-Elanor.
-Elanor.Biri ismimi fısıldıyordu.
Oysa çok tatlı bir uykudaydım.Gözlerimi zorlukla açtığımda ellerimin bağını çözmekte olan Eric'i gördüm.
Ne yapıyordu.
Neden?Sonra yavaş yavaş hatırlayarak kafamı sağ tarafa çevirdim.
Soyguncuların biri hariç diğerleri içtikleri içki sebebi ile sızmış baygın bir şekilde uyuyorlardı.
O biri ise başından kanlar akarak oturur vaziyette inliyordu.Neler olmuştu böyle.
-Eric,
dedim.
-Saçmalama ne yapıyorsun?
-Adamlar kendine geldiğinde peşimize düşecekler!Oysa o beni dinlemiyor gibiydi.
-Elanor,sözümü dinle ellerin serbest kalınca şu atlara binip buradan defoluyoruz.
-Hayır,ben seninle gelmiyorum.Saraya götüreceksin beni değil mi?
Bu sorum üzerine susarak başını salladı.
O gidebilirdi ancak ben gitmeyecektim.Ellerimin bağını tam olarak çözdüğünde uyuşan bileğimi acı içinde ovaladım.
Ayaklarım ise bir hayli pelteleştiğinden üzerine basmakta zorlanıyordum.
Yalpalayarak atlara doğru onun peşinden yürüdüm.
Vakit kazanmak için ise biraz arayı açarak takip etmeye başladım bir süre sonra onları gözden kaybederek uzaklaştık.
-Sen öne geç dedi,arkada kalma.
Sanıyorum anlamıştı.
İşte şimdi hapı yutmuştum çünkü niyetim ona fark ettirmeden kaçmaktı.
Mecburen atımı durdurarak onunla konuşmak için indim.-Eric,bak.
-Sen gidebilirsin tamam mı?
-Ben saraya dönmüyorum.Bu sözlerim onu oldukça sinirlendirmişti
-Ya ne yapmayı düşünüyorsun?Sadece bir at ile uzaklara giderek kaçıp kurtulmayı mı?Ha prenses,hangisi?
-Bak ne olursa olsun o saraya geri dönmüyorum eğer çok istiyorsan sen dönebilirsin.
Birden bana doğru yaklaştı.
-Ne dedim,ne yapıyorsun?
Henüz ben ne olduğunu anlayamamıştım ki ayaklarım yerden kesildi ve kendimi bir an da atın sırtında buldum.
-Eric,Beni hemen indir duyuyorsunuz?
Az sonra başım aşağıya doğru sarkmış,ayaklarım çapraz vaziyette atın üzerinde sallanıyordum.
Sonra hemen arka tarafama o da binerek atı hızla sürmeye sürmeye başladı.
Atın Eğeri ve onun bacakları arasında sıkıştığım için kımıldayamıyor baş aşağı durduğum içinse midem bulanıyordu.
Bir süre bu şekilde hızla ilerlemeye devam ettik.Beni yere indirdiği gibi bunu ona ödetecektim.
Kendisi kahraman olacak beni kurtarıp saraya götürecekti ben ise o Alex ile olan düğün hazırlıklarına devam edecektim.Böyle bir salaklık ancak benden beklenirdi.
Ne diye onu yanımda istemiştim ki.-Beniiii yere indirrrr!
-Ericccc,beni hemen yere indirir!
-Bakkkk bu evlilikkk için bu son şansım,anlıyormusunnn.
-Ericcc.-Alexender'in evli sevgilisiii Darcyyy.
-Sanaaa bunu söylememiştimmmm.Önümüzde devam eden ormanlık patika yolun tepesinden sonra artık saraya git gide yaklaşıyorduk.
Bir an da yavaşlamaya başladık.
Sanıyorum son söylediğimi duymuştu.Atı durdurak beni yere indirdiğinde başım dönmüş midemdeki her şeyi yere boşaltmıştım.
Kendime geldiğimde onun göğsünü yumruklamaya başladım.
-Benim emrimden çıkıyorsun,sen kendini ne zannediyorsun!
-Seni krala şikayet edeceğim,göreceksin.Bu sözlerim üzerine sinir bozucu bir şekilde gülmeye başlayınca isterikli bir çığlık attım.
-Beni duydun mu sen?
-O Darcy ile birlikte,gördüm.
-Tiyatro salonunda perdenin arkasındaydılar ama ispatım yok.Şimdi senin yüzünden o lanet saraya geri döneceğim ve bu tiyatroyu sürdüreceğim.Bağırışlarım yerini göz yaşlarına bıraktığında yanıma gelerek beni kollarının arasına aldı.
-Bunu benim bilmediğimi mı sanıyorsun Prenses,
dedi.Başımı kaldırarak gözlerinin içine baktım;
-Ne yani biliyormuydun?
-Evet,
dedi.
-Onları takip ediyordum,sana bir kanıt sunacak ya da bir oyun oynayarak onları açığa çıkaracak,herkesin duymasını sağlayacaktım.
-Sana söylemek istemedim çünkü belki başaramazdım,
anlıyormusun?
-Tabii senin bildiğini de bilmiyordum.Sinirlerim iyice bozulduğu için akan göz yaşlarımı durduramıyordum ancak sakinleşmiştim.
Yumuşak bir ses tonu ile anlatmaya devam etti;-Şimdi,
-Saraya gidince onların elinden nasıl kaçtığımızı doğrusu ile anlatacağız.
-Krala,madam ve Biana'ya zarar vermemeleri,ikisinin saraya dönerek güvende olmalarını istedigin için haydutlara prenses olduğunu söylediğini anlatacaksın.
Ama tabii önce onların ne söylediğini dinlemeliyiz ki bu olaydaki gerçek amacın anlaşılmasın.Sonra çenemden tutarak başımı kaldırdı;
-Sana söz veriyorum Biana,
-Bu gerçeği ortaya çıkarmana yardımcı olacağım ve elimden geldiğince bu düğüne engel olacağım.
-Anlıyorum kaçmak,kurtulmak istiyorsun ancak bu şekilde olmaz.Parmak uçları ile göz yaşlarımı silerek bana sarıldı.
Bu benim için unutamayacağım kadar güzel bir andı.
Kokusunu doya doya içime çektim.
O yine de uzak durmaya çalışıyordu çünkü mümkün olmayacak hayaller kurmayı istemediğini biliyordum.-Hadi artık onlar bize yetişmeden gitmeliyiz prenses,
dedi atı hazırlayarak.Biz henüz ata yeni binmiş ve patika yolun sonuna gelmiştik ki kraliyetin amblemini taşıyan muhafız alayının askerlerini gördük.
Tamamen kurtulduğumuza emindik artık ama beni nelerin beklediğini bilmiyordum.
Saraya gittiğimizde öğrenecektim ki tüm olaylardan sonra düğün tarihim öne alınmıştı ve Alexender ile bir hafta sonra evleniyor olacaktım.
Benim için artık son ümitlerde tükenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAF DAĞININ PRENSESİ
Historical FictionÇelik kabzanın demir ve keskin ucunu onun çelimsiz duran boynuna bastırdı. -"Teslim ol,ben kazandım" Bu sözleri söyleyen maskeli şövalye bir taraftan da artık kendisinin koruyacağına emin olduğu prensesine bakıyordu. Güneşin silik ışınları ile aydın...