Keyifli okumalar dilerim herkese 🖤
-
Alışverişten sonra eve döndüklerinde Naz'ın üstüne tekrar bir gerginlik basmıştı. Taşıdığı poşetleri utançla kavrıyor, sanki kendisini onlara yük oluyormuş gibi hissettiğinden tereddütlü adımlar atıyordu. Girişte durup Mine'nin de gelmesini beklerken merakla etrafına bakındı. Kapıyı açan hizmetli dışında kimse yoktu.
Yan yana geldiklerinde Mine, Naz'ın omzuna hafifçe dokunup "Canım istersen odana çıkıp dinlenebilirsin, akşam yemeği için çağırırız," dedi. Bugün yorulmuşlardı ve Naz yaşananlardan dolayı çok daha fazla yorgun olmalıydı.
"Dün kaldığım yere mi çıkayım?" derken eliyle yukarıyı işaret etti Naz. Odan deyince hissini garip çırpınışlar basmıştı. Eski evinden sonra artık burada bir odasının olmasına alışmak belli ki kendisini zorlayacaktı.
"Evet, siz yokken biraz düzenlemiştim." Mine, Naz'ın bu şaşkın haline gülümsedikten sonra "Umarım beğenirsin," diye ekledi.
Naz da hafifçe tebessüm edip "Teşekkür ederim," demişti. Geriye dönüp merdivenlere ilerlerken içini de biraz heyecan sardı. Odanın nasıl olduğunu merak ediyordu. Tüm basamakları çıkarken sadece önüne bakıyordu çünkü duvarlara asılmış aile tablolarını görmemesi lazımdı.
Odasının önüne geldiğinde kapıyı açıp ilk önce başını uzattı içeriye, sonra poşetleri de çekiştirerek tamamen girdi. Dün kenarına oturup sabaha kadar öylece beklediği yatağın nevresimleri değişmişti. Beyaz rengin üzerinde siya karelerin olduğu sade bir örtü örtülmüştü. Dolabın yeri de değiştirilmişti ve onun yerine aydınlık vurması için bir masa koyulmuştu.
Biraz ilerleyince sağ tarafa çekilen dolabın yanında bir de metal çerçeveli, oval bir boy aynası gördü. Ancak yansımada kendisi bulunduğu için ona bakmak hoşuna gitmemişti Naz'ın. Arkasını dönüp masasına ilerlerken yatağın kenarına yaslanmış poşeti alıp içinden test kitaplarını çıkardı ve masanın üstüne koydu. Masa için sevinmişti çünkü eski evindeyken yatağın üzerinde çalışmak zorunda kalıyordu.
Kitapları orada bıraktıktan sonra evden yanında getirdiği bir parça kıyafetle üstünü değiştirdi ve direkt masaya oturdu. Yemeğe kadar biraz test çözebilirdi. Ağlayarak kaçırdığı vakitleri telafi etmesi lazımdı.
Kitabı önüne açtı, biraz sayfaları karıştırdı. Bitmiş sayılacak bir kitaptı, boş olan yerler atladığı birkaç zor testti sadece. Kalem kutusundan çıkardığı kalemle soruların altını çizerken başını eline yaslayıp soruya odaklanmaya çalıştı Naz. İlk başta düşünceler beynini biraz kaşındırsa da en sonunda dikkatini okuduğuna vermeyi başarabilmişti.
Vücudunda hissettiği ince sızı yüzünden birkaç defa sandalyesinde kıpırdandı, gözlerini irice açtı ve sonra sıkıca kapattı, geri açtı, art arda kırpıştırdı... Her şeye rağmen okuduğu soruyu sesli şekilde tekrar ederek ders çalıştığını kendine hatırlatmaktan geri kalmıyordu. "...büyütme oranları dört kat ve kırk kat olan iki mercekli bir mikroskopta kaç mm görünür? Ne bileyim ne kadar görünür? Of... Geçeceğim bu soruyu." Yerinde dikleşirken aklına gelen korkunç düşünceyle "Ama ya sınavda karşıma çıkarsa?" diye mırıldandı. Bir dehşet anını yaşıyor gibiydi. Bu ihtimalden dolayı soruya tekrar döndü. Yazıların altını çizerken sesli ve dikkatli şekilde bir daha okumuştu. "Büyüklüğü on iki buçuk çarpı on üzeri eksi üç olan bir nesne... Hmm..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AF
Teen FictionBabası onu terk ettiğinde küçük bir kız çocuğuydu. Annesi öldüğündeyse henüz büyüyememişti. Ona arkadaşlık etmek için yanında bir tek dedesi vardı, o da sevgi konusunda eli çok sıkı bir adamdı. O zor da olsa kendi kendini büyüttü; sonra pahalı ayakk...