38.Bölüm🩸Kavga🩸

9 2 6
                                    

Şarkı: superfruit - GUY.exe
_____________________________

Bavullarımızı alıp havalimanının çıkışına doğru ilerledik. Tatil için İstanbul'a gelmiştik. Hava benim de çok sevdiğim gibi kapalıydı. Kar bekleniyormuş. Umarım yağar.

Yol boyunca uyduğum için birazcık halsizlik vardı üzerimde. O yüzden pek konuşamıyor ve arkadan yürüyordum. Aklım evde kalmıştı. Türkiye'ye gelmek kafamı dağıtırdı umarım. Telefonuma yüklediğim uygulama sayesinde evin kameralarına bakabiliyordum. Belki içimi rahatlatırdı.

Gözüme gelen perçemimi kulağımın arkasına sıkıştırdım. Önümden yürüyen Taylor yavaşlayarak yanıma geldi.

"Neden geriden geliyorsun?"

"Evin kameralarına bakıyorum. Aklım kaldı," dedim gözlerimi kısarak ekranı incelerken.

"Anladım. Evi unutmaya çalışsan? Herkes senin için okulu bırakıp buraya geldi. Tadını çıkarmaya bak." Haklıydı. O kadar gelmişken neden hala orayı düşünüyordum? Eninde sonunda eve gidecektim nasıl olsa. O zaman araştırırdım.

"Haklısın." Diğerlerinin arasına katıldım. Hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Konuşmalarına bende katıldım. Ama sonrasında onlardan birazcık koptum. Artık onların konuşmalarını dinlemiyordum. Dinlediğim şey hala arkada olan Taylor'un telefon konuşmasıydı.

"Arkadaşımın doğum günü için Türkiye'deyim. Senden izin almam gerektiğini düşünmüyorum." Karşısındaki kişiyi dinledi. Acaba kimdi bu kişi? Annesi? Ama o olamaz. Annesiyle böyle konuşacak biri değildi o. Tabii eğer değişmediyse.

"Bana ne? Bunu yapmaya mecbur değilim." Ne oluyor? Anlam veremiyorum şuan.

"Eğer öyle bir görüntü varsa ve o bunu gördüyse herhangi bir açıklama yapmak zorunda değilim. Şimdi kapatıyorum. Görüşmek üzere." Telefonu kapatıp yanımıza doğru gelirken dinlediğim belli olmasın diye sohbete dahil oldum.

"Nasıl bir ev? Siz gördünüz mü?" diye sordum. Taylor tam yanımda bizimle beraber yürümeye başladı. Hafifçe kulağıma doğru eğildi.

"Konuşma dinlemek çok ayıp bir şey Ravza. Biliyorsun değil mi?" N-nasıl anlamıştı? Şimdi ne diyecektim?

"Ben hiçbir şey dinlemedim," dedim aynı tonda fısıldayarak. Stres terleri dökmeye başladım. Kahretsin kanıtım da yoktu!

Burnundan güldü. "Öyle olsun." Tek kelime etmeden yürümeye devam ettim.

Bizden bir gün önce her şeyi ayarlamak için gelen Haris az önce sorduğum soruyu yanıtladı. "Biz gördük. Bir tek sen görmedin," dedi gülerek. Bende zoraki şekilde gülümsemesine karşılık verdim. Haris bir şey olduğunu anlamıştı. Benimle göz teması kurarak tek gözünü kırptı. Telefonumu alıp Taylor'a göstermemeye çalışarak Haris'e mesaj yazdım.

Ben: Sonra anlatırım.

Haris mesaja baktı daha sonrasında önüne döndü. "Merak etme ben gizli gizli mesaj okumam." Taylor'un söylediği bu cümle ile yerin tam tamına yedi kat dibine girdim! Yavaşca ona dirsek attım.

"Susar mısın? Ben kimseyi dinlemedim."

"Nereden çıkardın onu ima ettiğimi?" Galiba ağliyacağım! Kendimi ele veriyorum! Şakaklarımı övdüm. Ona cevap vermedim.

Havalimanından çıktık. Dışarısı gerçekten soğuktu. Güneş sanki yok olmuştu. O derece kapalıydı hava. Aslında hava kararmaya başlamıştı. Onun da rolü vardı.

Sekiz kişi olduğumuz için iki taksi çevirdik. Bavullarımızı bagaja yerleştirip taksiye bindik. Rumeysa, taksici abiye adresi söyledi. Yola koyulurken taksiyi süren abi konuştu.

Korku KadehiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin