Şarkı: merry go round of life (tiktok version) (looped)
________________________
Hep beraber rezerve ettiğim masaya oturduk. Melek zorla beni Taylor'un yanına attı. Menüden beraber iki tane makarna türü seçtik ve ortaya seçtik. Seçtiğimiz makarnalar, Mac and Cheese ve Köfteli Tagliatelle'ydi.Birkaç dakika sonra sonra makarnalarımız geldi. Tam yemeğe başlamıştım ki, telefonumun masada titrediğini gördüm. Arayana baktığımda arayanın gizli numara olduğunu gördüm. "Ben telefonla konuşup geleceğim hemen." Dedim ve restorandan dışarı çıktım. Gökyüzünden düşen kar taneleri, tenimde eriyordu. Arabamı park ettiğim yere gittim ve çalan telefonu açmak için yeşil telefon işaretine basmıştım ki çalan telefon kapandı. Tekrar aramaya çalışsamda gizli numara olduğu için arayamadım. "Neydi bu şimdi?"
Telefonu cebime koyup arkamı döndüğümde Taylor'u gördüm. "İnsanları korkutmak hoşuna gidiyor herhalde!" Dedim.
"Sana bir şey söylemeliyim Ravza." Dediğinde, kollarımı göğsümde bağladım.
"Dinliyorum." Dedim soğuk bir sesle.
"Bunu sana nasıl söyleyeceğim bilmiyorum. Hatta her şey için çok geç, onu da biliyorum ama geçmişte yaşadığımız şeyler için üzgünüm." Dedi parmaklarını saçlarından geçirirken.
Bunu karşısında ne diyeceğimi bilemediğim için suratına boş boş bakmakla yetindim.
Derin bir nefes aldı. "Ravza, ben sana karşı bir şeyler hissetmeye başladım."
Dilim tutulmuştu şuan tam anlamıyla. Ne diyeceğimi, nasıl cevap vereceğimi dahi bilmiyordum. "Tamam. Eee, ne diyeceğimi gerçekten bilmiyorum." Dedim büyük bir şokla. Bu, bu nasıl olabilirdi?
Taylor'un arkasında bir şey fark ettim. Yüzünde maske olan orta boylu biri. Başını eğmiş, sakin adımlarla buraya geliyordu. Buraya gelmesinin bir anlamı yoktu. Çünkü beni arkam duvardı. Bayağı düz duvar.
Elindeki şeyi görünce ise gözlerim fal taşı gibi açıldı. Elinde bıçak vardı. Bir anda Taylor'a doğru koşmaya başladı. Bıçağı kaldırmış Taylor'a saplayacaktı ki, hızlıca Taylor'un sırtını kolumla siper ettim. Bir anda gözlerim inanılmaz bir acıyla karardı. Pazuma saplanan bıçak çekilip çıkarıldığında acıdan bir çığlık attım.
Taylor arkasına döndüğünde, karşımdaki kimliği belirsiz kişi karnıma bir tekme atarak beni geriye savurdu. Gözlerim etrafı tam olarak net göstermiyordu. Sırtımı duvara yasladım ve kendimi derin derin nefes almaya zorladım. Ama kolum oluk oluk kanarken bunu beceremiyordum. Kahretsin ki çok derin bıçaklamıştı. Sağ elimi kanayan yarığın üstüne bastırıp kanamayı durdurmaya çalıştım. Oturduğum yer yavaş yavaş kan gölüne dönmeye başlamıştı. Gözlerimi etrafı net görmek umuduyla bir kaç kez kırpıştırdım ama nafileydi.
Etrafta bazı sesler işitiyordum ama anlayamıyordum ne olup bittiğini. Gözlerim kendine gelmeye başladığında karşımda Taylor'la beni bıçaklayan kişinin sarıldığı gördüm. Taylor, karşısındakini ittirip hiddetle bir şeyler söylemeye başladı. Tam Taylor maskesini açıyordu ki, elinde benim kanımla kaplı bıçağı olan kimliği belirsiz kişi Taylor'u ittirip koşarak uzaklaştı. Taylor hızla yanına geldi.
"Şimdi seni hastaneye götüreceğim! Derin derin nefes al!" Dediğinde, baygın gözlerle ona baktım.
"C-canım çok yanıyor." Kelimeler ağzımdan zor çıkıyordu.
Gözlerim artık yavaş yavaş kapanıyordu. "Ravza! Aç gözlerini! Çok kan kaybediyorsun." Diye seslendi bana ve bedenimi kucaklayı verdi. Beni kendi arabamın ön koktuğuna yerleştirdi. Kemerimi taktı ve kulağıma eğildi. "Sana bunu kim yaptıysa yanına kalmayacak." Diye fısıldadı. Yanağıma hafif bir öpücük kondurdu ve kapıyı kapatıp diğer tarafa geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korku Kadehi
TerrorParmaklarımı pürüzlü, keskin taşlarla bezenmiş kadeh de gezdirdim. Büyükeyici bir güzellikteydi. Kutusunun üzerinde bulunan bir yazı dikkatimi çekti. Kutu da "Korku Kadehi" yazıyordu. Demek ki ası buydu. Bu güzeller güzeli siyah kadehin hayatımı der...