Bildiğim kokuların,binlerce kez geçtiğim botanik çiçeklerinin arasından sarayın girişine doğru yürüdüm.
Kale duvarlarının girişinde, beni gören muhafızı yaşadığıma zorla ikna ederek onun hayret dolu baygın bakışlarını geride bıraktım ve ilerledim.Pelerinimin şapkasını önüme çekiştirerek hizmetlilerin kullandığı kapıdan geçerek yukarıya yöneldim.
Tüm kolay çıkışları ve gizli yerleri bildiğimden,kralımın odasına kimseye görünmeden ulaşmak benim için hiçte zor olmadı.Onu dinlenmek için oturduğu satranç tahtasının önünde bulduğumda,beni karşısında gören gözleri yerinden çıkacak gibi oldu.
-Elanor,kızım sen!
-Evet benim kralım,
dedim.Ayağa kalkarak karşımda durdu ancak sanıyorum hayal mi gerçek mi olduğumu anlamaya çalışıyordu.
Onu bu kısa şok dalgasından kurtarmak o an için sadece benim elimdeydi.-Korkmayın,ben yaşıyorum,gerçeğim...
-O kazada birisi tarafından kuyuya atıldım,beni oradan çıkaran şehrin çıkışındaki küçük sarayda oturan Lord ve ailesi günlerce iyi olmam için çabaladı.
-Siz de her yerde arattınız ancak bulamadınız.
-Ve işte kralım,günler sonra iyileştim şimdi ise karşınızdayım.
-Bu gerçek,ben gerçeğim.Anlattığım bu olaylar için beklemediğim kadar üzgün görünüyordu ancak yerini mutluluk ve sevincin aldığı gözyaşları yanaklarından sürülüyordu.
Son gördüğüm zaman yani hemen hemen bir aydan bu yana oldukça zayıflamış ve çökmüş görünüyordu.
İki adımda yanıma gelerek beni kollarının arasına sıkıca sardı;
-Elanor,prensesim güzel kızım!
-Hayattasın...
-Neden bize haber ulaştırmadın,gelmek için nasıl bu kadar çok bekleyebilirsin!-Suçluyu ortaya çıkarmak için.
-Ama güzel prensesim,bunu yapanlardan birini yakalayarak konuşturduk ve dük sonunda suçunu itiraf etti.
-Oturabilirmiyiz kralım size anlatacaklarım var,lütfen beni gerçekten dinleyin.
Ona bu geçen sürede yaşadığım her şeyi anlattım.
Elbette ki Eric ile görüşmem dışında.Cümlelerim bittiğinde Elanor dedi ellerimi tutarak;
-Çok üzgünüm,seni koruyamadım.
Kralım dedim,
-Beni asıl üzen başka bir gerçek var ve size söyleyeceklerimin doğruluğu üzerine şimdiden ant içiyorum.
Küçüklüğümden beri benim sözlerimin doğruluğuna hep güvensede bu konuda ayrıca ona teminat vermek istemiştim.
Üstelik Çok az ant içtiğimi bildiğinden doğruları duyacağına bu kez emin olmuştu.-O gün kaza esnasında faytonun devrilmesi sonucu başımı sadece yere çarpmıştım.
Dikkatli ve ciddi bakışlar eşliğinde beni dinlerken,sözlerimin geri kalanını bir an önce duymak için acele ediyor gibiydi.
-Hafif bir sersemlik hali ve baygınlık geçirmiştim ancak bilincim kısa süreliğine olsa yerindeydi.
-Birisi yaralı haldeyken beni ayaklarımdan tutarak uzun bir süre yerlerde sürükledi.
Duyduğu bu cümleden sonra oturduğu kolltuktan hızla ayağa kalkarak öfkeli bir şekilde yumruklarını sıktı.
Duraksamadan anlatmaya devam ettim.
-Yattığım yerde savrulan başımı kaldırmam pek mümkün olmadığı için bana bunu yapanın yüzünü görememiştim.
-Tek görebildiğim onun ceketinden sarkan zincir ucunda sallanan gümüş bir pusula idi.-Pusala mı?
Bu sorusunun ardından bana olan bakışları derinleşerek yanıma tekrar oturdu;
-Bunu yapanı biliyorsun değil mi?
-Bu kadar zaman bundan emin olmak için bekledin?Evet anlamında başımı salladığımda koyulaşan gözlerine rağmen sakin olmaya çalıştığı ses tonu ile sordu;
-Kim Elanor,o kim.
-Kralım biliyorum kötü hissedecek ihanete uğradığınız için üzüleceksiniz ancak kim olduğunu size kesinlikle söyleyeceğim.
Pelerinimin cebinde duran Pusulayı çıkararak masanın üzerine koydum.
Krallık amblemini gören babamın yanakları kızarmış,geçirdiği bu dakikaların ağırlığından dolayı her zaman dik
görünen omuzları düşmüştü.Ve pusulanın kime ait olduğunu hatırladığında ise onu odada tutmam mümkün olmadı.
Peşinden gitmek istedim ancak fark ettiğinde ciddileşen ses tonu ile bana seslendi;
-Elanor oda da kal!Bu bir emirdir.
-Ama kralım siz,
-Derhal odaya!
Neler olacağını tahmin etmem hiç zor değildi artık.
Babam en çok güvendiği baş muhafızına Alexender'ı tutuklama emri verecekti ve sorgudan sonra onun için mutlak suretle infaz kararı çıkacaktı.Daha ònce kral olarak affettiği bir çok suçlu olmuştu ancak içlerinde ona ve ailesine ihanet eden hiç kimse yoktu.
Ben yaşadığım heyecandan dolayı odayı hızlı adımlarla turlarken,kapının açılması ile kraliçemin ağlayan yüzü göründü.
-Elanor,sen gerçeksin!
Küçüklüğümden bu zamana kadar onları ilk kez bu kadar üzgün görüyordum.
Bunun için de ne hissedeceğimi bilmiyordum.-Evet kraliçem,yaşıyorum.
Yanıma yaklaştığında saçlarıma dokunarak her zaman ki mağrur duruşu ile yanaklarımdan öptü.
-Seni çok aradılar Elanor,
neden yaşadığını gizledin?
-Neler oluyor,kral niye bu kadar öfkeli?Şehir gezisi ve bugün buraya yaptığım yolculuk olanların gürültüsü ile birleştiğinde, kraliçeme her şeyi baştan anlatmak oldukça yorucu olacaktı.
Geçen bir saatin sonunda artık olup bitenleri öğrendiğinde dehşet içinde kalmış ve üzgün gözlerle bana bakıyordu.
-Elanor,güzel prensesim...
-Beni bağışla,bizi bağışla!
-Elbette olacakları bilemezdik ancak senin bir çok kez yaptığın uyarılara kulak vermeliydik.
Onun bu sözlerinden doğan güvenden sonra şahit olduğum Alexender ve Darcy'in ilişkilerini de anlattığımda artık onu da bu odada tutamadım.
On dakika kadar dinlenerek odadan çıkmak için kapıya yönelmiştim ancak duvarda,Yaldızla birlikte sarıya boyanan için de ise midye kabuklarını gizleyen çerçevesi ters asılmış bir ayna olduğunu fark ettim.
Ona dikkatle bakarak yüzümde kalan izleri inceledim ve tekrar doğru bir şekilde asarak odadan çıktım.Bugün benim için gerçek bir prenses olduğumu kanıtlama günüydü ve aşağıya onunla korkmadan yüzleşmeye iniyordum.
Yazar Notu;
Selamlar watty halkı;
Geriye son beş bölüm kaldı ve zihnimde canlananlara göre biraz enteresan şeyler olacak gibi...
Kalan iki bölümü yalnızca Eric'in son günlerde yaşadıkları için ayırdım.
Eski baş muhafız,Güney krallığın yeni prensinin öğrndikleri nelermiş ben de merak ediyorum:)Ayrıca Elanor'un ispatladığı gerçeklerden sonra kuzey krallık sarayının akibeti ne olacak?
Birlikte okuyup görelim.Keyifli okumalar olsun♥️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAF DAĞININ PRENSESİ
Historical FictionÇelik kabzanın demir ve keskin ucunu onun çelimsiz duran boynuna bastırdı. -"Teslim ol,ben kazandım" Bu sözleri söyleyen maskeli şövalye bir taraftan da artık kendisinin koruyacağına emin olduğu prensesine bakıyordu. Güneşin silik ışınları ile aydın...