Keyiflice okuyun la
Yorumlarınızı bekliyorum
📍
"Ay askercim sana bir şey diyorum ya alsana beni içeriye, tanıdıklarım var burada. Zaten haftanın üç günü buradayım ne demek alamam?!" Kerem annesinden aşırdığı tüm yiyecekleri sevgilisi için getirmişti karargaha.
"Burası yol geçen hanı değil beyefendi, kimseyi alamayız." Kerem derin bir nefes aldı ve o çirkef yanını ortaya çıkardı. "Ay bana bak hoşaf suratlı, Turan komutanı ararım sonra da sana haritada yer beğendiririm! Sen bilmeden etmeden beni nasıl içeriye almazsın ya! Ben komutanınıza yemek götürüyorum itin götü seni!" Güvenlik kulübesinde bekleyen adamın camına vurmayı unutmadı.
Asker deli mi bu be diyerek ayağa kalktı ve dışarıya çıktı müdahale etmek için.
"Değil Turan komutanın yakını, bakan oğlu olsan yine alamam beyefendi, yol alın lütfen." Kerem hayretle açtı ağzını. "Bakan oğlunun ne işi var be burada! Aptal ben bayılıyor muyum buraya?" Kocam içeride be diyememek çok koyuyordu şu anda.
Askerin umrunda bile değildi, ona dik dik bakıyordu.
Kerem kenara çekilip sevgilisini aramaya karar verdi. "Aşkım! Aşkım çabucak ne kadar önemli işin varsa bırakıp gelir misin kapıda kaldım beni almıyorlar!" Somurta somurta kurduğu cümleyle Turan kahkaha attı. "Aferin askere, zaten şu saatten sonra karargaha girmen yasak güzelim."
"Ya! Nedenmiş? Ne oluyor ya?" Hiç anlamamıştı, sevgilisinin yanına bile gelemeyecek miydi yani?" Kaç askerin dolabında fotoğrafını yakaladım hatırlıyor musun? Dur ben söyleyeyim güzelim, 9 asker. 9 askerin dolabında fotoğrafın, 22 askerin telefonunda numaran vardı. Ee artık ilişkimiz ailelerimize kadar gitti... Benim de bazı köklü kararlarım olsun değil mi?"
İlişkilerinde 5 ayı geride bırakmışlardı çoktan, günleri o kadar hızlı ve telaşsız geçiyordu ki Kerem yaşadığı huzuru tarif bile edemiyordu.
"Ama Turan! Aşkım ya sen böyle değildin noldu? Ben bir şey mi yaptım yoksa?" Onun da adı Kerem ise ve Celalden olmuşsa Turan'ın burnundan getirirdi şimdi. "Benim güzel biricik sevgilim... Kıskanıyorum, sen her buraya geldikçe seni izleyenlerin olabilme ihtimaline deliriyorum ben. Baktım senin bana acıman yok, ben kendi önlemimi alayım dedim."
Kerem'e ne kadar gelme dese bile oğlanın umrunda olmamıştı hiç, madem öyleydi o da kendince bir şeyler yapardı.
"Hmm.. demek öyle... Doğru, haklısın... Zamanında çok şeylerim oldu, niye güveneceksin ki zaten bana." Derin bir nefes aldı ve gözlerini doldurdu hemen. Kesinlikle ağlayacak, Turan'ı ayağına kadar getirecek ve özür diletecekti. Turan bey daha kendisiyle tam olarak tanışmamış olmalıydı.
Bir manipülasyon ustasıyla böyle akıl oyunları yaparak baş edemezdi.
"Ben döneyim en iyisi, şey yemeğini bırakıyorum ben askere. Kameradan izlersin askere dokunmadım numara da vermedim bakarsın olur mu? Kapatıyorum şimdi ben." Turan'ın konuşmasına fırsat bile tanımadan kapattı telefonu, hemen sessize alıp üzgün bir suratla askere döndü.
"Özür dilerim askercim, siz bunu alın ve Turan komutanınıza götürün olur mu? Yasaksa da atabilirsiniz, zaten komutanınız için pek de bir önemim yokmuş iyice anladım bugün." Derin bir iç çekip elindeki poşeti uzattı askere.
Adam üzgün suratlı oğlanla bir an ne yapacağını bilemeyip poşeti aldı.
Kerem üzgünce arkasını döndü ve yavaşça yürümeye başladı, olabildiğince yavaş hareket ediyor üzüntüsünü olabildiğince derinden yaşıyormuş gibi yapıyordu. Turan komutan ise saniyeler içinde odadan çıkıp dış kapıda hızlı ve seri adımlarla ilerlemeye başladı. Bir yandan kendisine kızıyor diğer yandan nasıl affedilebilirim diye kara kara düşünüyordu.
Aptal gibi sevgilisini üç beş askerin bakışları yüzünden üzmüştü.
