☘️ 40

1.9K 287 120
                                    


Keyiflice okuyun la

Yorumlarınızı bekliyorum

📍

Yastığı kucağına almış şekilde pür dikkat arkadaşını dinliyordu. Yavuz yarı sarhoş halde gecenin bir yarısı arkadaşına dert yanıyordu.

"Ya ben uçan kuşa anlatıyorum herifi ulan, Allah belamı versin ya hata bende amına koyayım. Düzgün bir ilişkim olsun istedim, yanlış hiçbir harekette bile bulunmadım oğlum ben haketmedim bunları."

Ağladı ağlayacak haline Kerem de üzüldü ve usulca telefonundan Kurt'u aradı. İkisinin arasından en büyük problem Kurt'un kimseye babasından kaynaklı güvenmemesiydi.

"Yavuz yapma böyle, Kurt'un seni sevdiği çok belli Allah aşkına herkes görüyor bunları. Zamanla aşılacak şeyler bunlar. Evet şimdi böylesiniz ama oturup konuşsanız hallolacak." Yavuz'un bir anda çekip gitmesi pek iyi olmamıştı.

"Konuşuyorum Kerem, beni kıskanabilsin istiyorum ben. Özgürce bana karışsın, hesap sorsun merak etsin istiyorum. Yolda giderken gizlice bile olsa elimden tutmasını istiyorum." Yanakları içtiği için kızarmıştı ve aşağıda kapıda Celal bu nedenle saçlarını hep yolmuştu gencin.

Telefonun ucundan iç çekerek dinliyordu Kurt, gerçekten çok üzgündü o da.

Kıskanmıştı, deli gibi kıskanmasına karşın da karışma hakkı görmemişti kendisinde. Aklına hep genç adamın onu bir gün bırakacağı geliyordu.

"Sen baya aşık olmuşsun Yavuz. Yani tamam sevdiğini düşünüyordum ama bu kadar içerlenecek kadar aşık olduğunu fark etmemiştim." Kerem cidden şaşkındı, Yavuz içinde belli etmese de pek çok kırgınlık barındırıyordu ve asla ama asla bunu karşı tarafa yansıtmıyor, içinde halletmeye çalışıyordu.

"Sanki Kurt'tan öncesi yok gibi Kerem... Bilmiyorum... İçime öylesine derin işledi ki ben şimdi şu saatten sonra öldürseler yazamam ama özlemekten ölürüm muhtemelen." Biraz daha kokusundan mahrum kalırsa gerçekten balataları yakacak, gururunu hiç sayıp kapısına dayanacaktı.

3 koca gün geçmişti o tartışmalarının ardından.

3 gün boyunca Kurt onu hiç aramazken onun eli tam 146 defa telefona gitmiş, 12 defa kapısında bulmuştu kendisini. Onsuz yapamayacağını da böylelikle anlamıştı, gerekirse kuytu köşede yaşardı da gene de Kurt'suz yaşayamazdı Yavuz.

"Yapma böyle Yavuz, biraz konuşup bu şekilde içini açsan? Bence o da üzülüyor." Haksız olanın Kurt oluğunu biliyordu fakat onun da endişelerini anlayabiliyordu.

Kurt'un bir çocuğu vardı, böyle olaylar duyulduğunda ilk zarar görecek bir çocuğu vardı ve bu bile pek çok şeye engeldi. Kolayca ben Yavuz'u seviyorum diyip elini tutamazdı.

"Konuşulacak bir şeyim kalmadı benim, konuşmak isterse o konuşsun artık. Hem neden hep biz çabalamak zorundayız Kerem efendi? Biz hiç kırılmıyor muyuz da hep sizin gönlünüz alınıyor?" Kafası iyice gitmişti, uyudu uyuyacaktı.

Kurt gülümsedi, çok özlemişti sevgilisinin bu mızmızlanan hallerini. Şimdi kesin hıhlayarak burnunu çeker ve dudağını ısırarak sinirini atmaya çalışırdı.

"Sus be! Sen de amma kül kedisi çıktın Yavuz. Adam olacaksın ve sevdiğinin yanına gidip adam gibi anlatacaksın derdini. Baktın çözecek gibi değilsin, oracıkta biter." Bunu istemiyordu ki Yavuz, nasıl bitirecekti hem? Kurt'un gözlerine baktığı an unuturdu her şeyi.

"Ayrılamam ki ben ondan... Çok seviyorum ben Kerem. Ben nasıl vazgeçerim ki Allah aşkına? Gecem gündüzüm her anım Kurt olmuş benim. Ben asla ondan vazgeçemem." Banane diyip duruyordu şimdi de.

"O zaman zamana bırak biraz, baksana böyle ikiniz de üzülüyorsunuz. Düşünün taşının öyle konuşun madem." Yavuz başını yastığa koydu, uykusu gelmişti iyice.

"Bizden sanırım hiçbir şey olmayacak."

-----------

"Mahir'im aşkım Turan'ı değil ama bunu dövseydin keşke hep içmiş dün." Turan'ı tatil dönüşü gerçekten dövdüğü için adam sırt ve kaburga ağrıları çekiyordu. Bir kaç gün boyunca da Kerem'le görüşmeyecekti dikkat çekmemek için.

Diğer türlü kendi mürvetini göremeden ölecekti.

"Derdi neymiş beyefendinin?" Mahir Yavuz'un saçlarını okşadı bir baba edasıyla, genç oğlanın pek öyle hareketleri olmamıştı daha öncesinde. "Mahir amca Kurt'la tartıştık da ondan öyle içtim."

Gözlerinin altı mosmor olmuştu, günlerdir doğru düzgün uyuyamıyordu bile. "Konu ne? Bu kadar dertlendiğine göre önemli olmalı." Eğer yapabilecekleri bir şey varsa kuşkusuz yapardı Mahir.

Yavuz başlarından geçen olayı kapsamlı bir şekilde olduğu gibi anlattı, ara ara çayından içmek dışında daha kahvaltıya dokunmamıştı. Zaten iştahı falan da yoktu.

"İşte böyle Mahir amca, günlerdir ayrıyız ama beni bir kez aramadı bile." Mahir bakışlarını Celal'e değdirdi ve ikili sıkıntılı bir nefes aldı.

"Yavuz, oğlum Tuğran amcan Aktan'ı iki gün önce terk etti ve gitti. Olayı tazeyken kimseye duyurmak istemedik ama şu an eminim ki Kurt çok üzgündür ve belki de seni düşünecek halde değildir." Yavuz ve Kerem dumur olmuştu.

"Ne? Neden?" Kerem hemen atladı lafa, ikilinin birbirlerini çok sevdiğini yakınen görmüştü. "Onlar birbirlerini çok seviyordu baba."

"Sevmek yeter mi tek başına? Aktan ailesine açıklayacağı gün gitmişler ve Tuğran'ın elini cesurca tutacağı yere ben yapamam demiş adama. Ben senin gibi değilim demiş." Tuğran eşcinsel ama Aktan biseksüeldi.

"Tuğran da dayanamamış daha fazla, bana hiç bu kadar aşağılanmamıştım dedi. Nereye gittiğini bilmiyoruz ama dönmeyecek gibi. Yani oğlum aile içi zaten karışık, sen bu zor zamanlarında onun yanında olsan iyi olur."

Yavuz düşünceli halde önüne baktı, bunu cidden beklemiyordu. Tam ağzını açıp konuşacakken kapı çalmaya başladı. "Sakın bensiz dedikodu yapmayın geliyorum." Kerem ayağa kalkarak kapıya yöneldi.

"Kurt?.."

Kurt dayanamayıp sevdiği adama gelmişti.

📍

Bölüm nasıldı???

Aktan ve Tuğran'ın böyle olacağı belliydi,

Değersiz hissettiğiniz yerde durmak için bu kadar ısrarcı olmayın.

Sizi seviyorum ♥️ 🌼

İnci TaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin