RÜZGAR

27 2 0
                                    

☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️

Rüzgar,

Onu yarı baygın , korkuyla titrer halde gördüğüm günden beri kabuslar peşimi bırakmıyordu. Attığı her adımı takip etmek istiyordum. Yanına yapışık gezmek istiyordum neredeyse. Biliyordum. Bunlarının hiçbirini yapacak vasıfta değildim. Duygularımı bile açıklamayacak kadar aciz biriydim. Her geçen gün onu kendime bağlayarak işleri çıkmaza sokuyordum. Kendi yalnızlığıma onu da dahil ediyordum. Kendimi suçlu hissediyordum. Vicdanımı ancak ona bu korkuyu yaşatan kişiyi bularak rahatlatabilirdim. Tuna hocadan zemin katın kamera kayıtlarını istedim. Olayın asıl başladığı o güne kadar olan tüm kayıtları. Bu onun için kolay bir şeydi. İstediğim tarihlere ait olan kayıtları usb ile teslim etti. Önce o pisliğin kim olduğunu görmeliydim. Her saniyesini dikkatle izledim. Şapkasının ucunu eliyle tutmuş başı eğik şekilde sınıfın içerisine giriyordu. O sırada Melike'yi aramış olacak ki birkaç dakika sonra Melike görünüyordu aynı yerde. Onun korkulu suratını gördüğümde yumruklarımı sıktım. Neredeyse parçalamak istedim bilgisayarı. En ufak bir ayrıntı yoktu. Sanki tüm bunları tasarlamış gibiydi. Sadece bir şey dikkatimi çekmişti. Boynunda zincirli bir kolye vardı ve onu eliyle avuçladıktan sonra ceketinin içine atmıştı. Melike'nin bu ayrıntıyı farketmemesinin nedeni de fermuarını içerideyken açmamış olmasıydı. Daha fazla zaman kaybetmek istemediğimden yine aynı sınıfta yanlış kişiye ödev teslim ettiği günü açtım. Videonun başlamasıyla birlikte karşılaştığım görüntüyle sarsıldım. Onu deli gibi sakınmaya çalışırken aslında başına gelenlere sebep olduğumun farkında değildim. Bir çıkmaza girdim ve çıkış yolunu bulmak sandığımdan daha zor olacaktı. Birini kazanırken diğerini kaybetmeme neden olacaktı. Ve ben sadece kazanmak istiyordum. Sonuç ne olursun onu kurtarmak istiyordum. Bu yüzden de sorgu sırası bendeydi. Aslı'nın kolundan tutup Melike' yi orada öylece bırakmak içiminde dayanılmaz bir sancıya sebep oldu. Dışarı çıkana kadar kolunu acıttığımın farkında değildim. Birkaç kez bağırmasıyla kendine geldim.

"Samet. Bıraksana kolumu. Acıtıyorsun."

Elimi kolundan çektim. Soğuk hava içime işlerken nefesimi kesiyordu. Nasıl başlayacağımı bilemedim. Sadece sözcüklerimi kendi hallerine bıraktım. Artık düşünecek kadar iyi olduğuma inanmıyordum.

"Sana bir şey soracağım ve bana doğruları anlatacaksın?"

"Ne bu tavırlar. O kız yüzünden mi böylesin?"

Sesim yüksek çıktı.

"Aslı! Sen sadece soracağım sorunun cevabını ver."

Korkulu gözleriyle yüzüme bakarken onu kırmak istemediğim halde kendime hakim olamıyordum.

"Melike'yi neden kandırdın?"

Afalladı.

"Ne diyorsun? Melike'yi tanımıyordum bile."

Sesim tekrar yüksek çıktı.

"Aslı!"

"Tamam. Ben sadece.."

"Sadece ne!"

Gözleri dolmaya başladı.  Ona bir gün bu şekilde hesap soracağımı tahmin bile edemezdim.

"Niye bu kadar önemli senin için. Bana bağırıyorsun şuan farkında mısın? Sen bana kızamazdın hiç.."

İçime yapışan kasveti yumruğunu duvara vurarak yok etmeye çalıştım. Bunu yaptığım sırada Aslı adımlarını geriye atmaya başladı. Korkmuş olmalıydı.

"Aslı. Bağırdığım için özür dilerim. Ben.. Senin böyle bir şey yapacağını düşünmemiştim. Sen kötü biri değilsin."

"Ben yaptım evet. Çünkü onun ismini her söylediğinde gözlerinin içi parlıyor. Bunu kaldıramıyorum."

"Bu yüzden mi ödevi sen aldın?"

Gözlerini kaçırırken konuştu.

"Evet."

Bir adım attım yaklaşmak için. Gözlerimin içi yanıyordu sanki. Ellerimi omuzlarına koydum.

"Bana bak Aslı. Yüzüme bak. Bunları tek başına planlamadın sen."

Yüzünü eğdi daha çok.

Sesimi biraz daha yükselttim.

"Yeliz ile plandınız değil mi?"

Başını salladı.

"Senin o aptal kızla ne işin olur Aslı."

Yüzünü bu kez kaldırdı. Gözlerime bakarak "Senin için yaptım. Seni sevdiğim için." dedi.

Ellerimi yavaşça çektim.

"Böyle yaparsan Melike'den uzaklaşıp seninle olacağıma mı inandın yani?"

"Hayır. Sen.. Kimseyle olmazsın ki. Ama Melike'yle de olma istedim. Ben olmayacaksam eğer kimse de olmasın istedim."

Başımı çevirdim gözlerinden. Derin bir nefes aldım.

"Ben kimseyle olmayacağım zaten."

Sırtımı ona doğru döndüm ve kapıya doğru yöneldim.

"O yüzden mi taşımaktan vazgeçtin?"

Bir adım daha atamadım. Gerçekler yüzüme vurmaya başlamıştı. Sustum.

"O yüzden mi sürekli onun peşinde dolanıp duruyorsun?"

"Aslı bu kadar yeter!"

Koşarak geldi arkamdan ve önüme dikildi. Gözyaşları süzürlürken yanaklarına umursamadı.

"Onunla aynı ismi paylaştığı için böylesin değil mi? Ölen ilk aşkınla..."

Kalbime sanki bir bıçak saplanmıştı. Göğüs kafesim sıkıştı ve nefes alamıyordum. Olduğum yerde öylece kaldım. Bir boşluğun içine düşmüştüm sanki.. Boğuluyordum nefes alırken. Yaşıyordum ölmem gerekirken... Yanaklarım ıslandığında anladım ağladığımı. Gözlerimin buğusu geçtikçe etrafı görmeye başladım. Kimseler yoktu. Aslı çoktan gitmişti. Ne kadar zaman bu haldeydim bilmiyordum. Başladığım şavaşı kazanarak bitirmeyi umarken bir şeyi unutmuştum. Ben daha başlayamadan kaybetmiştim kendimi..

☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️

HİNDİBA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin