☘️ 29

2.2K 275 93
                                    

Keyiflice okuyun la

Yorumlarınızı bekliyorum

📍

Mahir ve Celal'in geniş villası akşam öyle bir dolmuştu ki Mahfiruze ve eşi Cüneyt, Nihat ve eşi Fatma, Tuğran ve Aktan... Herkes ma aile ikilinin evindeydi.

"Senin şu yaptığın içli köfteyi hiçbir yerde yemedim ya tarifini verdin ama yok, tutmuyor seninki gibi." Mahfiruze genel olarak Celal'in yemeklerine bayılıyordu fakat içli köfte onun için bambaşka bir seviyeydi.

"Ay Mahfiruze abla sen de yani bilmiyor musun benim elimde bal var." Şirince kıkırdadı Celal, kocası her akşam bal bu eller bal diyerek öpüyordu o elleri. "Biliyoruz canım bilmez miyiz, yine de şansımı denedim işte." Fatma da güldü ikiliye, Celal'in ne fena olduğunu bir o bilirdi.

"Fatma senin sıpa ne zaman gelecek İtalya'dan? Hayır bir gitti daha da yok bu oğlan!" Fatma'nın oğlu Karay İtalya'da tıp fakültesi kazanmış, oğlan başını kaşıyacak vakit bulamıyordu. "Çok zormuş dersler, bir de İtalyanca olunca kendine bile vakti yok. Ben de çok özledim oğluşumu." İç çekti kadın, bu yaz iki hafta gelebilecekti sadece.

"Haklısın sen de valla ya çok zor kız, bizim Yavuz ve Kerem psikoloji okuyor onda bile benim başım şişiyor sen düşün yani." Mahfiruze iyi ki zamanında öğretmen olmuştu, şimdi onu bile okumak zordu.

"Doğru valla ay şapşal Kerem geçen gün gelmiş diyor ki aşktan konuştuk aslında babam seni sevmeyebilirmiş ayağını denk al diyor. Salak çocuk ya." Hala ara sıra kendisine takılıyor sonra hemen şaka yaptım annecim diyerek Celal'e sıkıca sarılıp onu öpüyordu.

Üçlü kahkaha attı, Kerem'in Mahir'e olan aşkı çok başkaydı.

"Bence aynı devirde aynı köyde yaşasaydınız seni kör kuyulara atardı Kerem." Celal gülüşünü sürdürdü, üçlü mutfakta aheste aheste takılıyordu, erkekler terasta sigara keyfi yaparken. "Sorma annemden önce pusu kurardı muhtemelen." Mahfiruze'nin aklına birden Celal'in abisi geldi.

"Celoş abin ne zamandır gelmiyor bir şey mi var?" Oğlanın yüzü aydınlandı birden. "Ay yok kız Akif bey eniştecim abim televizyonda görüp Kore'yi beğendi diye ne yapıp edip geçici vize almış, Kore'ye gitti ikili. Hatta Akif bey eniştecimin önceki eşinden kızına bıraktılar evlat edindikleri Peri'yi."

Cevat ve Akif sık sık çocuk esirgeme kurumundaki çocuklara yardım yapıyor bizzat gidiyorlarken tanımışlardı küçük Peri'yi, hayatına dokunmuş bir enkazı devralmışlardı iki yıl önce. Minik kızın ne konuşma kabiliyeti vardı ne de tedavisiz yaşama fırsatı.

Cam kemik hastası, parlak mavi gözlere sahip Peri'yi görür görmez hissetmişti Cevat, onu ne pahasına olursa olsun yaşatmalı, hayata katmalıydı. Belki de bu tüm günahlarının tüm vicdan sızlamalarının sonu olacaktı.

"Kızı götüremezler, doğru... Durumu ne peki Peri'nin?" Fatma duyunca epey bir ağlamıştı kızın haline. "Biliyorsun doktor getirttik yurt dışından ama hala kemikleri çok hassas ve tedavi bir noktada tıkanıyor sanki, bilmiyorum." Celal de üzülüyordu, hatta Kerem her iki ayda bir kızla bizzat ilgileniyor onun için işaret dili öğrenip kıza da öğretmeye çalışıyordu.

"Allah tez zamanda şifa versin."

"Amin..."

"Amin..."

----------------

Kerem, Firuze, Ahmet Can, Yavuz, Turan ve Kurt evin geniş bahçesindeki masanın çevresinde oturuyorlardı. Her birinin önünde abur cubur tabakları dolu halde duruyorken onlara sohbete dalmıştı.

İnci TaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin