14. Bölüm 🩸Fotoğraf🩸

15 3 0
                                    

Şarkı: Doja cat- Agora Hills
————————————————————
Derin'i kolundan tuttuğum gibi üst kata çıkardım. "Alabildiğin bir kaç eşyayı al tamam mı?" Dediğimde beni başıyla onayladı, ve hızlı bir şekilde odasına girdi. Bende kendi odama girdim ve orta boy bir çantaya: şarj kablosu, ufak tefek makyaj eşyaları kattım ve Derin'in odasına doğru ilerledim. O da eşyalarını katmakla uğraşıyordu. Arkasını döndüğünde beni görünce irkildi. "Sezsiz yaklaşma. Kalbim duruyorudu." Dediğinde sırıttım.

-İnsanları korkutmak hoşuma gidiyordu.-

Tekrardan elini tuttum Derin'in, ve aşağıya indik. "Biz hazırız." Dedim. Xaiver, önü açık olan montunun fermuarını tamamen yukarı çekti ve kapıya yöneldi. Rumeysa ve Melek'te Xaiver'in peşinden ilerlediler. Rumeysa'ların ceketi yoktu. Çünkü evden apar topar çıkmışlardı. Rumeysa ve Melek'e "Size ceket vermemi ister misiniz? Hava soğuk." Dediğimde, başıyla reddetti. "Hayır, gerek yok. Şimdi gidiyoruz zaten." Dediğinde, anladığımı belirtmek için başımı salladım.

Ayakkabılarımı giyip dışarı çıktığımda çok güzel bir hava beni karşıladı. Hava yumuşaktı, ve kar yağıyordu. Gökyüzü turuncuydu. Xaiden'in siyah arabasına doğru ilerledik, ve arabaya oturduk. En öne Derin oturdu.

Soğuktan titrediğimi hissedince, ceket giymediğimi fark ettim. Ama umursamadım açıkçası. Kafamı cama yasladım, ve gözlerimi azıcık kestirmek için yumdum.

            🩸🍷🩸

Gözlerimi hafif olan uykumdan araladım. Kafamı kaldırdığımda bahçeye park ettiğimizi fark ettim. "Ne ara geldik be?" Dedim, vücudumu gererek. Derin arkasını dönerek. "Yarım saat kadar uyudun." Dediğinde, "Tamam." Dedim, ve Derin'de önüne döndü. Xaiver arabayı durdurdu ve "Geldiik." Dedi, sesini neşeli göstermeye çalışarak.

Arabadan indik Xaiver evin kapısını açtı. Ayakkabılarımı çıkardım ve dolaba yerleştirdim. İçeriye adımımı atınca ilk olarak Ali'yi ve İrfan'ı gördüm. Kafalarını bana doğru çevirip gülerek bana el salladılar. Ancak gülümsemeleri bir süre sonra soldu, ve çoktan içeri girmiş olan Xaiver kahkaha atarak gülmeye başladı.

Gözlerimi İrfan ve Ali'den ayırınca karşımda duran manzaraya karşı şok oldum. Taylor bornozlu bir şekilde oturmuş, gülerek telefon bakıyordu. Gözlerimi ondan çekip yere indirdim, ve burda olduğumu belli etmek için öksürdüm. Xaiver ise hala bağıra bağıra gülüyordu. Diğer kızlarda içeri girdiğinde Taylor hızlı adımlarla tek kelime etmeden üst kata çıktı. Galiba odası ordaydı.

Gülmemek dudaklarımı birbirine bastırdım, ama diğerleri çoktan kahkaha atmaya başlamıştı bile. Ama Taylor geldiğinde bu konuyu bile açmayacaklardı. Bundan emindim. Xaiver, koltukları işaret ederek oturmamızı istedi. Oturduk. Ali'yle İrfan, bana tuhaf tuhaf bakarken Taylor geldi. O da bana tuhaf tuhaf bakarken "Ne oldu senin yüzüne?" Dedi. Ali'de, "Bende onu soracaktım. Adam mı öldürdün leen?" Dediğinde, kendisi, İrfan ve Taylor güldü. Ama biz gülmeyince yavaş, yavaş yüzlerindeki gülümseme soldu. Taylor sorgu dolu gözlerini bana çevirdiğinde gözlerimi nedensizce ondan kaçırdım.

İrfan, "Bir dakika. Cidden böyle bir halt mı yedin Ravza." Dediğinde, onunla göz teması kurdum. "Birini öldürmüş sayılır mıyım bilmiyorum ama peşimizde olan o şeyin boğazına bıçak fırlattım." Dediğimde, Ali ayaklandı. "Biz kalkalım. Hava da baya karardı, karşıma öyle bir şey çıkmasını istemem." Dedi, ve sonra Xaiver, Ali ve İrfan'ı uğurlamaya gitti.

Taylor'a dönüp, "Bana lavaboyu gösterir misin?" Diye sordum. Hiç bir şey söylemeden kalktı, ve bende onu takip ettim. Üst kata çıktık. Üst kattaki duvarın rengi griydi, ve bence çok yakışmıştı. Sonra duvarda asılı duran, Taylor ve Xaiver'in bir fotoğrafına baktım. Baya küçük gözüküyorlardı. Taylor'da "8. Sınıftayken çekinmiştik." Dedi. Kaşlarımı anladığımı belli edercesine kaldırdım.

Azıcık daha ilerledikten sonra, kolidorun sonundaki kapıyı açtı, ve ışığı yaktı. İçeri girdim. Taylor'un gitmesini beklerken O da içeri girdi. "Ne yapıyorsun?" Dedim, ne yaptığını anlamaya çalışan bir ses tonuyla. "Yardım edeceğim. Kendin yapamazsın diye düşündüm." Dediğinde, bir kaşımı kaldırdım.

"Ben kendi işimi, kendim görürüm Taylor." Dedim. Normalde buna asla izin vermez, gerekirse o güzel suratının ortasına bir yumruk çakardım. Ama onun evinde duruyordum. Mecburen sustum.

Eline bir ıslak mendil aldı, ve nazik hareketlerle yüzümü silmeye başladı. O sırada aklıma bir şey geldi, ve onu söylemeye hazırladım kendimi. "Özür dilerim. Şu elini tutma meselesi için." Dedim. Bunu beklemiyordu büyük ihtimalle. Çünkü şaşırdı.

"Sorun değil. Kendinde değildin."

"Ne olursa olsun. Öyle bir şey yaparak haddimi aştım. Şimdi lütfen özürümü kabul eder misin?"

"Kafan yerinde değildi diyorum. Aramızda."

Gülümseyerek "Aramızda." Dedim.  Aklıma bir şey daha takıldı, onuda dile getirme gereği dıydum. "Farkında mısın bilmiyorum ama, ben bir şey öldürdüm. Nasıl hala-" sözümü kesti. "Herkes hayatında bir kere cin öldürmüştür." Dedi kıkırdayarak. "Ciddiyim. Onu öldürdüm, ve sonra bizim evde tekrar gördük. Sonra da Xaiver bizi buraya getirdi. Kafam baya karışık. Hem yarın balo var elbiseler, ne yapacağız?"

Güldü. "Hallederiz."

"Öyle diyorsan." Dedim. Kapıyı açtı ve geçmem için bana yol verdi. Aşağıya doğru gidiyorduk ki onu durdurdum. "Bir şey sormam gerek sana." Dedim.

"Buyur?"

"Senle bunu paylaşmalı mıyım bilmiyorum ama, söz konusu ikimizin en yakın arkadaşları. Derin'le Xaiver'in arasında, bir şeyler mi var? Çünkü ben orda cinle cebelleşirken Derin Xaiver'i aradı. Numarasının Xaiver'da ne işi var?" Dedim. "Bende bir şeyler seziyorum, ama emin değilim." Dedi. Başımla onu onayladım, ve aşağıya indik.

Derin'in telefonuna bakarak güldüğünü gördüm. "N'oldu kız?" Dedim. Onun yanına koşup telefonuna bakmaya çalıştım, ama telefonunu kaçırdı. Şakayla karışık saçını tuttum ve kaçmasını angelledim. "Tamam! Pes ediyorum! Ama kızma."

"O belli olmaz." Dedim gülerek. Ama telefonunu çevirdiğinde yüzümdeki gülüş yavaş, yavaş soldu. Ve maalesef şu da vardı ki. Fotoğrafı arkamdakiler de görmüştü...

Korku KadehiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin