildi. "Aşkım hani dışarıdan geldim pijamayla çıkmıştım zaten. Sonra aa dedim kirlenmiş ben şunu bir değiştireyim dedim. İyi demiş miyim?" Turan'ı görsel olarak etkilemek istiyordu, çünkü o Turan'dan çok fazla etkileniyordu!

"İyi demişsin demesine ama sanki çok az da beni zor durumda bırakmak için böyle giyinmişsin gibi geldi. " Turan oğlanın şirinliği karşısında nasıl kendinden geçmeden bu geceyi sabah edecekti ki?! "Yok hayatım sana öyle gelmiş, ben neden öyle yapayım ki hiç hoş değil." Minik bir bebek gibi burnunu adamın göğsüne sürtüp duruyordu.

"Hiç yapar mısın bilmem ama hoş... Sadece beni etkilemeye çalışma güzelim, ben zaten senden etkileniyorum. Bunun için efor sarfetmene gerek yok ki." Kucağında minicik kalmıştı oğlan, uykusu da geliyordu yavaştan. "Yok değil mi? Ben zaten güzelim değil mi? Böyle giyinmeme de gerek yok değil mi?"

O, sadece Turan tarafından onaylanmak istiyordu.

"Evet güzelim, senden güzeli de yok böyle giyinmene de gerek yok. Allah aşkına beni yalvartma, biz evlenene kadar da böyle giyinme." Uykusundaki tek engel aşağıdaki kafasız kafasıydı. Kerem kıkırdadı ve biraz daha yayıldı adamın üstüne. "Aşkım benim uykum geldi... Hadi omzumu, dudaklarımı ve saçlarımı öp sonra uyuyalım."

Turan gözleri kapalı halde gülümsedi ve gözlerini açtı. "Öpeyim mi?" Oğlanı saniyeler içinde altına aldı boynundan öpücük çaldı ilkin. "Öp tabii! Bekliyorum hadi." Gözlerini kapatıp öpücüklerinin gelmesini bekledi. Turan yüzünün her bir noktasını yumuşak tüy kadar hafif bir şekilde öpmüş, sevgilisine ilgiyi fazlaca vermişti.

Oğlan öpücüklerin hoş hissiyle uyuyakaldı, Turan da 15 dakika kadar direnebilmiş, sabah yakalanacaklarından habersiz uyuyakalmıştı.

Birbirini seven iki beden sabahı tek beden olarak karşıladı.

--------------

"Çocuğumun ağzından elini bi çek." Berkant'ın ağzına bir dilim tereyağlı ekmeği olduğu gibi sokmaya çalışması sonucu Kurt mecburen müdahale etme gereksinimi duydu. "Ya senin bu baban nefes alamama da karışıyor mu bari? Eğer zorla tutuluyorsan dil çıkar koçum."

Oğlan kıkırdadı, Yavuz abisinin sürekli babasına laf söylemesi çok komikti ona göre.

"Bence babam beni senden kıskandı Yavuz abi, baksana hep karışıyor." Minik eliyle ağzını kapattı, güldü.  Kurt ise oğlunun mutlu olmasına sevinmiş olsa da Yavuz'a kaşlarını çatarak baktı. "Sevmiyorumdur belki."

"Sevmediğinde böyleysen seven halini merak ettim." Berkant'ın saçlarından öptü, yeşil zeytin koydu oğlanın tabağına. "Bunlar da bitecek bit kadar kalmışsın."

"Seven halimi hak edene gösteriyorum sen göremezsin." 30'lu yaşlardaki adam çocuk gibi Yavuz'la laf dalaşına giriyordu. Genç adam masada Kurt'a doğru eğildi ve sessiz olmaya özen göstererek konuştu. "Ben görmem gerekenden fazlasını gördüm zaten, rahat ol."

"Edepsiz, bir daha tekrarlanmayacak." Zaten çok utanç vericiydi, dün gece yatmamışlar gibi şimdi de karşılıklı çay içerek kahvaltı yapıyorlardı. Aralarında ilişki ise...

İlişki diye bir şey yoktu.

"Ne zaman kesin konuşsan malum... Ben söz vermeyeyim." Dalgavari konuşması tamamen keyfindendi, Kurt'la bu şekilde garip de olsa sevmişti bu durumunu. "Ben veririm." Yavuz kendisini tutamayarak kahkaha attı.

"Ne yine mi verirsin, ver."

Şimdi kurt bu edepsiz adama ne diyecekti ki! Berkant'a baktı bizi dinliyor mu diye ama oğlan yemeğine yoğunlaşmış, diğer taraftan da arkalarında bulunan TVden adventures time izliyordu.

"Gerçekten sana diyecek lafım kalmadı, bari çocuğun yanına öyle konuşma." Yavuz'un umrunda değildi, küçücük çocuk bu konuşmalardan ne anlayacaktı ki! Kurt tamamen utandığı için böyle diyordu.

"Sen söylerken ayıp değil ben devam ettirince mi ayıp oldu? Neyse bugün dersim var benim, kıyafetlerinden çalacağım artık duşa da girmem lazım malum..." Kıyafetlerimi giyme dese bile giyecekti.

Hoca 10 dakika önce gruptan mesaj atmış telafi dersi 3 saat sonra yapacağını söylemişti.

"Giyemezsin sana göre iç çamaşırım da yok." Yeni çamaşır almamıştı ne zamandır, bir ara evde bulundursa iyi olurdu. Öylesine yani.

"Seninkini giyerim bir şey olmaz, yani şimdi çocuk var konuşturma beni Kurt, kıyafetini giyemeyecek miyim sanki." Pastaneden aldığı dereotlu poğaçayı adamın tabağına koydu. "Abidik gubidik otları seversin al."

Kurt hasbinallah dese de doğruydu, sebzeyi etten veya hamurdan fazla severdi.

"Ne istersen giy beni uğraştırma o zaman, zaten laftan da anladığın yok kafana göre takılıyorsun." Zamane genciydi Yavuz, 20'li yaşlarına göre de efendiydi, en azından ne yaptığının kısmen farkındaydı. "Sen dün gece nereye gittin de içtin bu kadar hem?"

"Hiç... Kafama esti içtim, her şeyi kurcalama bu kadar." Firuze'yleydim demek istememişti, şimdi bu kadar samimi ortama bu konuşma hoş olmazdı. "Esen kafanı..."

Homurdansa da umursamadı, muhtemelen canı sıkılmış içmişti. Çok sorgulayıp başını ağrıtamazdı.

Çayından bir yudum aldı ve Yavuz'un en ve tek sevdiği sebze olan rokayı adamın önünden çekti aldı kendi önüne. "Ulan! Ben yiyecektim onu."

"Zıkkım ye, tok tutar."

📍

Kurtun sevme biçimiyle benimki baya benziyor jdkdmkd

Hakaret
Aşk
Nefret
Kıyamama
Nefret
Aşk
Hakaret

Nxksmksksks

Bölüm nasıldı?

Sizi seviyorum ♥️🌼

İnci TaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin