Şarkı: Mustafa Sandal - Gel bana
______________________________(İki hafta sonra...)
Tatilden geleli iki hafta geçmişti. Ders konularına yetişmiş geri kalmamıştım. Sakin bir iki haftaydı. Her şey son bulmuştu sanırım...
Önümdeki bilgisayarı kapattım ve morarmış göz torbalarımı övdüm. Sınavlar gelmiş çatmıştı. Derin'le Erva söz verdikleri gibi bana hiç karışmadılar, ders çalışmama laf atmadılar. Çünkü onlarda çalışıyordu. Erva için çalışma odasını ayarlamıştık. Zaten kullandığımız söylenemezdi.
Büyük ihtimalle onlar uyumuştu. Çünkü saat 03.00'dü. Okul dört saat sonra açılacaktı. Artık uyumalıydım. Her halükarda zombi gibi gezecektim. Yapacak bir şey yoktu.
Hızla kitaplarımı toparlayıp lavaboya gidip dişlerimi fırçaladım. Odama geri dönüp Haris'in aldığı gece lambasını yakıp buz gibi yorganımın içine girdim.
Son zamanlarda Taylor ve Jessie gerçekten çok fazla beraberdi. Çıktıklarını garantilemişlerdi. Şaka gibi. Taylor ondan nefret ediyor sanıyordum. İlk defa yanılmıştım.
Okulda herkes onlar hakkında sanki işleri yokmuşcasına konuşurken onlar umursamıyorlardı. Her ders arasında onları yan yana görmekten usanmıştım. Tamam anladık sevgilisiniz ama bu kadarı da abartı değil miydi? Ben mi saçma düşünüyorum?
Zaten o parti çıkışı çektikleri o fotoğrafları aklıma geldikçe tüylerim diken diken oluyordu.
Rahatsız bir şekilde diğer tarafıma döndüm. Gözlerimi kapatarak aklımdan geçen planlara ve uykuya daldım.
🩸🍷🩸
Ders kitabını kapattım. Bugün de okul serüveni burada sona ermişti. Çantamı toparladım ve sınıftan çıktım. Onuncu sınıfta olan Zeta'nın abisi Darrel'in yaş günü partisi vardı. Bütün okulu davet etmişlerdi ama beni özellikle davet etmişlerdi. Onlarla bazı planlarımız oldu... Zaten asıl amacımızda bu plandı.
Partinin saat kaçta olduğunu bilmiyordum bu yüzden sormalıydım. Normalde asla gitmezdim bu tür organizasyonlara. Plan için gitmeliydim. Derin ve Erva bunu duyunca şoke olacaktı. Haris zaten beni net döver. Genellikle Erva ve Derin ısrar eder ben gitmezdim. Bu istisnaydı.
Dolabına kitaplarını yerleştiren Zeta'ya yaklaştım. "Selam Zeta."
Gülümseyerek bana döndü. "Selam! Geliyorsun değil mi?"
"Evet, geliyorum. Saat kaçta olacak?" diye sordum. Gözlerim etrafta dolanmaya başladı. Taylor, David'le beraber sınıfımıza doğru ilerliyordu. Kısa bir an Taylor'la gözlerimiz kesişse de Jessie geldiğinde göz temasını bozan ilk kişi o oldu. İçim kor bir öfkeyle doldu. Hışımla Zeta'ya döndüm.
"Saat 20.00'de başlayacak. Geldiğinde beni bul!" Mutluluktan dört köşe olan kıza gülümsedim.
"Tamam. Akşam görüşürüz," dedikten sonra kafeteryaya doğru yürümeye başladım. Her zamanki gibi hafif hafif yağmur atıştırıyordu. Ama akşama doğru kesileceği yazıyordu hava durumu tablosunda.
Bugün büyük gündü. Nedensizce birisinden intikam alacaktım. Tabii ki kimsenin bu durumdan haberi yoktu. Zeta ve Darrel dışında.
Taylor'a sinir olmaya başlamıştım. Bazenleri sıcak davranıyor, bazenleri de soğuk davranıyordu. Sanırım beni sıkılınca kafa dağıtabileceği bir kişi olarak görüyordu. Bende ona aynısını yapacağım. Bende onunla oynayacağım!
Derin'in ve Erva'nın kursu vardı. Voleybol takımındalardı. Onlar kurstayken benden Jenna ile beraber oturacaktım.
Kafeteryaya girdiğimde ortalarda boş olan bir masaya oturdum. Bazı insanlar yemek yiyor, bazı insanlar sohbet ediyordu. Ben birisini bekleyen taraftım.
Kulaklığımı takıp on kerede izlesem yirmi kere de izlesem sıkılmadığım Eltilerin Savaşı filmini açıp izlemeye başladım. Birkaç dakika sonra gelirdi biyük ihtimalle Jenna.
Ben filme dalmışken yanıma koşarak Jenna geldi. Üzerinde bebek mavisi, beyaz renkli ve beyaz simli amigo kız forması vardı. Karşımdaki sandalyeye oturduğunda telefonumu kapatıp kulaklığımı çıkardım. "N'aber?" diye sordu.
"Çok şükür. Sen?"
"Bende iyiyim. Geç kaldım kusura bakma. Hanımefendi bırakmadı. Yok 'daha fazla antrenman yapmalıyız' yok 'çok kötü yapıyoruz' bir türlü ikna edemiyoruz. Önümüzdeki maçta Taylor oynayacağı için fazlasıyla önemsiyor. Normalde de önem veriyor ama bu sefer işin ucunu kaçırdı cidden," dedi bıkkınlıkla. Jessie'nin adından bile negatiflik akıyordu. İsminin enerjisini yansıtıyordu. Okulun popüler, kendini güzel sanan ama gerçekten güzel olan ve zorba amigo kız tiplemesiydi. İticiliği kadar çekiciliğide vardı. Gerçekten güzeldi. Ama bunu bu kadar abartmanın ne alemi vardı?
"Kolay gelsin o halde," dedim sırıtarak.
Ayağındaki siyah Converse ayakkabılarını çıkardı. Belli ki ayakları yorulmuştu. "Sağol. Neyse boş versene. Senin kolun artık tamamen iyi durumda değil mi? Antremanlara başlamışsın çünkü."
"İyi iyi. Sadece beni ömür boyu o güne götürecek bir anı olarak kaldı." Aklım o ana gitti. Acıyı hala hissediyordum. Kötü bir histi...
"Gelecek misin Darrel'in doğum günü partisine?" diye sordum. Belki gelmek isterdi. Büyük ihtimalle gelmezdi ama...
"Benim antremanım devam edecek. Şuan aradayız. Çok isterdim gelmek ama maalesef." Bu kadar çok çalışıyorlarsa eğer bir hatalarını göreyim geçmediğim kadar dalga geçecektim onlarla.
Bir süre daha konuştuktan sonra Erva ve Derin'in dersleri sona erdi. Ardından eve döndük.
Hayat bu sıralar çok sıradan ve sıkıcıydı. Kimse Nisa'nın peşine düşmemişti. Üstelik Nisa'dan önce, bir öğrenci daha okuldan ayrılmıştı. Daha sonrasında haber alamamıştım ondan. Bizzat ben haber alamamıştım. Çünkü o bizimle aynı sınıftaydı. Ona neden okuldan ayrıldığını sormak hakkımdı. Bu durumu ilk yaşadığımda ailesini aradım. Ailesi okulun bir kursu olduğunu ve orada olduğunu söylemişti. Ama okulun kursu yoktu... Olayı anında aklımı kullanarak polise bildirdim. Sonuç belli. Büyük bir hiç.
Bir anda ortadan kayboluyorsun ve kimse nedenini bilmiyor. Ne annen ne baban. Üzücü.
Boş boş telefona bakan Derin'in yanına oturdum. "Bugün Darrel'in doğum günü partisi var. Gidelim mi?" diye sordum. Telefonu kapatıp kucağına koydu.
"Sen gider miydin böyle yerlere?" dedi sorgulayıcı bir tavırla. Ona şuan tuhaf geliyordu bu durum. Normal. Ben bu tarz etkinliklere gitmezdim. Ama bugünden sonra gidecektim.
Odasından Erva çıkageldi. "Hayırdır? Kim nereye gidiyor?" Gelip karşıma oturdu.
"Hayır hayır. Ravza doğum günü partisine gitmek istiyor. Ne kadar normal bir durum değil mi?"
Erva güldü. "Nereye giderseniz gidin. Ben gelmeyeceğim. Sınavlar beni zorluyor. Orada burada gezemem. Siz rahatsınız. Notlarınız iyi."
Derin büyük bir kahkaha attı. "Benim mi sınav notlarım iyi? Gözünü seveyim az atta tutsun. Son sınavdan elli aldım! Üstelik en sevdiğim dersten."
"O derste müzik yalnız. Dip bot geçeyim dedim," diye söylendim kıkırdayarak. Duyan da matematik falan sanar. "Erva gel yaa. Kafa dağıtırsın. Hep ders hep ders olmaz." Bende bayağı çalışmıştım ama artık çalışmayacaktım. Pek işe yaramıyordu çalışmak. Çalışmadan daha başarılı oluyordum. Bunu fark etmem biraz uzun sürse de...
"Yok ben gelmeyeceğim. Gerçekten canım istemiyor." Yok artık. Bu ne ara ders aşığı oldu. İçimden bir ses kötü şeyler olduğunu söylüyordu. Umarım haksızdır...
Selam! Ben her dakika yeni karakter ekliyorum bu yüzden bir tablo yapma kararı aldım 😁
Diğer bölüm gününde paylaşacağım. Kendinize dikkat edin. Sizi sevdiğimi unutmayın 🩵
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korku Kadehi
HorrorParmaklarımı pürüzlü, keskin taşlarla bezenmiş kadeh de gezdirdim. Büyükeyici bir güzellikteydi. Kutusunun üzerinde bulunan bir yazı dikkatimi çekti. Kutu da "Korku Kadehi" yazıyordu. Demek ki ası buydu. Bu güzeller güzeli siyah kadehin hayatımı der...