37. Bölüm "OYUN BAŞLIYOR!"

38 2 0
                                    

Hem ders anlatımı, hem bilgisi, hem de dış görünüşü hayran hayran bakmamıza sebep olurken, üç saatin nasıl geçtiğini anlamadım. Kapıda beni bekleyen Yiğit, sadece telefonuna odaklanmış kızların yönlendirmesiyle kim olduğunu anlamıştım. Hala gözü ekrandayken "Yiğit! Melike ben." dedim.Telefondan başını kaldırıp gülümsedi. "Yeni hukuk hocası baya iyimiş kızlar öv öv bitiremedi." dediğinde "Evet çok yakışıklı ve zeki biri." dedim sesimin en cırt tonuyla. Yönümüz aktivite merkezine doğruyken sorularımı şimdiden sormaya başladım.

"Kafama bir şey takıldı. Yani sen sabah beni nasıl tanıdın? Yani yanlış anlama sadece öğrenmek istiyorum."

Ellerini cebine koymuş şekilde yürürken ağzını kıvırır gibi yapıp " Samet seni görünce gülmeye başladı. Ben de neye güldüğünü sordum. Seni göstererek Melike'ye, geçen gün neyse boşver deyip tekrar gülmeye başladı. " dedi. Gıcıklığı her yerde gösteriyordu cidden.

" Anladım. Tuhaf biri işte boşver sen onu. "

" Ne oldu ki o gün komik bir şey mi geçti aranızda?" dediğinde aniden " Hayır tabi ki ne olabilir. O sadece benimle dalga geçmek için yapıyor. Boşversene. " dedim. Yiğit anlamsızca yüzüme bakarken aktivite merkezine gelmiştik bile. Gözümle şipşak seçtiğim kafeye doğru işaret ettim. Biraz kalabalık bir yer olsada en azından fiyatları uygundu. Çay hala on lira mesela.. Öğrenci için tam ideal bir yerdi. Köşeler kapılmış orta yerler boş iken yuvarlak küçük masaya oturduk. Çaylarımızı söyledikten sonra asıl muhabbete döndük. Masaya karnımı dayamış vaziyette sesimi kısarak "Ben birini daha hatırladım. Yani bilmiyorum hastalığım düzeliyor olabilir." dediğimde oda bana doğru yaklaştı. Bu kadar yakın mesafede tuhaf bir izlenim yaratsakta şuan için önemli değildi. "Kim peki hatırladığın kişi." dediğinde "Tuna hoca." dedim. Gülerek geriye yaslandı.

"Ee zaten onu tanıman normal. Fakültede onun kadar yakışıklı biri yok. Ondandır."

"Hayır öyle değil. Daha öncede karşılaşmıştık o hocayla ve yüzü aklıma geldi. Yani kafamdaki yüz ile onun yüzünü eşitleyebildim. Zihnim bunu nihayet yapabildi."

Biraz düşünceli bir hal bürüdü suratını. Masaya doğru tekrar yaklaştı ve "Bu evet cidden anlamsız ama güzel bir şey. Şuana kadar bende yalnızca bir kişiyi hatırladım. Senin gibi. Ama bu hastalığımın çözülecek olması anlamına gelmiyor değil mi? Belki beş kişiyi daha tanıyacak beynimiz ama yinede tam anlamıyla düzeleceğimizi, en azından kendi adıma düzeleceğimi sanmıyorum. "

Söylediklerini sindirmeye çalışırken istemsizce parmaklarımla oynama başladım. Yüz ifadem kendini belli ederken " Belki.. Belki düzelebilir olamaz mı? " dedim. Koluma dokunarak yumuşak sesiyle " Umarım dediğin gibi olur. " dedi. Kolumu çekerken ellerinin arasından "Hastalığını benden başka bilen var mı?" dedim.

"Evet var. Tolga. Liseden beri arkadaşız. Her ne kadar Cemre için Bolu'yu yazdığını söylesede benim için yazdığını biliyorum. Diğer çocuklarla arkadaş olmamı sağladı. Nerede olursam olayım hep yardımıma koştu."

"Ama Cemre ve Tolga Bursa da yaşıyorlar. Ben seni burada yaşıyorsun sanmıştım." dediğimde "Çalıştığım kafe varya orası babamın yeri. Evet Bursa'da yaşıyorduk, ben üniversiteyi kazanana kadar. Sonra babam benimle beraber buraya yerleşti. Çılgınlık değil mi?"dedi.

" Yoo.. Bence çok büyük bir fedakarlık. Hem senin için de iyi olmuştur. Bende çok isterdim. "

"Senin kızlar yeter sana. Bütün gün onlar yanında. Sonra bu ara Samet'le de iyi gibisin. "

Sesim aptal aşıklar gibi titrek çıktı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
HİNDİBA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin