Kızarık yüzü Bolu'nun soğuk havasında eski halini almıştı. Her an düşecek gibi adımlarını tedbirli biçimde atıyordu. Kalbinin ritmi yanındaki kişiye baktıkça artıyordu. Hala kurduğu hayalin içinde yaşıyormuş gibi gerçek olduğuna inanamıyordu.
"Nasıl geçti ders?"
Yüzüne bakmadan konuştu.
"Güzeldi. Tuna hoca yine havalıydı. Senin?"
"Finans dersi vardı bizim. Ne kadar iyi geçebilirse o kadar iyiydi."
Aktivite merkezine geldiklerinde Hakan gitmek istediği kafeyi işaret ederek "Burada oturalım mı?" dediğinde Nur başını salladı. İçeriye girdiklerinde fazla kişi yoktu. Zaten konum olarakta kalabalıktan uzak bir yerdeydi. Pencere tarafına geçtiklerinde içerinin sıcaklığı ısıtmıştı üşüyen bedenini. Hakan ara sıra etrafı süzüyordu. Bir şeyleri gizlemek istercesine tedirgin bir hali vardı. Nur kabanını çıkarırken Hakan montuyla birlikte sandalyeye oturdu.
"Çok sıcakmış burası" dediğinde, Hakan kapıya doğru tekrar baktıktan sonra "Evet baya sıcakmış." dedi ve montunu çıkardı.
"Ne içmek istersin?"
Nur menüyü eline aldı ve fiyatları görünce "Pahalıymış burası" dedi. Bunu bilinçli söylememişti. Neden kimsenin olmadığını daha iyi anlamıştı. Öğrenci için pek gideri yoktu. Kafeyi göz ucuyla süzdüğünde ise sadece hocalar oturuyordu. Hakan başını kaşır gibi yapıp "Sessiz bir yer olduğu için burayı seçmiştim ama rahatsız olduysan kalkalım." dediğinde Nur "Haklısın bende göz önünde olmaktan hoşlanmıyorum zaten." dedi.
"Tamam o halde. Filtre kahve içeceğim beni, sen ne alırsın?"
Nur menüyü süzerken başka seçeneğinin kalmadığını biliyordu. Ayın sonunu zar zor getirirken lükse kaçmak doğru olmazdı.
"Çay alayım ben."
Siparişleri verdiklerinde asıl sohbete başlayabileceklerdi.
"Sınava bir hafta kaldı neredeyse hazır mısın?"
Nur gözüyle aynı renk olan mavi kazağının kollarıyla oynarken yanıtladı.
"Evet. Biliyorsun günlük ezberimi yapıyorum zaten. O yüzden son birkaç konum kaldı bitti neredeyse."
Hakan masaya biraz daha yaklaştı.
"Çok şaşırıyorum sana. Ben daha doğru dürüst başlayamadım. Nasıl yapıyorsun?"
"Çünkü başka seçeneğim yok. Çalışmak zorundayım. "
Hakan şaşkın halde " Neden çalışmak zorundasın ki? " dedi.
"Babam özel bir şirkette çalışıyor. İstediği zammı alamadı. İki senedir bir şekilde idare etmeye çalışıyoruz. Annem desen ikiz kardeşlerim var, onlara bakıyor. Haliyle tek maaşla İstanbul gibi bi yerde geçinmemiz zor. Bende tanıdık vasıtasıyla bir firmadan burs alıyorum. Belli bir ortalamanın üzerine veriliyor. Onu kaybedersem ailem zorlanacak anlayacağın. "
Duydukları karşısında hayranlıkla Nur'u izledi. Belki de ilk defa bu kadar ince düşünceli biriyle karşılaşmıştı. Nur onun bu sessizliği karşısında " Bunu pek kimse bilmez. O yüzden aramızda kalsın olur mu? " dedi.
" Tabi ki sen merak etme. Sırrın bende."
Nur hafif bir tebessümle başını salladı. Hakan gözlerini ondan alamıyordu. Sanki kalbindeki o ateş iyice körüklenmiş tanıdığı onca kişi arasından en özelini bulduğunu hissetmişti. Bunu ona da söylemek istiyordu. Utangaç bir halde "Nur." dedi. Göz göze geldiklerinde başını masaya doğru eğdi ve konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİNDİBA
Teen FictionÜniversitede İşletme bölümü okuyan son sınıf öğrencisi Melike, iki kız arkadaşı Nur ve Hilal ile beraber aynı evde kalmaktadır. Aynı zamanda sınıflarından grubuna dahil olan iki kız arkadaşları daha vardır. Bunlar Sena ve Cemredir. Beş kişilik arkad...