Aşağı tarafta yer alan yemekhaneye doğru yürüdük. Birazda olsa rahatlamıştı sanki. Elindeki kitabı sıkıca kucaklıyordu. Yemeklerimizi alıp kampüs manzarasına sıfır olan masalara yöneldik. Montumu ve çantamı yanımdaki sandalyeye koyup çorbamı içmeye başladım.
"Baya acıkmışsın." dedi gülerek.
Ağzımda yemek varken "Hemde çok." dedim. Üstündeki ceketi çıkarırken ben çoktan çorbamı bitirip ana yemeğe geçmiştim. Bu çocuk fazla yavaştı. Yaklaşık yarım saat burada vakit geçirdikten sonra kalktık. Artık sınıfa gidebilir ve sonra evime dönebilirdim. Sınıfın kapısına kadar geldiğimizde durdu. Yüzüme bakıp dudaklarını sıktı. "Bir şey mi oldu?" dediğimde "Teşekkür ederim." dedi. Sert bakışları yumuşak ve duygu doluydu. Tebessüm ederek başımı salladım. İçeri adım attığımda " Sana verdiğim o merhemin nedeni teselli bulman içindi. Umarım öyle de olmuştur." dedi. Söylediği şey kalbime işlerken yerimde durdum bir müddet. Tekrar başımı salladım. Arkamı dönmeden sınıfa girdim ve her zamanki yerime oturdum.. Parmağıma baki kalan yanık izini izledim bir müddet. Gerçekten merhem miydi teselli edecek olan? O sadece yarayı iyileştirmek için vardı. Oysa ki kalbimi iyileştirecek olan şey yaraya sebep olanla aynıydı.
Ders başladığı andan itibaren Ali'nin söyledikleri aklımdan çıkmadı. Samet'e olan hislerimi kontrol altına almam gerektiğinin farkındaydım. Fakat ona karşı beni çeken bir şey vardı. Buna emindim. Sadece onun yüzünü hatırlamam bile benim için çok özel biri olduğunu ifade etmiyor muydu? Evet fazlasıyla özel biriydi.
"Pembe kalemli grup burada mı?"
Oğuz hocanın sesiyle kendime geldim. Çocuklar arkamdaki sıradan "Buradayız!" diye bağırdılar. Oğuz hoca Ezgi'nin verdiği listeyi kontrol etti ve gözlüğünü çıkarıp masaya koydu.
"Siz dosyayı teslim etmemişsiniz. Bugün sondu. Yarın notlarınızı vereceğim ve puan alamayacaksınız."
Ne diyeceğimi ne yapacağımı bilemedim. Vücudum adeta titriyordu ve soğuk terler boşaltıyordum. Ağzımdan "Ben teslim ettim. Verdim ödevi." gibi cümleler çıktı. Ama beynim benimle değildi. Furkan omzuma hafifçe vurdu.
" Melike verdiğini söylemiştin emin misin?"Tedirgin ve soluk ifademle başımı çevirdim. Titrek sesimle " Evet ben oniki numaralı sınıfa gittim ve.. Ben Ezgi dedi , dosyayı eline verdim. Eminim gerçekten." dedim. Neredeyse ağlamak üzereydim. Samet sıraya yaslanmış şekilde " Ben biliyordum böyle olacağını kime emanet ettiğimize bakın. Yazık oldu. " dediğinde bağırarak " Ödevi teslim ettim. Yalan söylemiyorum. " dedim. Oğuz hoca sesimize karşılık "Çocuklar sessiz olun. Bunu tartışmak için çok geç artık." dedi.
" Hocam ben Ezgi'ye verdim ödevi. "Ezgi ayağı kalktı. Bana doğru döndü ve "Çok kalabalıktı hatırlamıyorum ama veren kişilerin isimlerini yazdım." dedi. Oğuz hoca son noktayı koydu." Peki çocuklar. Dosyaları kontrol edeceğim. Listeye isminiz yazılmamış olabilir. "
Derin bir nefes alırken bir ayrıntı farkettim. Ben ödevi teslim ettiğimde etraf kalabalık değildi. Sadece o ve ben vardık. Bu durumda yazmamış olması imkansız olurdu. Peki ben ödevi kimin eline vermiştim? Çıkışta koşarak Ezgi'nin peşinden gittim.
"Bir dakika bekler misin?"
Yerinde durdu. Saçları bağlı ve gözlüğü vardı. Sabah karşılaştığım kişiyle aynı özelliklere sahipti ve kıyafetini göz ucuyla süzdüm. Ama hiçbir şey hatırlamıyordum.
"Ödev hakkında mı bir şey soracaksın?" dediğinde "Evet.. Şey diyecektim kalabalık dedin ya, saat kaç gibi sınıfa gittin? Hani şey için soruyorum ben..." saçmalayarak bitiremedim cümlemi.
"Benim sabah dersim vardı hoca geç bırakınca biraz geç indim aşağı. Saat 12 yi geçiyordu. Dediğim gibi yemeğe yetişmek için acele etmiştim. Bu yüzden yazmamış olabilirim kusura bakma."
"Önemli değil. Zaten hoca bakacağım dedi sorun yok." dedim ve hızlı adımlarla dışarı çıktım.
Kandırıldım!
Biri benimle oyun oynuyordu. Bunu kim yapabilirdi? Hastalığımı bilen ve bunu fırsata çevirecek birini çok iyi tanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİNDİBA
Genç KurguÜniversitede İşletme bölümü okuyan son sınıf öğrencisi Melike, iki kız arkadaşı Nur ve Hilal ile beraber aynı evde kalmaktadır. Aynı zamanda sınıflarından grubuna dahil olan iki kız arkadaşları daha vardır. Bunlar Sena ve Cemredir. Beş kişilik arkad...