Cemre Çelik, Tolga'nın telefonda kısık sesle konuşmasıyla birlikte iyileştirici özelliğe sahip o şifalı çorbasını yapmak istedi. Saatin akşam sekiz olmasını umursamadı. Mutfağa gidip annesinin gönderdiği tarhana kavanozunu buzdolabının yanındaki raflı dolaptan çıkardı. Tezgahın altında kendine ait olan bölümdeki tenceresini de ocağın üzerine yerleştirdi. Tarhanayı suda biraz bekletip kaynamış suyla beraber karıştırdı. Tabi içine sarımsak ve birazda salça ilave etti. Kokusu odaya kadar yayılmışken Sena Dalkıran sevgilisiyle olan telefon görüşmesini sonlandırıp kokunun ahengine kapıldı. Gözlerini açtığında kendini ocağın başında buldu. Tencerenin kapağını açıp tezgahın üzerindeki kepçeyle karıştırdı. Bu arada Cemre tezgahın altındaki dolaptan saklama kabı aramaya başlamıştı ve birkaç plastik kap çıkardı. Sena'nın elindeki kepçeyi gördüğü an eline hafifçe vurdu.
"Kanka sakın içme. O Tolga için. "
Sena Cemre'nin bu çıkışına karşılık "Vay be arkadaş! Ben hastalansam böyle yapmazsın. Varsa yoksa Tolga!" dediğinde Cemre "Ya kanka alınacak zaman mı şimdi? Hastalanmış çocuk. Sıcak sıcak götürmem gerek." dedi. Sena kepçeyi yerine bırakırken "Bu plastik kaplara koymayı düşünmüyorsun. Değil mi? Çocuğu iyileştireyim derken kanser yapacaksın. "dedi. Cemre terlemiş alnına elini dokundurdu. Etrafa bakıp " Hani neye koyacağım peki? Of, çok sıcak oldu. " dediğinde Sena " Dur kanka. Telaş yok. Halledeceğiz. Benim olacaktı. " diyerek odaya doğru gitti. Odada saklama kabını saklaması tuhaf geldi. Cemre ağzı açılmış bir şekilde Sena' yı izledi.
" Kanka özel kasa falan yaptırsaydın. Altı üstü kap. Ne işi var giysi dolabında."
Sena dolabın dibine yerleştirdiği kapları yerinden çıkarırken nefesi kesilmiş şekilde "Öyle deme kanka. Ne zaman mutfağa koysam kayboluyor. Ne kadar para verdik bunlara." dedi.
" Kıymetlimis diyorsun yani. "
" Aynen öyle. " diyerek eline doğru uzatırken Cemre'nin, içi acıyordu. "Kanka ona gözün gibi bak. Termos özellikli bunlar. Lütfen sağ salim getir. Olur mu?" derken elinden hızla çekti.
"Tatlım merak etme, içmesini bekleyip geleceğim. Çok sağol."
Hazırladığı çorbayı sevinçle kaba koydu ve poşete yerleştirdi. Üzerine siyah kabanını giyerken "Çıkıyorum tatlım, gelirim bir saate." dedi. Hafif topuklu kahve botlarıyla hızlı adımlarla yürüdü. Ayağı acısada umursamadı. Elindeki poşete baktıkça gülümsedi. Onbeş dakikanın sonunda Tolga'nın olduğu apartmanın önüne geldi. Bu mahalle biraz ıssız ve sessizdi. Saatin dokuz olması ile de iyice korkunç bir ortam olmuştu. Gözleri etrafı süzerken zile bastı. Dış kapının açılması bekledi. Fakat bir ses yoktu. Cebinden zar zor çıkardığı telefonuyla Tolga'yı aradı. Cevap vermedi. İyice merak etmişken kapıda öylece durdu bir müddet. Neyse ki apartman sakinlerinden birinin kapıyı açmasıyla içeri girdi. Bir kat merdiven çıktı ve kapıyı çaldı. Derin derin alırken nefesini, kapı hala açılmıyordu. Tekrar telefonunu eline alıp arama yaptı. Bu sırada kapı açıldı. Tolga gri eşofmanları ve dağılmış saçlarıyla öksürmeye başladı. Boğulur gibi bir ses çıkardı.
"Cemre ne işin var burada?"
"Niye açmıyorsun kapıyı. İki saattir dikiliyorum kapıda!"
Cemre'nin bu tepkilerine alışkın olduğundan umursamadı. Kapıyı ardına kadar açarak içeri girmesine izin verdi. Cemre homurdanarak ayakkabılarını çıkardı ve içeri girdi. "Senin için çorba yaptım. Değerim bilinmez ama..." dediğinde Tolga "Güzelim o narin ellerinle çorba mı yaptın sen? Hemen kaşık alıp geliyim, sen odaya geç" dedi. Cemre odaya girdiğinde yere atılmış kıyafetlerin arasından zorlukla geçti. İçerisi sanki savaş alanıydı. Gardırobun kapakları açılmış, çalışma masasının üzerinde küflenmiş yemek tabakları ve kurumuş kahve bardakları vardı. Yatağın üzeri de aynı şekilde kıyafetler ve ıslak havlularla kaplıydı. Parmağın ucuyla kaldırıp havluları kendine oturacak yer açtı. Tolga içeri girer girmez "Bu odanın hali ne. Hayvan mısın? Burada canlı yaşayamaz ki tabi hasta olursun." diye bağırdı. Tolga kaşığı uzatırken "Aşkım kollarımı kaldırmaya dermanım yok diyorum nasıl toplayım. Hem hani benim çorbam. İçeyim hemen." dedi. Cemre'nin o zayıf suratı kırmızıya bürünmüşken çorbayı poşetten çıkardı ve Tolga'nın kucağına verdi. Kıyafetlerin üzerine oturan Tolga, çorbayı sıcak olmasına karşın hızlı içiyor ve bir yandan da kapıyı gözetliyordu. Cemre bu hareketlerine anlam veremedi. "Ne bu haller. Bir tedirgin gibisin. Biri mi var?" dediğinde bağırarak "Saçmalama kim olacak? Ben... Şeyden.. ıım.. Geç oldu hani nasıl gideceksin endişe ediyorum. " dedi. Cemre inanmış gibi kafasını salladı. Ama içindeki şüphe yok olmamıştı. Ayağa kalktı ve "Ben bir lavaboya gireceğim." dedi. Boğazına çorba takılan Tolga öksürmeye başladı. Boğuk sesle "Belime vur. " dedi. Cemre bu hareketi karşısında daha çok öfkelendi. Sırtına sert bir yumruk indirirken ağlamaklı sesiyle "Ne saklıyorsun benden. Bir şey oldu değil mi? Biri mi var evde? Doğruyu söyle." dedi. Tolga ayağa kalktı. Cemre'nin ellerini tuttu, yüzüne doğru yaklaştı. "Aşkım gerçekten bir şey yok. Sessiz olur musun? Otur şuraya."
Cemre'yi yatağın üzerine oturttuktan sonra kapıyı kapattı. Yanına oturdu ve ellerini tuttu.
"Şey oldu. Evde şey var."
"Ne var zıkkım söyle."
"Hişt! Bebeğim sessiz ol. Yiğit yan odada."
"Kimse yok demiştin hani."
"Aşkım onun olduğunu nasıl deyim sana. Hani kız vardı ya Elif onunla. Anlarsın yaa."
Cemre ağzını eliyle kapattı. Tolga'nın omzuna hafif bir yumruk darbesi indirdi. Kısık ses tonuyla "Ne işleri var senin evinde. İğrenç midem bulandı." dedi.
"Bir şey olmaz güzelim. Hadi sende git artık istersen bende uyuyacağım. ."
Cemre kutsal kabı alarak poşete koydu ve ayağı kalktı. "Tamam gidiyorum. Dikkat et sen. Bi daha eve alma bunları. Seni gebertirim."
"Tamam hadi.."
Cemre odadan çıkarken kabanın düğmelerini iliklediği sırada yere takılı kaldı gözleri. Yatağın alt tarafında pembe kurdeleli bir toka gördü. Elini sıkarak Tolga'ya doğru baktı. Eğer söylerse alacağı cevap belliydi. Bu yüzden şimdilik susmaya karar verdi içinden bağırsada.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİNDİBA
Teen FictionÜniversitede İşletme bölümü okuyan son sınıf öğrencisi Melike, iki kız arkadaşı Nur ve Hilal ile beraber aynı evde kalmaktadır. Aynı zamanda sınıflarından grubuna dahil olan iki kız arkadaşları daha vardır. Bunlar Sena ve Cemredir. Beş kişilik arkad...