1 hafta sonra
Bu sabah Sarayda büyük bir telaş ve gürültü hakimdi.
Odalar hazırlıklar için nedime ve konuklar tarafında doldurulmuş,verilen ziyafet masalarındaki kalabalıktan gelen sesler koridorlarda yankılanıyordu.
Geçen yedi günlük sürede tüm çabalarım sonuçsuz kalınca bugün kaçınılmaz olarak o gelinliği giyecek ve kralın yani babamın kolunda Alexender'a doğru yürüyecektim.Bugün hem gergin,huysuz ve aslında o kadar da sakindim aslında.
En sonunda bu hakikatin önüne geçemeyeceğimi de kabul etmiştim.Yataktan istemsiz olarak doğrulduğumda başımda dikilen Biana ve terzinin ısrarları bakışları altında, özel kokular ve yağlar eşliğinde hazırladıkları banyoda sessizce yıkandım.
İlk olarak gelinliğin altına jupon kumaştan yapılmış iç giyisilerimi giydim.
Daha sonra saçlarımı hazırlamak için gelen genç bir Lady,yanında getirdiği malzeme ve tokalarla dalgalı olarak omuzlarıma dökülen saçlarımı şekillendirerek makyajımı yaptı.-Harika görünüyorsunuz prensesim.
Söylenilen daha nice iltifat dolu sözleri duyuyor olsamda kimse ile konuşmuyordum.
Bu esnada bana üzgün gözlerle bakan Biana,bir an olsun beni yalnız bırakmayarak destek olmaya çalışıyordu.Bir ara odaya gelen kraliçem kulağıma eğilerek
şu cümleleri söyledi;-Yüzünün aldığı bu ifade hiç hoş değil Elanor,seni düğün esnasında bu şekilde görmek istemiyorum tatlım,anlaşıldı mı?
Her ne kadar gülümsemeye çalışarak tamam demiş olsam dahi düğün esnasında bunu başarabileceğimden emin değildim.
Odada surekli telaşla gezinen Madam Adele sürekli olarak yapmam gerekenleri hatırlatıyor ve bu gece ile ilgili özel olarak bilgiler veriyordu ancak ben
Çoğunu dinlemiyordum.Düğün töreni için ise tüm önlemler alınmıştı ve tüm muhafız askerler kapılarda nöbet tutuyordu.
Güney krallığından gönderilen misafirlerin bize aslında düşman aileler olduğunu bildiğimiz için kral tarafından özel tedbirleri içeren emirler yayınlanmıştı.Bugün için hazırlanan çelik muhafız kıyafetini giyen Eric,biz odada kalırken o kapıda bekliyor bir an olsun yalnız bırakmıyordu.
Bu ayrıca bugün için Kralın özel emriydi.En son gelinliği giymek için hazır beklediğimde odada bulunan herkesin dışarıya çıkmasını emrettim.
Nasılsa Alexender bugün düğün gerçekleşene kadar beni göremeyecekti.
Bu vakitlerin bol bol tadını çıkarmaya çalışıyordum.
İç giyimimin üzerine özel olarak dikilmiş yeşil ve altın işlemeli pelerinimi giyerek dolabın arkasında gizlenmiş gizli geçitin kapısında içeriye girdim.Geçitin Uzun ve karanlık koridorlarını çıkışa kadar ağır adımlarla yürüdükten sonra düzlüğe açılan kapısına geldiğimde beni karşılayan güzel hava ve doğa bugün için tek mutluluğumdu.
Bir süre otların içinde yalınayak gezinerek bu anın tadını çıkarttım.
Ansızın arkamdan gelen ayak seslerini duyduğumda ise korku ile çevreme bakındım.-Benim prenses,korkmayın.
Pelerinin şapkasının diğer tarafında kalan Eric çelik elbiselerinin içinde çıkardığı metal sesleri ile yürüyerek yanıma geldi.
-Beni mi izledin,
dedim.-Zaten görevim bu değil mi?
Diye sordu.İkimizde oldukça gergindik.
-Aaa,evet unutmuşum doğrusu sen her zaman görevlerini başarı ile yerine getirirsin.
Yönümü sol tarafta bulunan gizli bahçeye çevirerek yürümeye devam ettim.
-Seni o gün geri getirdiğim için bana hâlâ öfkelimisin Elenor?
Cevap vermek istemiyordum,konuşmak istemiyordum.
Çünkü değişecek hiçbir şey yoktu artık.Hızlı adımlarla yanıma gelerek koluma dokunduğunda durarak;
-Hayır Eric,sadece beni rahat bırak,
dedim.Elbette bu sözleri isteyerek söylememiştim ama burada bulunmasının şu an bana hiçbir faydası yoktu.
Üstelik yeni hayatıma alışmaya başlamam için yalnız kalmalıydım.-Bu dediğinizi yine yapamam prensesim çünkü kralımın emri var biliyorsunuz,
ona hızla dönerek;
-Kralın emri,Kralın isteği,Kralın muhafızı başka...
-Başka ne biliyorsun Eric?Ona haksızlık ettiğimi bilsemde bu sözleri söyledim.
Uzaktan arka bahçeye doğru yürüyen muhafız alayını gördüğümde tekrar geçitin kapısına doğru yöneldim.
Onun yanından geçerken kısık bir ses ile fısıldadığı sözleri duysamda arkama dönüp bakmadım;
-Elanor,üzgünüm.
Ve işte geçen iki saatin sonunda beklenen vakit gelmiş,beni kapıda bekleyen babamın kolunda Alexender'a doğru yürüyordum.
Düğün için hazırlanan nedimelerin hepsi çok güzel görünüyordu.
En başlarında ise Biana yürüyor,bir taraftan sürekli benim eteklerimi düzeltiyordu.Müzik,çiçekler ve ziyafet masaları olması gerektiği kadar özenli ayrıca geçeceğimiz yollara döşenen kadife kırmızı halılar sayesinde rahatça ilerliyorduk.
Nikah için hazırlanan özel alana geçtigimizde babam benim elimi Alexender'a uzatarak hayatımda belki ilk defa oluyordu beni öperek bu evliliği kutladı.
Sonrasında olanların bir çoğu hafizamda yer etmesin diye kendimi duygusuz bir ifadeye bürümüştüm.Büyük balo salonunu,dans müziği eşliğinde çıkan tüm nişanlı ve evli çiftler doldurmuş,bir taraftanda ziyafet masalarında eğlenen konuklar gayet keyifli görünüyordu.
Herkes memnundu ve kralın yüzü gülüyordu.
Fakat bu gece birilerinin yüzü hiç gülemeyecekti.
Biri ben,biri de ona bildiklerimi anlatarak tehtid edeceğim Alexender'dı.(Bir sonraki bölüm için spoiler;
Alexender;
-Biliyor,Darcy o bizi biliyor,Elanor.
Şimdi ne yapacağız!Darcy;
-Onu zehirleyerek öldüreceğiz,nasılsa artık sen bir prenssin.Yazar notu;
(Saray bu entrikasız olmaz diyerek bir sonraki bölüm için biraz gürültü ekleyelim:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAF DAĞININ PRENSESİ
Historical FictionÇelik kabzanın demir ve keskin ucunu onun çelimsiz duran boynuna bastırdı. -"Teslim ol,ben kazandım" Bu sözleri söyleyen maskeli şövalye bir taraftan da artık kendisinin koruyacağına emin olduğu prensesine bakıyordu. Güneşin silik ışınları ile aydın...