Bir kaç dakikada dış kapıya vardı ve hızını kesmeden yolu takip ederek yavaşça yürüyen, ağlayan oğlanla karşılaştı. Hemen önünde başı önde yürüyor, iç çekiyordu. "Kafamı sikeyim."
"Güzelim!" Koşarak oğlana ulaştı ve kendisine döndürdü.
"Efendim." Gözlerini doldurmuş, yanakları kızarmış ve dudakları ısırılmaktan şişmiş halde kendisine bir bakışı vardı ki Turan bitmişti. Hangi akla hizmet sevgilisini bu hale sokabilmişti hayret ediyordu. "Çok özür dilerim, seni çok sevdiğimden, bir tek ben bakmak bir tek ben görmek istedim."
Turan pişmanlıkla sarıldı sevgilisine, Kerem hıçkırmış, hemen sokulmuştu adamın göğsüne.
"Haklısın aşkım, ben zamanında çok ayıp şeyler yaptım. Niye güveneceksin ki bana zaten. Ben çok iğrencim." Biraz Turan'ın aklını başına getirmek için yapmış olsa da gerçekten böyle hissediyordu, iğrenç, aptal ve pişman.
Turan gibi mükemmel bir insanın yanında beyaz kağıttaki siyah iz gibi kötü duruyordu.
"Şşş asla iğrenç değilsin, aksine sana bitiyorum her an. Senin varlığın, yanımda oluşun... Her şeyine bitiyorum. Ayrıca haklı falan da değilim, bir kaç asker için sevgilimi üzmeye değmez asla." Kerem'in saçlarından öptü, kokladı.
"Hep böyle içinde şüpheyle dolaşacaksın ama." İç çekmeleri arttı, şimdi gerçekten üzgün ve ağlak hissediyordu.
"Asla, asla senden şüphe duymam asla da duymuyorum. Kıskançlık benim kıskançlığım, benim sana sevgimden kaynaklanıyor. Sana güvenmediğim için yapmadım bunu, aksine seni çok sevdiğim ve kimse görmesin istediğim içindi. " Fakat şimdi iş çok farklı bir yere evrilmişti.
Kerem başını adamın göğsünden kaldırıp gözlerine baktı.
"Yapma lütfen, ben bir tek sana aidim. Seninle beraberim ve senden başkasını da görmüyor gözüm. Hem ben sana çok aşığım Turan, gerçekten benim bütün dünyam sensin artık. Eskiyi düşünmek istemiyorum daha fazla, ya da anımsamak." Gerçekten istemiyordu, o halinden çok utanıyordu.
"Söz, söz veriyorum bir daha yapmayacağım böyle şeyler. Tekrar özür dilerim güzelim, seni çok seviyorum." Turan hafife eğilip oğlanı tamamen kucağına aldı, boş yolda kimse yoktu.
"Bunu diyorsun ama biz hala beraber olmadık, beni sadece öpüyorsun o kadar. Vücudumdan tiksiniyor musun yoksa?" Asıl derdi buydu işte, bugün bu ağlıyormuş numarasını da sonra gerçekten ağlamasını da bu yüzden yapmıştı Kerem. Turan sürekli 5 aydır kendisini geriye çekip duruyordu.
Turan derin bir nefes aldı.
"Çok erken güzelim, 6 ayı bile tamamlamadık daha ilişkimizde. Ne acelemiz var ki? Ben seni doya doya, zamana yayarak sevmek istiyorum." Turan için Kerem'in vücudu sadece izlemelikti, o narin vücuda nasıl dokunabilecekti ki zaten. İncinirdi hemen.
"Zamana yayarak kaybedeceksin sanırım beni... " kaşları çatıldı adamın. "O ne demek?" Kerem üzgünce baktı Turan'ın yüzüne, söylediklerinde ciddiydi.
"Bana sürekli dokunulmaması gereken bir eşya gibi davranıp, sosyal çevremizde acaba bugün de Kerem'e kim bakıyor, gözü değiyor diye düşünmeye devam edersen zamana yayarak kaybetmiş olacaksın beni sevgilim." Derin bir iç çekti yine.
"Çünkü ben kendimi hiç bu kadar yetersiz hissetmemiştim."
📍
Aslında bunu yazmak yoktu aklımda ama neden olmasın ki dedim, sonuçta Kerem'in geçmişi malum. Buradan da çok olay çıkar
Gece gece üzüldük kardeşim ne yalan söyleyelim
Bazen doğrusunu yaptığınız şey başkalarının yanlışı olabilir
Diretmek ise sadece o kişiyi kaybetmenize neden olur.
Bölüm nasıldı???
Sizi seviyorum ♥️ 🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnci Tane
Ficción Generalintersex birey içerir. Yılgın kitabının devamıdır... mpreg kurgudur.