*SON

11.2K 624 143
                                    

Kucağına, yaşamın diğer yarısını sığdırdığından beri iki ay boyunca çok hızlı akmıştı zaman

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kucağına, yaşamın diğer yarısını sığdırdığından beri iki ay boyunca çok hızlı akmıştı zaman. Düşünceler ikiye katlanmış, yorgunluk biraz daha artmış, vakit kısaldıkça kısalmıştı. Bu yüzden sızlanmasa da bitkin düşmeye engel olamıyordu

Ama buna hayatımın en iyi yorgunluğu diyordu çoğunlukla.

Yine bir yatağından yorgunca kalktığında, etrafında kızını göremedi. Saçları dağılmıştı, kıyafetinin yakası kaymıştı. Uyuduğu belliydi fakat en son Ela'yı da yatırmıştı yanına. Canını acıtmamak için sürekli kontrol ettiğinde yanında olduğunu gördüğü halde şimdi bebeğinin yatakta olmayışıyla kaşları çatıldı. "Ela? Kızım?"

Minik ayaklarından çıkartılan küçük çoraplar bile kenarda duruyordu. Onları tutup bakındıktan sonra yataktan kalktı, kapıdan çıktığı an kulağına ilişen sesler duraksamasına sebep olmuştu. "Seni de götürürüz Uludağ'a," diyen kişi Baran'dı. Hatta sesini de farklı bir tona ayarlamıştı, demek ki Ela'yla konuşuyordu. "Annenle karla oynamayı çok sever, sen de bayılırsın, değil mi kızım?"

Yüzünü şapşal bir gülümseme alırken korkusu çabucak geçti, endişeleneceği bir durum olmadığından dolayı derince nefeslenmişti. Banyoda elini yüzünü yıkayıp saçlarını güzelce toparladıktan sonra yanlarına geçti. Salonun duvarına tutunup onları seyrederken bu anı bozmak istemiyordu, bu yüzden sessizdi Naz.

Gözlerinden bir şey anlayıp anlamadığı belli olmadığı halde duvardaki fotoğrafları ona işaret etmeye devam etti Baran. "Bak o bizim ilk fotoğrafımız," dedi mırıltıyla. Hemen yanında, Ela'nın aynı isme sahip olduğu anneannesiyle olan montajlı hali de vardı mezuniyet fotoğrafının.

"Güzel çıkmış mı anneyle baba?" Fotoğraf çerçevesini eline alıp yaklaştırdı. Ela kahverengi gözlerini iki yana çevirmiş, ufak seslerinden birisini çıkararak anlaşılmayacak bir tepki vermişti. Yine de Baran bunların hepsini kendisine bir cevap sayıyordu. "Tabi ki de anne çok güzel," dedi sanki bunu Ela söylemiş gibi. "Babanın da gideri var mı bari?"

Tek koluna değen bedene eğildi usulca. Ela dilini dışarı çıkarmıştı, gözleri dikkatle babasında geziniyordu. Baran kızını her kucağına alışında dayanamadığı için eğilip boynuna değdirdi burnunu. Oradaki koku daha önce duyumsamadığı kadar güzeldi, bağımlılık yapıyordu. "Senin de mezuniyetine gelir miyiz böyle?" diye sorduğu an geri çekilip çerçeveyi biraz daha kaldırdı. Kızının dikkati bu sefer de fotoğrafa kaymıştı. "Benim kızım da annesi gibi okul birincisi olur belki. Senin de fotoğraflarını çeker asarız buraya."

Duvarın çoğu Naz'la biriktirdikleri anılarla kaplıydı, yılların bu kadar çabuk ve hızına rağmen bu kadar dolu geçtiğini daha önce fark etmemişti. Ela da böyle fark edilmediği an büyüyecekti. Bunun için, saklanması gerekiyordu tüm hatıraların.

Şimdi içerideki yatak odasında uyuyan Naz'ın peşine lisede düştüğünü, onu bırakmamak suretiyle elinden tuttuğunu hatırlayınca kaşlarını şapşal bir tavırla havaya kaldırdı Baran. "Ama öyle herkesi peşine takarsan bozuşuruz güzelim, ben kızımı paylaşacak değilim."

AFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin