Dün gece ki baskını hatırlamak gerçek anlamda kanımı dondururken,Eric'in yaptıkları ise içimi ısıtıyordu.
Bu sarayda herkes bana zarar verebilirdi bunu biliyordum bunun için
kimseye güvenemez,canımı teslim edemez ve sırlarımı söyleyemezdim,o hariç.Benim için aldığı risklerin yanında hayatını dahi ortaya koyabilecek olması belki görevi gereği olabilirdi ancak,onun yerinde başkası olsa sanıyorum bu güveni kazanamazdı.
Kollarının arasında olduğum ânı yine yaşayarak,o bildiğim kokusu burnuma dolarak uyanmıştım bu sabah.
Her şey rüya gibiydi.
Tabii bu hisler ve düşünceler sadece ve sadece hayallerimde yaşayabilecek kadar özgürdü benim için.
Dışarıdan gelen seslerle kaderimdeki gerçeklere döndüğümde bu akşam için acilen hazırlanmaya başlamam gerektiğini anımsayarak tuvalet aynamın önüne geçtim.
Şehirdeki balo bürokratik ilişkiler için olduğu kadar tüm soylu hanımlar için güzellik ve şıklık yarışı gibi olacaktı.Elbette prenses olarak en güzel ve zarif görünen benim olmam gerekiyordu.
Madam Adele'in bu akşam için terziye acil olarak hazırlattığı gümüş renkli tafta kumaş üzerine,elmas işlemesi olan kabarık etekli elbisem ile baloya katılacaktım.
Prenses tacım ise bu balo sırasında düzenlenen küçük bir tören ile takılacak ve resmi olarak kraliyet hanedanlığının tarihine işlenecekti.
Ve maalesef Alexender prens olarak bu kayıtta yerini alacaktı.Dört saati bulan sıkıcı sürenin sonunda nihayet gitmek için hazırdım.
Sarayda büyük bir telaş hakim bu akşam içinse şehre gidecek olan kişiler kapıda hazır bir şekilde bizi bekliyorlardı.Bizim için özel olarak seçilen muhafız alayı ve atlar neredeyse her şeyin kusursuz görünmesini sağlayacak kadar dikkatle hazırlanmıştı.
Ailemizin dışında hizmetliler,nedimelerim
Biana ve Madam Adele dahi en şık görünen hâliyle bizimle geleceklerdi.Son hazırlıkları da tamamlayarak yeni yatak odamın kapısına çıktığımda çelik zırhlı kıyafetler içinde benim hazır olmamı bekleyen Eric ile göz göze geldik.
-Prensesim.
-Eric.
Bu selamlaşmadan sonra beni takip ederek aşağıya indik.
Beni gören ve hâlihazırda bekleyen Alexender eğilerek elimi öptü.Tabii bu nazikliği kral ve kraliçeye göstermelik yaptığını biliyordum.
Ben ise o esnada kafamı ve bakışlarımı başka bir tarafa çevirmiş üzerimdeki beyaz kürklü pelerinimin cebine koyduğum notu parmaklarımla kontrol ederek saklamaya çalışıyordum.
Her şey tamam olduğunda faytonlara binerek önceden belirlenen yerlerimize yerleştik.
Yarım saatin sonra Şehre uzanan yol esnasında saçıma dokunan esinti,yüzüme vuran güneş ve baharın o büyüleyici canlılığı ile kendimi harikulade iyi hissetmiştim.
Yol kenarında yeni açmaya başlayan Frezyalar ve leylaklar mis kokusu ile yol boyunca ruhuma neşe bahşetmişti.Benim için oldukça güzel geçen yolculuk sonrası kapısına geldiğimiz şehrin,görkemli salonunda bizi törenle karşılayan vali ve meraklı kalabalığı belirlenen kurallara göre geçerek içeriye girdik.
Ilk bakışta göz dolduran ziyafet masaları,onurumuza çalınan müzik ve arkamızdan gelen seçkin davetliler eşliğinde ilk masadaki yerimizi aldık.
Bu esnada yanıma oturan Alexender masanın altında elimi tutmaya çalışınca bakışlarım ile onu tehtid ederek elimi çektim.
Karşı masada bulunan Darcy'in bu ânı gördüğünü fark etmiş ve onu başımla selamlamıştım.Konukların hazır olması ile birlikte müzik başladığında, yanıma oturan Biana'nın kulağına eğilerek cebimdeki notu çıkardım ve gizlice eline tutuşturdum;
-Bunu Eric'e ulaştırmanı istiyorum,
dedim.[Sevgili Eric,
Dün gece yaptığın fedakarlığı hiç bir zaman unutmayacağım...
Bu gece olan dansta senin kollarında olduğumu hayal edeceğim...]Yazdığım bu not başka birinin eline geçse muhtemelen delirdiğimi düşünebilirdi ancak onun bunu bilmeye hakkı vardı.
Biana yanımdan ayrıldıktan sonra masamıza tebriklerini ileten asillerden bazıları Alexender'ın çevresindeki insanlardan oluşuyordu ve karşı masada oturan genç bir Lady oldukça dikkatimi çekmişti.
Düşmanca dolu bakışlarını gözlerime dikmiş açıkça bana meydan okuyordu.
Sanıyorum ki bu kız Alex'in kabarık aşk defterindeki kızlardan biriydi ve onun tarafından terk edildiği için bir hayli öfkeliydi.Bir ara gözüm tekrar Darcy'in masasına doğru kaydı.
Benim tüm gerçekleri ögrendiğimi bilmesine rağmen neşeli bir tavır ve sakinlikle dük ile şakalaşıp masadakilere hararetle bir şeyler anlatıyordu.
Ve işte kralın yapacağı konuşmanın ardından başlayacak olan tac giyme törenimiz için muhafız ve korumalar balo sahnesinde sahnesindeki yerini almıştı.
İçlerinde en in sırada duran Eric gayet ciddi ve gergin görünüyordu.Gönderdiğim notu okuyup okumadığından emin değildim ancak okumuş olsa dahi ikimiz içinde değişecek bir şey olmadığını biliyordum.
Kral ağır adımlarla konuşma yerine geldiğinde bizim içinde sıra geldiğini anlamıştım.
Annem başını dikleştirerek ayağa kalktı ve gözleri ile bize işaret ettiğinde onun peşinden kralın yani bulunduğu yere biz de geçtik.Dinlemediğim bir sürü saçma ve sahte konuşma sonrası şu an eğilmiş takımın takılmasını bekliyordum.
Alex ise hemen benim yanımda prens unvanını taşıyan rozetini alarak konuklara doğru döndü.
Benim elimi tuttuğunda ikimizde kral ve kraliçeye
dönerek eğildik.Bence gereksiz olan tüm bu gösteri sonlandığında başlayan dans müziği ile sahnedeki yerimizi aldık.
Sadece müziği duyuyordum ve gözlerim açık olsa da aslında tamamen dışa kapanmış bir şekilde düşlerimi yaşıyarak dans ediyordum.
Duyduğum her notanın melodiye dönüşen ezgileri âdeta beni büyülüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAF DAĞININ PRENSESİ
Historical FictionÇelik kabzanın demir ve keskin ucunu onun çelimsiz duran boynuna bastırdı. -"Teslim ol,ben kazandım" Bu sözleri söyleyen maskeli şövalye bir taraftan da artık kendisinin koruyacağına emin olduğu prensesine bakıyordu. Güneşin silik ışınları ile aydın...