Oğuz hoca bizi dışarıda beklediği söylediği için idari binanın kapısının önüne geldik. Yapacağımız görev ne diye merakla beklerken biraz sonra Oğuz hoca ellinde turuncu fosforlu yağmurluk, tırmık ve uzun sopalı süpürge ile geliyordu. Cezayı anlamıştık hepimiz, Furkan hemen verdi tepkiyi.
"Oha temizlik mi yapacağız? Oğlum ya üzerimde ki en sevdiğim sweatshirtüm.""Adam çamaşır suyu mu getiriyor sanki, nasıl batacak abartma." dediğinde Ali, hoca yanımıza geldi. Siyah montunun şapkasını kafasına çekmiş, o tombul suratı daha sevimli görünüyordu.
"Arkadaşlar elimdekilerden anladığınız üzere etrafı temizlemek adına dökülen yaprakları bunlarla toparlayıp aşağı doğru bir yerde biriktirin. Ne bakıyorsunuz, giyinin şunları. Bir saatiniz var çabuk olun."
Oflaya puflaya üzerimize yağmurlukları geçirip fakültemizin etrafını temizlemeye başladık. Ben ve Furkan süpürge ile yaprakları toparlarken, Ali ve Samet tırmıkla aşağı bölgede birleştiriyorlardı. Onların o yorgun yüzlerini gördükçe vicdanım da sızlamıyor değildi. Furkan süpürgenin sopasına sarılmış vaziyette güya dinleniyordu. Daha temizliğe başlayalı on beş dakika olmuştu.
"Furkan hadi! Hava kararmaya başladı zaten. Son kırk beş dakika. Biraz daha dayan." dediğimde Samet yanımıza gelerek "Birileri kaytarıyor. Ali bırak oğlum, biz boşa temizlik yapıyoruz." dedi. Ali de Samet gibi sinirlenmiş halde "Evde de böyle bu. Hep kaytarır. Tembel." dedi.
"Neyi mi gördün oğlum? Ben varya mis gibi temizlik yaparım. Bal dök, yala hesabı."
Ali elindeki tırmığa dayanmış şekilde "Bir gün gelin habersiz de görelim. Bal mı döküyorlar yoksa kaçıyorlar mı?" dediğinde Samet "Bizim yaptığımız temizlik yeter buraya. Furkan kendini yorma evladım." dedi. Gülmeye başladıklarında Furkan süpürgeyi savurarak "Dövüşte iyi olduğumu söylemiş miydim?" dedi.
Ali savurduğu süpürgeyi sabitlemeye çalışırken konuştu.
"Bak bunu doğru söylüyor. Kendisi sarı kuşaktır."
Furkan, süpürgeyi Ali'nin elinden çekmeye çalışıyordu.
"Sen evde bittin lan! Göstereceğim sarı kuşağı sana."
Samet aralarına girerken üçü birlikte uzaktan oldukça komik ve gürültülü görünüyorlardı. Kısa çaplı yaptıkları kavga gösterisini "Özür dilerim." diyerek durdurdum. Hepsi sessizce bana döndü.
"Benim yüzümden oldu. Hakkınızı helal edin."
Furkan elindeki süpürgeyi aniden bırakıp "Ya şapşik seni. Ne özürü saçmalama. Hem Samet'in yüzünden oldu. Hasta olmasaydı eğer gidip ona içecek almayacaktın." dedi.
"Öyle mi Furkan Bey? Peki ben kimin yüzünden hasta oldum?" dediğinde Samet, Furkan bir şey diyemedi. Ali "Arkadaşlar Oğuz hoca kapıda bize bakıyor, dağılın." dediğinde kaldığımız yerden temizliğe devam ettik. Samet ara sıra burnunu çekiyor ve öksürüyordu. Dün de beni kurtardığı sıra yüzü ter içinde kalmıştı. Ona öyle çok şey borçluydum ki hepsini ödemekten asla gocunmuyordum. Tam tersine zevk alıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİNDİBA
Teen FictionÜniversitede İşletme bölümü okuyan son sınıf öğrencisi Melike, iki kız arkadaşı Nur ve Hilal ile beraber aynı evde kalmaktadır. Aynı zamanda sınıflarından grubuna dahil olan iki kız arkadaşları daha vardır. Bunlar Sena ve Cemredir. Beş kişilik arkad...