42.Bölüm-"Düşes Teminâtı"

28 4 0
                                    

1 hafta sonra

Gün doğumunun serin esintisini içeriye dolduran açık camın altın pervazına yansıyan görüntümü izliyordum.

Gözlerim,göz altlarımda oluşan mavi-gri çöküntüler yüzünden morarmış,uzun saçlarım taranmadığı için kirli ve karışık,sargı içindeki bedenim ise zayıflamış görüntüsünün verdiği yorgunluktan dolayı bitkin görünüyordu.

Yutabilmem için süt ve yulaftan oluşan yumuşak karışımı yemeğe çalışıyordum.

Lord'un eşi düşes Catharine beslenmem için bana yardımcı oluyordu.
Çenemde oluşan morluktan anladığım kadar ile yüzümde de küçük kırıklar vardı.

Elindeki kaşığı bir süre bekleterek;

-Prensesim,
dedi.
-Lord bu olaylarla ilgili haber alabilmek için şehre ve sarayınızın çevresine asker görevlendirdi.

Artık gelecek haberleri dört gözle bekliyordum ve olabilecek en kötü şeylere dahi kendimi hazırlamıştım.

-Teşekkür ediyorum Düşes Catherine,bu çabalarınız için mükafatlandırılıcağınıza emin olunuz.
-Lord?
-O şu an nerede acaba?

Söyleyip söylememekte kararsız kaldığı sözleriden önce biraz duraksayarak;

-Şey,,,
-Güney Sarayı kralı ile görüşmeye gitti.Bu olaylar ile ilgili bilgileri olabileceğini düşünüyor.

-Anlıyorum.

-Geldiğinde kendisi ile mutlaka görüşmek istediğimi söyler misiniz?

Boşalan tabağı eline alarak kapıya doğru yöneldi.

-Elbette Prensesim,sanıyorum akşam üzere burada olacak.

O gittikten sonra artık oturabildiğim yatağın içinde uyumak için uzandım.
Gözlerimi bir tıkırtı sesine açtığımda kararmış olan havadan lordun geldiğini anlabiliyordum.

Aradan çok geçmeden kapım çalınarak içeriye girmek için İzin isteyen düşes Catherine oldu.

-Efendim,
dedi.
-Müsaitseniz lordum sizinle görüşmek istiyor.

Başımı sallayarak  gülümsedikten sonra hızlı adımlarla odadan çıktı.

Onun hemen ardından ise  kapıdan içeriye giren lord,camın önünde duran koltuğa oturdu.

-Kendinizi bugün nasıl hissediyorsunuz Elanor?

-Gayet iyiyim,
dedim.
-Teşekkür ediyorum.
-Getirdiğiniz müjdeli haberlerden sonra daha iyi olmayı umuyorum.

Bakışları gözlerimle buluştuğunda derin bir nefes çekerek söze nereden başlayacağını düşünüyor gibiydi.

Bir kaç saniye geçtikten  sonra anlatmaya başladı;

-Öğrendiğiniz üzere bugün Güney krallığına bilgi almak için gittim ve kesinlikle merak etmeyiniz ki yaşadığınızı hiç kimseye söylemedim.

Memnuniyet dolu bir ifade ile kendisine gülümsediğimde hafifçe öksürerek sözlerine devam etti;

Aslında duyacaklarım için kalbim o dakikalarda duracak kadar hızlı atıyor ve nefesimi sanki yaşamıyormuşumcasına kesik kesik alabiliyordum.

-Dönüş yolunuzda ki size kurulan tuzakta bir çok yaralanma olmuş.
Pek tabii onlara ulaşabilmişler ancak siz bulunamadığınız için öldüğünüzü düşünüyorlar.
-Kralınız tüm askeri ile olabilecek her yeri bir hafta boyunca aratmış ancak bulunamadığınız için artık vazgeçilmiş.

Ayıldığım bir hafta öncesiydi ve baygın kaldığım günlerle birlikte burada oluşumun üzerinden tam yirmi gün geçmişti.

-ilk olarak Güney Sarayının düşmanlık için bu şekilde bir plan yaptığını düşünselerde sonrasında yaptıkları bazı görüşmeler ile her şeyi açığa kavuşturmuşlar.

Dinlediklerimden sonra daha fazla dayanamayarak sordum;

-Ne gibi mesela?

-O gün alayınızın askerlerinden Sam o tuzak esnasında gözcülülük edenlerden birini yakalayarak bazı işkenceler ile konuşturmuş.

-Evet,
dedim.
-Sonuç.

-Prensesim,bu tuzağı size dük hazırlatmış.

Şaşırarak öne doğru eğildim;

-Emin misiniz lord?

-Evet,oldukça doğru ve kesin bir bilgi efendim.

Bu duyduklarım için içten içe çok seviniyordum aslında
bazı şeylerin açığa kavuşma vakti gelmiş sayılırdı.
Babam ve annemin karşılarına çıkarak Darcy ile olan ilişkisini de anlatabilirim ve artık inanacaklarını bildiğim için biraz rahatlamıştım.

Ancak öncesinde yapmam gereken daha önemli bir şey vardı.

-Güney sarayında prens Eric'i gördünüz mü acaba?

Bu soruma şaşıran lord;

-Evet gördüm Prensesim kendisi ile konuşmadım yalnız,oldukça meşgul görunüyordu.

Bu cevap beni biraz hayal kırıklığına uğratmış olsa da belli etmemek için asılan yüzümü hızla toparladım;

-Her şey için size çok teşekkür ederim,
dedim.
-Size güvenebileceğimi biliyordum.

Gülümseyerek başını salladı ve;

-Son bir şey daha var Prensesim,

-Sizi dinliyorum.

Bu kez yüzü gölgelenmiş ve üzgün görünmeye başlamıştı.

-Çekinmeyiniz Söyleyiniz Lord!

--Baş hizmetliniz lady Biana efendim,kendisi dük tarafından esir alınmış.

Doğrularak kalkmak istedim ancak vücudum o an için buna izin vermedi.

-Kral ne yapmış?Yani ne yapıyor onu kurtarmak için?
-Bildiğiniz her şeyi anlatın lord?O,o benim için bir hizmetliden çok ötededir.
-Ne istiyorsanız,benden ne istiyorsunuz yaparım lütfen.

-Sakin olun Prensesim,kendinize zarar vereceksiniz,
dedikten sonra;

Ayağa kalkarak konuşmaya devam etti;

-Üzgünüm ki sizi zaten ölü bildiği için babanız onun hayatını umursamıyor.
-Şu an tek derdi dükten intikam almak için plan yapmak.

-Hayır,Hayır buna engel olmalıyız.
-Bianayı orada bırakmayız!
-Bana yardımcı olun ne olur Lord.

Bana bakan çaresiz gözlerini kısarak yatağa yanıma oturdu;

-Ancak ben sizin için ne yapabilirim Elanor?

-Acil olarak mektup yazmak istiyorum...
Siz de mektubu Güney sarayına ulaştirabilirsiniz.

-Elbette,
dedi.

Odadan çıktı ve gönderdiği hizmetli sayesinde şu an mektubu yazıyordum.

Sevgili Eric,

Hâla hayattayım ve yaşıyorum ancak Biana'nın esir alındığı haberini aldım.
Babam kendisinden vazgeçmiş durumda o yüzden de senden rica ediyorum.
Bir prens olarak tüm yetkilerinle onu kurtarmam için yardımcı olmalısın.
Ben yeni yeni güç toplamaya çalıştığım için bu konuda sanıyorum başarılı olamam.
Sana olan güvenimin sonsuz olduğunu biliyorsun.
Lütfen onu kurtar.

Prenses II.Elanor Cartwrigh

Kapının çalınması ile birlikte içeriye giren Catharine mektubu uzatarak şu sözleri söyledim;

-Bu mektubun kesin olarak yalnızca prens Eric'in eline geçmesini sağlayabilir misiniz?
-Düşes bu çok ama çok önemli,
dedim.

O güveni veren ifadesi ve ses tonu ile;

-Sizi temin ederim Prensesim,bunu yalnızca prens Eric okuyacak.

KAF DAĞININ PRENSESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin