Eric
Onu olası düşman saldırılarından koruma ile görevlendirilmiştim ancak ilk olarak korumam gereken kişi bence nişanlısı Alexander'dı.
Davranışları oldukça kabaydı ayrıca kötü şöhreti yüzünden Elenor'u hak etmiyordu.
Bence kral ve kraliçe bu gerçeği kesinlikle biliyordu ancak sözde politik sebeplerden dolayı bunu göz ardı ediyorlardı.
İşte bunu hiç anlayamıyordum.
Sarayda yaşıyor,tüm krallığa söz geçiriyor ve soylarını nasılsa her türlü devam ettireceklerini biliyorlardı.
Ayrıca şuna emindim ki; Subay olan Dük yardımcısından çok daha soylu ve asil talipler prenses ile evlenmek için sırada bekliyordu.
Bu evliliği istemelerinin politik sebeplerden daha başka geçerli bir mutlak sebebi olmalıydı.
Bunu araştırmak adına bir köstebek buldum.
Dük'ün eşi Darcy'in yeni işe başlayan hizmetlisi ile tanışarak yakınlık kurdum.
Köylü ve efendi birine benziyordu.
Prensesin güvenliğini sağladığımı bahane ederek, bana oradan her türlü bilgiyi ulaştırmasını rica ettim ki bu isteğim onun şüphe çekici de olmamıştı.
Bu akşam saray sahipleri ve konuklar yemekteyken onunla uzunca sohbet etmiş bu güveni de sağlamıştım.
Ayrıca ben de ona bu küçük iyiliğinden dolayı kullandığım bazı imkanlardan yararlanmasını sağlayacağımı imâ etmiştim.
Geçen bu sürede yokluğumun uzun süre fark edilmemesi için salona geri döndüğümde her şey yolundaymış gibi görünüyordu.
Hanımlar kendi aralarında sohbet ediyor,beyler ise ayrı bir salonda bir hayli hararetli geçen askeri konuları konuşuyorlardı.
Saatler ilerlediğinde yaklaştığında Elanor'un onların yanında hızla ayrılarak odasına doğru gittiğini fark ettim.
Tabii bu arada Alexander oturduğu bölmeden bakışları ile onu takip ediyordu.
Ben göremeyeceği bir uzaklıkta camın arkasında kalan kapının önünde duruyordum.
Gecenin bu kısmından sonra onun beyler arasında ki sohbeti dinlemek yerine sürekli saatine bakması rahatsız ediciydi.
Şu an benim yukarı çıkarak prensesin koridorundaki askerlerden hariç ayrıca nöbette olmam gerekiyordu ancak onun daha ilk aķşamda beni orada görmesini istemiyordum.
Aradan geçen yarım saatin sonunda Alexander masadan izin isteyerek kalktı ve hızlı adımlarla yukarıya giden merdivenlere doğru yürüdü.
Tabii ben de belli etmemek için ağır adımlarla onun peşinden ilerledim.
Koridorun dönemecine geldiğinde beni göremeyeceği kadar uzak mesafedeki açık bir kapının aralığına sığındım.
Önce onun kapısını çaldığını ve açılmayınca da kapı kolunu oynattığını duydum.
Odasına zorla ya da uygunsuz bir şekilde kabaca girmek için herhangi bir şey yapacak olsaydı müdahale edecektim.
Bunun için Elanor bana izin vermemişti ancak karanlıkta başka biri sandığımı söyleyerek bu işten sıyrılmış ve onu korumuş olabilirdim.Oysa o bir kaç kez kapıyı yokladıktan sonra kendi odasına doğru yürüdü.
Ben de bir kaç dakika sonra koruma alanıma geçerek nöbetime başladım.
Bu gece üç saat nöbet tuttuktan sonra yerimi koruma askerine devrederek aynı koridorun en başında olan odama geçtim.
Yatağıma uzandığımda sadece Elanor'u düşünüyor,bugün koluma dokunduğunda ki hislerimi tekrar hatırladığımda gülümsüyordum.
Bu benim için hiç iyi bir şey değildi üstelik.
Ona karşı en küçük farklı bir his beslediğimi istemeden belli etmem ya da öğrenilmesi durumunda eğer şanslıysam bu saraydan uzaklaştırılır ya da olası bir şekilde başımı bırakırdım.
O bir prenses ben ise koruma askeriydim.
Yatakta gözlerimi tavana dikmiş öylece uzanırken sürekli tekrarladım.O bir prenses.
O bir prenses.
O bir prenses.Sen bir şövalyesin.
Sen bir şövalyesin.
Sen bir şövalyesin.Elbette onunla ilgili hayaller kuramazdım ancak görevimin tüm yükümlülüklerini yerine getirerek onu her türlü kötülükten koruyabilirdim.
Kendi kendime bir söz verdim.
Ve ben genelde kendime verdiğim sözleri tutardım.
O mutlu bir evlilik yapana kadar bu saraydan ayrılmayacaktım.
Bu kişinin Alexender olmaması için ise gerekirse başımı bile verirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAF DAĞININ PRENSESİ
Fiksi SejarahÇelik kabzanın demir ve keskin ucunu onun çelimsiz duran boynuna bastırdı. -"Teslim ol,ben kazandım" Bu sözleri söyleyen maskeli şövalye bir taraftan da artık kendisinin koruyacağına emin olduğu prensesine bakıyordu. Güneşin silik ışınları ile aydın...