Girişimcilik dersi sınavında hocanın istediği şey bugüne kadar yaptığımız şeylerin bize neler kattığı ile ilgili kampozisyon yazmamızdı. Bu benim için hem çok kolay, hemde çok basit bir şeydi. Yazmaya öylesine koyulmuştum ki Samet'in çıktığını bile görmemiştim. Hoca sınav bitti dediğinde sadece ben ve iki kişi daha vardı. Yerimden doğruldum. Çantamı boynuma doğru asarken üzerimden çıkarmadığım kabanıma çeki düzen verdim. Masadaki sınav kağıdını alıp Oğuz'a hocaya götürdüm. Kağıdı eline aldığında " Neden bu kadar uzun kaldığın belli oldu. Bunu okumak epeyce vaktimi alacak anlaşılan." dedi.
"Hocam ya. Yazmayı seviyorum napayım. İçimi döktüm bir nevi."
Oğuz hoca tebessümle karşılık verirken ekledi.
"Dök tabi. İçinde en ufak bi şey bile bırakma. Sonra biriktirdikle boğulur hale gelirsin."
Başımı sallarken " Doğru, teşekkürler hocam ." dedim.
"İyi tatiller ."
Samet'e yetişmek için aceleyle sınıftan dışarı çıktım. Hızlıca çantamdan telefonumu çıkardım. Sınavdan önce uçak modunu aldığımı hatırlayıp hemen kapattım. Saniyeler içinde ardı ardına bildirim sesleriyle ötmeye başladı. Bir sürü mesaj ve aramalar vardı. Muhtemelen Nur ile ilgili şeyler yazıyordu grup mesajlarında. Hemen göz gezdirmek istedim. Uygulamaya girdiğim anda gelen aramayla birlikte donakaldım. Gizli numara arıyordu. Kim olduğunu biliyordum. Bu yüzden ürkmeye başlamıştı bedenim. Titreyen ellerimi sakinleştirmek oldukça güçtü. En çok da kalbimi. Tüm gün ağırlığı hissettiğim o sancı, dayanılmaz hale gelmişti. Bir şey vardı çözmem gereken. Bir sır belki.. Tam şuan çözmem gerekiyordu. Hissediyordum. Oğuz hocanın sözü yankılanmaya başladı beynimde. "En ufak bir şey bile bırakma!" Sanki biliyordu şuan yaşacaklarımı. Dönemin başından beri beni hastalığımla tehdit eden, sürekli korkutmaya çalışan o pisliği bulmam gerekiyordu. Ben onun kuklası değildim, kendimi azat etmeliydim. Bunu da ancak onu yakalayarak çözebilirdim. Sonucu her ne olursa olsun sonuna kadar gitmeliydim. Ayaklarım adeta beni oraya sürüklüyordu fakültenin kapısına. Sürgülü kapının önüne geldiğimde aramayı cevapladım.
"Ne istiyorsun?"
"Seni. "
Korkudan terleyen avuç içimi kabanıma sürüyordum. Sesim titrek çıkmasın diye sıkıyordum kendimi.
"Peki, çık o halde karşıma. "
O çirkin sesiyle kahkaha attı.
"Bu kadar istekli olduğunu bilseydim daha önce arardım. "
Sesim sinirli ve bir o kadarda sert çıktı.
"Kes sesini, neredesin?"
"Tam karşında seni izliyorum. "
Etrafıma bakınmaya başladım. Vücudum adeta kilit kesilmiş, kıpırdayamıyordum. İçeriye göz gezdirirken o tekrar konuştu.
"Cık, cık! Yanlış yerde arıyorsun, dışarıdayım ."
Sürgülü kapıya doğru ardı ardına attım adımlarımı. Kapının açılmasıyla içeriye dolan gün ışığı gözlerimi puslandırdı. Kamaşan gözlerimle etrafa göz gezdirmeye başladım. Girişteki balkonda gençler sigara içerek muhabbet ediyorlardı. Bunlar değildi anlaşılan. Bakışlarımı birazda daha genişlettim. Az ileride bulunan çimlere doğru baktım. Birkaç kişi dolanırken gözüm ona ilişti. Neredeyse aramızda yüz metre ya vardı ya yoktu. Ağaca dayanmış halde beni izliyordu. Üzerinde o gün giydiği ceketi vardı. Onu tanımam için yaptığına emindim. Ben olduğum yerde dururken, o yavaş adımlarla bana doğru geliyordu. Yapmak istediği şeyin ne olduğunu bilemiyordum. Bana zarar vermek niyetinde olsa, etrafımızda olan insanlardan bunu yapamayacağını iyi bilirdi. Ne istiyordu benden. Gittikçe yaklaşıyordu, bedenim soğuk terler akıtıyordu. Ellerimle çantamın kulpuna adeta yapışmıştım. Soğuk rüzgar yüzüme yüzüme vuruyordu. Sanki bana durma diyordu ama durmaya devam ediyordum. Kalbim hızla çarpıyordu. Telefonum çalmaya devam ediyordu. Kendimi cesaretlendirmeye çalışıyordum. Bitirmeliydim artık bu belirsizliği. Sadece birkaç dakika dayanacaktım ve Samet' e kavuşacaktım. Samet'i düşünmeliydim. Yanımdaymış gibi kokusu burnuma gelmeye başladı. Buram buram eserken biraz daha cesaretlendiğimi hissettim. Sonunda karşıma geldiğinde yüzüne dikkatle baktım. Hatırlayamıyordum fakat o gün ki sigara ve ter kokusu aynı biçimde geliyordu. Beynim o anı hatırlarken etrafta dönmeye başladı. Birazdan elini uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİNDİBA
Teen FictionÜniversitede İşletme bölümü okuyan son sınıf öğrencisi Melike, iki kız arkadaşı Nur ve Hilal ile beraber aynı evde kalmaktadır. Aynı zamanda sınıflarından grubuna dahil olan iki kız arkadaşları daha vardır. Bunlar Sena ve Cemredir. Beş kişilik arkad...