Atın üzerindeyken kendimi özgür ve güvende hissediyordum.
Önümüzde kır çiçeklerinden oluşan patika bir yol vardı ve yanımda ki atı Eric sürüyor,Biana ise arkasında oturarak bize eşlik ediyordu.-Bu yaptığımız hiç doğru değil Elanor,kraliçe odanda olmadığını öğrenirse büyük bir kıyamet kopartacaktır,
dedi Biana.Evet,haklı olabilirdi ancak öğrenmemesi için tüm gerekli tedbirleri önceden düşünmüştüm.
-Rahat ol,öğrenemeyeceğine dair büyük bir bahis koyabilirim ortaya.
Tabii bu sözlerim onu ne kadar rahatlatmıştı orasından emin değildim.
Çünkü benim için her zaman endişelenir ve kraliçeye karşı büyük bir korku beslerdi.-Şimdi asıl amacımıza dönelim.
-İkiniz herhangi bir bilgiye ulaşabildiniz mi acaba?İlk konuşmaya başlayan Eric oldu.
-Prensesim,ben dükün koruma askerleri ile birlikte yemek yiyorum ve nasıl söylesem nişanlınız Alexender onlar tarafından çok fazla sevilmiyor.
-Öyle mi,
dedim.
-İşte bu güzel bir haber Eric.Elindeki eğeri daha da yavaşlatarak bana döndü ve
sözlerine devam etti;-Bir de şey efendim,bunu söylemek de bana düşmez ama kendisinin beyefendiler için uygun olmayan yerlerde sıkça görüldüğü konuşuluyor.
-Güzel bir haber daha işte, dedim.
-Ayrıca bu bilgileri öğrenmeni ben istiyorum yani ne olursa olsun,ne duyarsan duy mutlaka bana söylemen gerekir Eric.Benim iyiliğim için anlıyormusun?Gözlerime tatlı tatlı bakarak gülümsedi ve;
-Elbette prensesim hiç kuşkunuz olmasın,bunu sizin için seve seve yapacağım,
dedi.Kısa bir an için,onun arkasında duran Biana'nın kıkırdadığını duysamda bunu belli etmedim.
-Biana,seninle de hiç yalnız kalamadık,pekii sen bir şeyler öğrenebildin mi?
Korku ve tedbirleri yüzünden ondan çok fazla bir beklentim yoktu ancak yine de bulabildiği küçük bir detay bile işime yarardı.
-Prensesim,ben sadece Darcy'in hizmetlilerinden sizinle nişanlanarak subay'ın kendisini garantiye aldığı söylentisini duydum.
-Dük özellikle babanıza yeni ticaret anlaşmaları için sözler vermiş.-Anlıyorum Biana,dedim.
Bu bildiğim bir gerçekti.
Benim ederimin ikisi arasındaki bir sözleşme olduğu zaten apaçık ortadaydı.Tenimde dolaşan ılık bahar havası,atın keyifle ağır ağır ilerleyişi altında yarım saat süren bir gezinti yaptık.
Dönüş yolunda kısa bir mola vermek adına atlardan inmek için durduk.
İnmeme yardım etmesi için Eric'e uzattığım elim havada kalmıştı çünkü o beni belimden kavrayarak tek bir hareketi ile atın üzerinden indirmişti.
Ayaklarım yere değdiğinde yüzüne baktım.
Bana memnuniyeti ile gülümsüyor ve önümde eğiliyordu.-Prensesim...
Kısa bir sözlükten çok aslında izin niteliğinde olan bir soruydu.
Rahatsız olup olmadığımı anlamak istiyordu kuşkusuz.-Teşekkür ederim,
dedim.
-Çok naziksin.-Sizi korumam için her türlü güvenliğinizi sağlamalıyım,
dedi.Bakışlarımız tekrar buluştuğunda Biana'nın meraklı gözlerle bizi süzdüğünü görebiliyordum.
Ona farklı davrandığımı düşünüyor olmalıydı çünkü beni çok iyi tanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAF DAĞININ PRENSESİ
Historical FictionÇelik kabzanın demir ve keskin ucunu onun çelimsiz duran boynuna bastırdı. -"Teslim ol,ben kazandım" Bu sözleri söyleyen maskeli şövalye bir taraftan da artık kendisinin koruyacağına emin olduğu prensesine bakıyordu. Güneşin silik ışınları ile aydın...