44.Bölüm-"İhtimaller Anlaşması"

24 2 2
                                    

Eric'e mektup yazışımın üzerinden saatler sonra düşes Catherine onun geldiğini haber verdiğinde yüzüm sevinç ile aydınlanmıştı.
Saçlarımı elimle düzelterek cama yansıyan suliete baktığımda berbat göründüğümün farkındaydım.
Yine de onu görecek olmanın mutluluğu şu an hepsinden önemsizdi.

İçeriye girmek için beklediğini bildiğimde ise hafifçe doğrularak oturmaya çalıştım ve ağrıyan kaslarıma rağmen iyi görünmek istiyordum.

Kapı açılarak endişeli yüzü belirdiğinde aradan geçen yirmi iki günün aslında ne kadar uzun olduğunu anladım.

Onun bana uzanan ellerini tuttum.
Yaşıyor olmamın tek iyi tarafının bu his olduğunu kendime tekrarlıyordum.

-Elanor,prensesim.

Tedirgin gözleri ile sargımı ve morluklarımı inceliyor,duygularının karışıklığı yüzüne yansıyordu.

-Eric,Seni yeniden görmek çok güzel,
dedim.

Bir süre daha bana sevgiyle baktı ancak aklına gelen düşünceler sebebi ile gözleri birden gölgelenmişti.

-Neler olduğunu hatırlıyor musun?
-Yani fayton yuvarlandıktan sonra o kuyuya nasıl düştüğünü?

Ona bunu nasıl öğrendiğini sormama gerek yoktu elbette aşağıda beklediği kısa sürede Lord'a beni nasıl bulduklarını anlatırmıştı ancak yine de benden duymadan içi rahat etmeyecekti.

O anın kötü hatıraları ile bir süre duraksadıktan sonra devrilme anında başımı yere çarptığımı ve ardından sürüklenerek kuyuya nasıl atıldığımı anlattım.
Bunu yapanın yüzünü göremediğimi belirttiğimde, ise onun söyledikleri zihnime daha önce gelmeyen bir şüpheyi bıraktı.

-Prensesim,faytonda Biana sen ve Alexender birlikteydiniz.

-Yani o neredeyse çok az bir yara ile kurtulduğuna göre seni görmüş olması ya da en azından Biana'nın götürülüşüne şahit olması gerekirdi.
-Kral onu da sorguya aldı ancak bayıldığını ve hiçbir şey görmediğini söylemiş tabii ki ben bu açıklayı şüpheli buluyorum.

Bu söylediklerinde haklı da olabilirdi bilmiyordum fakat yakalanan kişi sadece dük'ün ismini vermişti.

Benim düşünceli gözükmem sonucu tekrar konuşmaya devam etti;

-Sence bir prensin böyle bir skandala karışması istenir mi?
-İkisinin ortak planlarının Kuzey ve Güney krallıklarını yıkarak,tek bir yönetim kurmak olduğu apaçık.

-Ve belki de Alexender ki ikisi içinde en tehlikeli olanı, Dük'ü ilk başta bu planlara ortak edip güçlenecek ve sonrasında onu suçlu ilan ederek krallığı tek başına yönetecek.
-Ne de olsa o artık tescilli bir prens.
-Yerine geçecek bir veliaht olmadığına göre de seni de ortadan kaldırdığında koltuk ona kalacak.

Ikisi arasında geçen dinlediğim tüm politik konuşmalardan hatırladıklarım aslında Eric'in bu düşüncelerinin doğruluğunu yabana attırmazdı.
Yine de fikirlerinde haklı olduğundan emin olmak için oldukça erkendi.

-Işte benim de tüm bunların gerçekliğini öğrenmek için bir an önce iyileşerek saraya dönmem gerekiyor,
dediğimde;

Kenarına oturduğu yataktan hızla kalkarak;

-Hayır,,buna izin vermeyeceğim Elanor,
Dedi.

-Şu an seni öldü bilmeleri en iyi çözüm,en azından güvenliğin için bu böyle olmalı.

Sonra tekrar elimi tutarak konuşmaya başladı;

-Bekleyerek olacakları görmelisin.

-Fakat,
dedim.
-Kral artık beni anlayacaktır.Dük o bir suçlu ve ben de ona Darcy ile Alexender arasında geçenleri anlatırsam bu kez her şey çözülecek.

-Prensesim bu konuda kral dahi olsa kimseye güvenemeyiz beni anlıyormusun?
-Ya seni kuyuya sürükleyerek iten Alexender ise,
-ve ayrıca kral bunu öğrendiği halde krallığının devamı için bunu gizliyorsa?
-O zaman sen nasıl bir cehenneme düşeceksin!

Ben bu sözleri haklı bulmadığımı söylemek için itiraz edecekken,bu kez gözlerine bakmam için başımı hafifçe çevirdi;

-Elanor,sana söz veriyorum bunu kimin yaptığını öğreneceğim ancak sen de bana söz ver bu gerçek açığa çıkana kadar burada misafir olacaksın.
-Elbette ki senden bu sözü aldıktan sonra giderek Biana'yı kurtarmaya çalışacağım.

Yarım saat kadar sonra onu uğurlamış Biana'nın hayatta olması ve kurtulması için dua ediyordum.

Ona verdiğim sözü tutacaktım ancak gerçekler açığa çıkana kadar burada ne kadar bekleyebileceğimi bilmiyordum.

Günden güne daha iyiye gidecek olan kırıklarım iyileştiğinde elbette ki başımın çaresine bakabilecektim.

Eric'e göre bana bunu yapabilecek üç kişi vardı ve bu listede en son kişi olarak babamın olması bir türlü aklıma yatmıyordu.

O an bir ihtimal de olsa içime düşen bir his,bu tuzağı kuranlar arasında Darcy'in de olabileceğini getirmişti.
Ne de olsa onlara göre ilişkilerini bilen bir tek bendim ve gelecekleri açısından bu oldukça can sıkıcı bir durumda.
Tek bir tarafı aklıma uygun düşmüyordu o da yakalanan kişinin dük'ün ismini vermiş olmasaydı.

Belki de bu işin arkasında yalnızca ikisi vardı.
Alexender ve Darcy.

Eğer bu tahminlerim doğru ve gerçek ise bu kez onun hayatı tehlikede olacaktı,başı ciddi anlamda belaya girecekti.

Daldığım bu düşünceler içinde,yatağımın hemen başında yerde duran yün post üzerinde,bir metalin parıldadığını fark ettim.

Doğrulduğum pozisyonun yanına dönerek kolumu yavaş bir şekilde uzatmaya çalıştım.
Canımın yanmasına aldırmadan biraz daha yere yaklaştığımda onu zincirinden tutarak ne olduğun görmek için parmaklarımın arasına aldım.

Bu gayet iyi bir işçilik görmüş,ortasında çok zarif bir taşın bulunduğu ve küçük işaretlerin kenarlarını süslediği,yuvarlak çerçeveli eski moda ancak harikulade bir kolyeydi.

Küçük orta kapağının açıldığını anlayarak tırnak uçlarımla yavaşça açtım.

Karşımda yüzü çok güzel bir kadının resmi duruken arkasını çevirdiğim kolyede,altın harflerle işlenmiş olan isim ve soy ismini gördüm.

Violet Bryant.

Bu muhtemelen Eric'in annesinin ismiydi.



















KAF DAĞININ PRENSESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin