2 Hafta Sonra
Vücudum artık kendini uzun süre ayakta tutabilecek kadar güçlenmiş,
morluklarım yerini sarı halkalara bırakarak cildim kendini yenilemeye başlamıştı.Yeteri kadar beslenemediğim nekahat dönemlerime göre kilo almış ve oldukça sağlıklı görünüyordum.
Bu sabah şehre gitmek için hazırlanmaya başladığımda çıplak vücudumu inceleyerek tam anlamı ile iyileştiğimden emin olmuştum.
Elbette ki bu hazırlıklar her zaman ki görünümüme eşlik eden kıyafetlerden çok farklı olmuştu.
Kimliğimi gizlemek için,en sade olan elbisemden daha sade,makyajsız bir yüz ve özenilmemiş saçlar ile kalabalığın arasına karışmayı düşünüyordum.
Bunun için beden ölçülerimizin hemem hemen birbirine yakın olduğu Olive yardımcı olmuş,beni ele vericek küçük detaylara kadar her türlü olasılığı düşünmüştü.
Pelerinimin kapattığı bedenim ve yüzüm sebebi ile de konuşmadığım sürece tanımam pek mümkün görünmüyordu.
Madam Catherine bizi kapıda uğurlamıştı.
Yarım saatin sonunda Olive ile birlikte güvendikleri iki muhafızın eşliğinde şehre giden ormana doğru ilerliyorduk.Eric'i gördüğüm son günün üzerinden tam iki hafta geçmişti ancak ondan sadece kısa bir mektup elime ulaşmıştı.
Biana'yı ona gerek kalmadan kralın zaten kurtarmış olduğunu,sarayda herkesin ölümümü artık kabullendiğini ve suçunu itiraf eden Dük'ün tutuklanarak infaz edildiğini anlatıyordu.
Ayrıca güvenli bir şekilde Lord'un sarayında yaşamaya devam etmemi de.
Gerçekten delirmiş olmalıydı.
Buna ne kadar devam edebilir,daha ne kadar fazla gizli yaşayabilirdim.Bu cümleler dışında başka hiçbir açıklama yapmamış,suçlu olabileceğini düşündüğü Alexender hakkında dahi bulabildiği bir ip ucu ya da küçük bir bilgiden bahsetmiyordu.
Yaşadığımı herkesten saklayarak ona verdiğim sözü tutmuştum ancak artık daha fazla beklemek istemiyordum.
Bu Lord ve ailesi içinde oldukça tehlike içeren bir durum olmaya başlamıştı.Şehre giderek tüm olanların sonucunu şimdilerde vali binasında kuzey krallık için çalışan eski bir hizmetlim ve aile dostumuzdan öğrenecektim.
Eğer ki herhangi yeni bir haber ortaya çıkmadı ise artık Kuzey sarayına dönerek bazı gerçekleri babam ile paylaşacaktım.Saldırı sonrası yuvarlanan faytondan beni çıkararak birisi ayaklarımdan sürüklemiş hiç düşünmeden kuyuya iterek ölümümü istemişti.
Bu durum artık sessiz kalabileceğim bir suskunluk olmaktan çıkmalıydı.
Bunu yapan her kim ise kendimi güvene alarak kimliğini öğrenmeli cezasını çektiğini görmeliydim.Tekerleğin yolda hızla ilerlediği saatlerde kabusu yaşadığım ormanın içinden geçerken muhafızdan durmalarını istedim.
O güne dair hatırladığım en son görüntüler zihnimde canlanırken Olive ile birlikte o alanda yürümeye başladık.
Bulunduğum kuyuyu görmek için arabacı ve muhafızlara çevreyi biraz incelettirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAF DAĞININ PRENSESİ
Historical FictionÇelik kabzanın demir ve keskin ucunu onun çelimsiz duran boynuna bastırdı. -"Teslim ol,ben kazandım" Bu sözleri söyleyen maskeli şövalye bir taraftan da artık kendisinin koruyacağına emin olduğu prensesine bakıyordu. Güneşin silik ışınları ile aydın...