21. Bölüm "TRİPKRALİÇESİ - ŞÜPHE"

49 3 0
                                    

Cemre ve Sena sabah ki dersi kaçırınca öğlenden sonraki ders için hazırladılar. Yanan ütüden geriye kalan parçaları siyah poşete koyup müdürün yanına indiler. İkisi de aksi yönlerini suratlarına çizmiş halde kapıyı çaldılar. İçeri girince her öğrenciye yaptığı o yapmacık gülümsemesiyle karşılaştılar. Müdür yaklaşık kırk yaşlarında evli bir kadındı. Saçları yaşına göre fazla beyazdı. Giyimi de klasik tarzdaydı. Siyah etek, siyah ceket ve beyaz gömlek.. Kilosunu gizlemeye çalıştığı zar zor nefes almasından belli oluyordu. Gözlüklerini çıkarıp masaya koydu. Kızlar yanına yaklaştıklarında poşete dikkatle baktı.

"O nedir kızlar? Bir şey mi vereceksiniz?"

Cemre poşeti masanın üzerine koyup geriye çekildi. Azar yemek üzere olduklarının farkında da olsalar her şey ben ve Nur içindi. Sena sırtını sıvazladı. Destek olduğunu hissettirmek için. Müdüre hanım poşeti açtığında karşılaştığı görüntüyle çığlık attı. Cemre kulaklarını kapatırken Sena açıklama yaptı.

"Ütünüz sabah kıyafetlerimizi ütülerken bu şekilde parçalandı. Nasıl olduğunu bizde bilmiyoruz."

Kadın sert diliyle "Nasıl olabilir böyle bir şey. Dalga mı geçiyorsunuz. Mahvetmişsiniz. Yeni aldık birde." dedi.

Tripkraliçesi kozunu iyi ayarladı. Bir adım öne geldi. Saçlarını bir o yana bir bu yana savurarak gözlerini açtı.

"Demek ki kaliteli bir şey almamışsınız. Verdiğimiz yüzlükleri cebinize indirmek kolay tabi. Az daha yanıyorduk. Nasıl korktuk haberiniz var mı?"

Kadın bu tepkiye karşı zar zor karşılık verdi.

"O parayla elektrik, su, doğal gaz masraflarınızı ödüyoruz. Sıcacık yatağınızda yatıyorsunuz. Hem beğenmiyorsanız daha ucuz bir yer bulun. Banane bundan."

Sıra atarcandaydı.

"Ne demek istiyorsunuz. Bir senelik para saydık buraya. Ayrıca makbuz bile vermediniz. Bizi salak mı sanıyorsunuz? Kaçak işlettiğinizin farkındayız."

Cemre devam etti.

"Fazla sızlanmayın artık. Dersimiz var. Sizi dinleyerek geç kalamayız."

Kadın sinirden kızarmış patlamak üzereydi. Poşeti alıp masanın altındaki çöp kovasına attı. Elini gidin dermiş gibi salladı. Sırıtarak uzaklaşırken odadan Sena dayanamadı. Kapı kolunu tutarak" Birde ütü masasını değiştirseniz seviniriz. Bu arada dış kapıda yurdun ismini yazmamanız iyi fikir. Yakalanmamanız dileğiyle.. "dedi. Fazla ileri gittiklerinin farkında olsalarda susarak boyun eğmek yerine konuşarak içini dökmenin en iyi yol olduğunu biliyorlardı.

Dışarı çıktıklarında Sena fermuarını çekmediği montunu yürüyerek kapatmaya çalışırken saçını kıstırdı.

" Cemre yardım et! "

" Cezalandırıldık sanırım."

Cemre saçlarını dikkatle tuttu ve yavaşça oynattı. Canını acıtmamak için biraz daha yaklaştı Sena'ya. Sonunda kurtardığı saçları serbest bırakırken gülümseyerek başını kaldırdı. Tam karşı taraftaki kafede gördüğü kişiye odaklandı. Sena önünde bu şekilde dikilmesini anlayamadı.

"Kanka çekilde gidelim artık." dediğinde "Bekle!" dedi.

Omuzlarından tutmuş başını görünmemek için sakladı. Gerçekten gördüğü kişi Tolga mıydı? Karşı masasında da bir kız oturuyordu. Ellerinin sinirden titremesiyle serbest bıraktı. Yüzü kireçten farksız solgundu. O zayıf suratı neler hissettiğini gösteriyordu. Aklına gelen onca şeyi reddetmek istedi önce. Soğukkalınlığını korumalıydı. En önemlisi yanlış anlamanın kurbanı olmamalıydı.


HİNDİBA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin