"Tamam, bitti," sözlerinin ardından Naz oturduğu sedyeden kalktı. Revirdeydi, hemşire burnuyla ilgilenirken kendisine top atan Denizhan'ın da müdür yardımcısının odasında olduğunu biliyordu. Naz'ı bekliyorlardı.
Elini bir gariplik hissiyle burnundaki sargıya götürdü, yüzünde değişik bir ağırlık uyandırmıştı. "Teşekkür ederim," diye mırıldandı usulca. İşte eski Naz geri gelmişti; utangaç, tedirgin, korkak... "Çıkabilir miyim?"
"Tabi canım, geçmiş olsun."
"Sağ olun."
Revirin kenarında duvara yaslanarak kendisini bekleyen Baran'a döndü bu sefer. Onun yanına vardığında Baran duvardan ayrılıp önünde birleştirdiği kollarını indirmiş, bir elini sargıya uzattığı halde dokunmamıştı. "Çok acıyor mu?" diye sordu gerçekten tedirgince. Kendisine bakarken onun yüzünde sıkıntılı bir ifadenin oluştuğunu gördü Naz. "Acımıyor," dedi. "Biraz dindi sızısı."
"Emin misin?"
"Eminim..." Kapıyı açıp dışarı çıktı. "Müdür yardımcısının yanına gitmem lazım, beni bekliyorlar. Sen de derse dön artık."
"Yok dönemem."
Merdivenlerden inerken yandan ters bir bakış attı Baran'a. Futbol maçı oynarken dağılan saçlarını hiç düzeltmemiş olmalıydı ki hala aynı şekilde duruyorlardı. "Beni bahane edip dersi mi ekeceksin?"
Baran ellerini okul pantolonunun ceplerine sıkıştırdı. Gözleri koridorda dolaşırken omuz silkmişti. "Zaten derslere de başka şeyleri bahane edip giriyordum, sorun değil o yüzden."
"Nasıl okul birincisi olacaksın sen?" diye huysuzca mırıldandı Naz. Aklı yine o konuya kaymıştı, kollarını önünde birleştirip Baran'dan bir cevap bekledi bu yüzden.
"Okul birincisi olacağımı kim söyledi?"
"Yağmur."
"Onun her söylediğine inanıyor musun?" derken kaşlarını kaldırarak baktı genç kıza. Gerçekten meraklı hali bu konuya önem verdiğini gösteriyordu.
"Gerçek değil mi yani?"
"Yok gerçek ama sen yine de onun her söylediğine inanma bence."
Naz bu sözlerin ardından bozulurcasına suratını astı. Müdür yardımcısının odasına yaklaştıklarında birkaç adım önden gitti ama Baran hemen ona yetişmişti.
"Kızım sen üzülme diye diyorum, birinciliği kaçıracağın için hemen yıkılmışsın zaten."
Artık kapının önündelerdi. Naz elini kaldırıp tıklatmadan önce kaşlarını çattı Baran'a. "Yıkılmadım, ayrıca birinciliği kaçırmadım da."
Hemen sonra ona söz hakkı tanımadan kapıyı tıklattı ve "Gel!" çağrısının ardından içeri girdi. Müdür yardımcısının bakışları kendisine çevrilmişti ama Denizhan yalnızca önündeki masaya bakıyordu. Naz sinir içinde yumruğunu sıktı. Sanki düşmanlarmış gibi davranması saçmaydı, ona hiçbir şey yapmamıştı ki.
"Otur kızım."
Naz da onun karşısındaki koltuğa oturdu. Şimdi Denizhan'la karşılıklılardı, aralarında elle tutulurcasına yoğunlaşan gerginlik iki çift gözün buluşmasıyla daha da artmış gibiydi.
Yalancı bir öksürük sesiyle bakışlarını birbirlerinden çektiklerinde Naz, müdür yardımcısının kendisine sorarcasına baktığını gördü. "Evet Naz, ben Denizhan'dan olanı biteni dinledim ama bir de senden duymak istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AF
Teen FictionBabası onu terk ettiğinde küçük bir kız çocuğuydu. Annesi öldüğündeyse henüz büyüyememişti. Ona arkadaşlık etmek için yanında bir tek dedesi vardı, o da sevgi konusunda eli çok sıkı bir adamdı. O zor da olsa kendi kendini büyüttü; sonra pahalı ayakk...