Güney sarayına giden en kestirme yolun,
tepeliğin içindeki ormanlık alandan sonra başlayan köyü geçmek olduğunu artık biliyordum.Tahminimce de bir kaç saat sonra Güney sarayına artık gelmiş olacaktık.
Alexender hâlâ yakalanamadığı için,babam bu yolculukta tek bir şart ortaya koymuştu.
Koskoca bir muhafız alayının eşlik ettiği askerlerden oluşan bir birlikle beraber gidecektim.Her zaman ki bir de yanımda bana eşlik eden,Biana olacaktı.
Bu sabah güneşin ilk ışıkları ile at arabalarının çıkardığı gürültülü sesler eşliğinde yola çıktığımızda,tam da.beklediğim üzere sayıca oldukça fazla olan askerler kapıda hazır olarak beni bekliyordu.
Güney kralı Robert'e misafiri olarak konaklayacağım için,kral
dün akşam üzeri eline ulaşmış gereken bir mektup ile durumu bildirmişti.Her ne kadar politik olayların içinde henüz söz sahibi değilsem de,bu gidişimle iki krallık arasında ki buzların erimesi için elimden geleni yapacaktım.
Elbette önceliğim Eric'i görmek ve ona teşekkür edebilmekti.
Saraya uzanan taş yolda bizi ilk karşılayan muhafızlar oldu.
Ziyaret defterini dolduran asker içeriye girmemize izin verdiğinde hava kararmaya başlamış ve biraz serinlemişti.
Git gide artan heyecanımın yüzüme yansımaması için sakin olmaya çalışıyor,misafir olacağım sürede bir sorun çıkmaması için dua ediyordum.
Başımı kaldırarak gökyüzüne baktım.
O ana geri dönüp baktığımda hatırladığım son şey,Güney krallığının yeşilliklerle kaplı güzel bahçesi olacaktı.Sarayın ön kapısının geniş basamaklı merdivenlerinde bekleyen hizmetliler, eşyalarımızı alarak bizi saygın bakışları ile karşıladılar.
Ben ve Biaana misafir salonuna doğru yönlendirildiğimizde ise kapıda ilk olarak gördüğümüz kişi Angel oldu.
-Hoş geldiniz prenses Elanor...
-Siz de öyle Lady.-Kralım gelmek üzere onu beklerken bir çay içmek ister miydiniz?
-Çok memnun oluruz,
dedim.Son gördüğümden bu zamana biraz zayıflamış ve solgun görünüyor,yine de sarı saçlarının gölgelediği yüzü ve yeşil gözleri güzel bir görüntü yansıtıyordu.
Eric'i sormamak için kendimi zor tutuyor olsam da geldiğimizi öğrendiğinde onun da beni görmek için sabırsızlanacağını biliyordum.
Çay içerken aramızda gelişen sohbet sayesinde vaktin hızla geçtiğini artık tamamen kararmış hava sayesinde anlamıştım.
Kral Robert ise hâlâ ortalarda görünmüyor,onun yokluğundan rahatsız olmaya başlayan Angel kaldığı zor durumu bize belli etmemek adına sürekli sorular soruyordu.
-Sizin günlerce kuyuda kaldığınız söyleniyor Elanor.
-Sahi,kurtulmayı nasıl başardınız?Sorusunu elbette yanıtlayacaktım ancak bir şekilde sözü Eric'e getirerek onu sormalı ve şüphe çekmemeliydim.
-O çevreden geçmekte olan krallığın batı görevlisi lord kurtardı beni,eşi ve o günlerce evlerinde misafir ederek bazı durumlar açığa çıkana kadar bu olayı gizli tutmayı başardılar.
-Ah,anlıyorum.
-Oldukça zor olmalı.Onu sevmiştim.
Gerçekten iyi bir yüreģe sahipti ve Eric adına mutluydum.
Pek tabii bunları söyleyen sadece aklımdı,kalbim değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAF DAĞININ PRENSESİ
Historical FictionÇelik kabzanın demir ve keskin ucunu onun çelimsiz duran boynuna bastırdı. -"Teslim ol,ben kazandım" Bu sözleri söyleyen maskeli şövalye bir taraftan da artık kendisinin koruyacağına emin olduğu prensesine bakıyordu. Güneşin silik ışınları ile aydın...