Oy ve satır arası yorumlarla destek verirseniz çok mutlu olurum. Keyifli okumalar. 🤍
-
Ön camdan gözüne yansıyan güneş ışıklarını eliyle hiç örtmeden başını geriye yasladı; yüzündeki aydınlık, uyku mahmurluğundan kapanan gözlerini açmasına yardımcı olmuştu. "Baran ne olur azıcık gülsen," derken sesi sızlanır gibiydi. "Söz bir dahaki hafta izin alacağım ve tamamen seninle olacağım, bak cidden söz verdim."
Staj yaptığı şirkette işe başlayalı bir seneyi geçmişti ve o zamandan beri Baran'ın beraber tatile çıkmak üzere olan teklifini reddetmek zorunda kalıyordu. Buna sebep olan şeyse iş yerinde sürekli sorumluluk almaktan dolayı hiçbir şeye zaman ayıramamasıydı. Aslında bu duruma kendisi de üzülüyordu fakat henüz işlerden sıyrılamamıştı.
Baran direksiyonu dalgınlıkla çevirirken sıkışık trafikten dolayı alnını sıvazladı. Bakışlarını kendisine yalvarır gibi bakan Naz'a çevirdi kaçamak halde. Onu bu hale sürüklemediği müddet Naz sıkı sıkıya bağlandığı işinden başını hiçbir zaman kaldırmayacaktı, bu yüzden ilk defa tavrını en net haliyle koymuştu. "Aynı sözü geçen hafta da vermiştin, unutmadım."
"Ama o zaman şirkette bu kadar personel çıkışı yaşanacağını bilmiyordum, aniden her şey üzerimde birikti." Koltukta biraz yükselip her zaman kullanmayı tercih edemediği şekilde "Sevgilim," diye mırıldandı. "Lütfen..."
Hemen sonra buna kayıtsız kalamayan bir "Hmm?" sorusu duyunca kendisini gülmeye zorladı Naz. Bakışları hala ara sıra kendisine uğruyordu ve açılan trafikten sonra geldikleri şirketin önüne park edince Naz, Baran'ı çenesinden kavrayıp tamamen kendisine çevirdi. "Bu sefer kesin söz verdim, haftaya beni istediğin yere götürebilirsin."
Hala el freninde olan elini çekip direksiyona ufak ritimlerle vurdu Baran, birkaç haftadır yaptığı planı sürekli ertelemek durumunda kalmıştı ve bu durum keyfini kaçırıyordu. Yolda gezdirdiği bakışlarını Naz'a çevirdiğinde ona soğuk bakmak istemese de bu işkoliklik sorununu başka türlü çözemeyeceklerini bildiği için bir de bunu deniyordu. "Onu haftaya göreceğiz," diye kısık bir sesle konuştuktan sonra uzun uzun Naz'ın tereddüt dolu gözlerine baktı.
Naz birkaç saniye endişe içinde bekledikten sonra hafifçe kaşlarını çattı. "Haftaya bu koltukta sen oturacaksın," deyip eliyle kendi oturduğu koltuğu işaret ederken söyledikleri konusunda emindi. "Aklından neresi geçiyorsa oraya seni ben götüreceğim, göreceğin tek şey şoförlüğüm olacak."
Sorarcasına tek kaşını havaya kaldırdı Baran. "Uzun yol yapacaksın yani?"
Bu soru Naz'ı caydıracak gibi olsa da "Tabi," demişti usulca. "Uzun yol da yaparım... Ne var ki? Harika bir şoförüm ben."
"Onu biliyoruz güzelim," derken aklında en son Naz'ın direksiyona geçtiği an geldi. Boş yolu fırsat bilip aniden hız yapınca, Baran nasıl endişelendiğini hatırlıyordu. "Gaz pedalıyla resmen oyuncak gibi oynuyorsun."
Aynı günü kendisi de hatırlayınca tekrar araba sürmeye dair heyecanı pekişmişti. Keyifle gülüp "Ama çok eğlenceliydi," dedi. "Ve sakın inkâr etme, onu da mükemmel yaptım."
Baran az önceki konuyu unuturken "Neyi yapmıyorsun ki zaten?" diye mırıldanmıştı. Hemen sonra Naz'ın arkaya uzanıp çantasını almasıyla dikkati oraya kaydı. Artık arabadan inip işe gideceğini düşündüğü an Naz "O zaman gitmeden önce şunu da göstereyim," dedi.
"Neyi göstereceksin?"
Naz çantasının fermuarını açıp en üst kısımda duran kutuları çıkardı. Aynı markanın iki farklı renginde yemek kutularından almıştı. Lacivert olanı Baran'a uzattı hemen, kendisinde ise turuncusu vardı. Bir süre önce öğle yemeğini kendi yapmayı kafasına koymuştu ve bir tane de Baran için hazırlamıştı. "Bak bunları ikimize aldım, öğle arasında dışarıdan yeme diye atıştırmalık bir şeyler de yaptım. Alttaki kutuda meyve dilimleri var, üstte de siyez ekmeğiyle yaptığım ton balıklı sandviç ve yoğurtlu salata var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AF
Teen FictionBabası onu terk ettiğinde küçük bir kız çocuğuydu. Annesi öldüğündeyse henüz büyüyememişti. Ona arkadaşlık etmek için yanında bir tek dedesi vardı, o da sevgi konusunda eli çok sıkı bir adamdı. O zor da olsa kendi kendini büyüttü; sonra pahalı ayakk...