Elimden geldiğince uzun yazmaya çalıştım bu sefer, satır arası yorumlarla ve tabi oylarınızla desteklerseniz çok mutlu olurum. Keyifli okumalar. 🤍
-
Yanmaya devam ediyordu, mumlar... Gözlerini kamaştıran ufak ateşler, ancak tenini okşayıp geçecek bir sanrı kadar sıcaklığa sahipti. Yine de alevler arasında kalmış kadar yoğun hissediyordu onları.
"Hadi dilek dile," ikazlarının hemen ardından Yağmur, masanın ortasındaki pastayı Naz'ın önüne çekti.
"Bunu daha önce hiç yapmamıştım..." Naz ellerini önünde birleştirip gülümseyerek öne eğildiğinde "Gerçek olacak mı dileklerim?" diye mırıldandı. Sesindeki ufak masumiyet masadakileri güldürmüş olsa da Naz dudaklarının iç kısmını ısırıp doğru bir cevap bekledi.
"Ben en son sekiz yaşımdayken gerçek olmuştu." Melek garsonun bıraktığı kahvesinden bir yudum alıp anlatmaya devam etti. "Çünkü o zaman dileğimi yüksek sesli dile getirdiğim için annem duymuş ve istediğim oyuncağı almıştı."
Hemen sonra Yağmur, Naz'ın kolunu tutup mahsus bir hüzünle konuştu. "Ama içinden söylemen lazım, o zaman gerçekleşme ihtimali daha yüksek."
"Hep en saçma şeylere inanmak zorunda mısınız?" diye sordu Emir. Çatalını kaldırmış halde pastadan bir dilim beklerken sırtını rahatça sandalyeye yaslamıştı.
"Neye inandığımız konusunda sana hesap mı vereceğiz şimdi?"
"Hayır yani de saçma-..."
Arkadaşının kolunu tutmaktan vazgeçmediği an "Ay sus be!" diye yükseldi Yağmur huysuzca. Ona ters bir bakış attıktan sonra tekrar eski coşkusuyla Naz'a döndü. Her şeye rağmen eğlenerek gülmeye devam ediyordu. "Hadi Nazoş hadi çabuk ne dileyeceksen dile! Ben çok heyecanlandım, saçma şeylere bayılıyorum!"
"Peki..." Naz heyecanını henüz kaybetmemişti. Kalbi hızla atıyordu. Gözlerini kapatıp öne doğru eğildi, yanan mumların yaydığı seyrek sıcaklık daha yakından çarpıyordu yüzüne. Kirpiklerini örtünce beliren karanlığın yerine hayallerini getirdi. Bu esnada içinden dileğini geçiriyordu.
Şimdilik sadece çok başarılı olabilmeyi diliyorum, sonra kaçıp kurtulmayı... Ve bir sonraki doğum günümde dileyebileceğim daha güzel hayallere sahip olmak istiyorum çünkü şu an düşününce hiçbir şey bulamıyorum. Hayattan daha fazla ne isteyebilirim?
Kirpiklerini aralayıp ufak tebessümüyle mumlara üfledi ve onların sönmesini izledi. Masadakiler de alkış tuttuğunda, birleştirdiği ellerini açıp kendisine sarılmak için uzanan Melek'e dönmüştü. Bu esnada camın ardındaki gökyüzünde beliren kızıllığı bozmuş beyaz taneleri gördü. Kar yağıyordu. "Kar!" diye seslendi istemsizce. Melek'e sardığı kollarını kaldırıp camı işaret etti. "Kar yağıyor!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AF
Teen FictionBabası onu terk ettiğinde küçük bir kız çocuğuydu. Annesi öldüğündeyse henüz büyüyememişti. Ona arkadaşlık etmek için yanında bir tek dedesi vardı, o da sevgi konusunda eli çok sıkı bir adamdı. O zor da olsa kendi kendini büyüttü; sonra pahalı ayakk...