4. Şaşıran Hedef

48.2K 2.3K 144
                                    

Oy ve yorumlarınızla destek olmanız çok kıymetli, çok teşekkürler 🖤

-

Günümüz, Naz

Gün yavaş yavaş aydınlanıyordu. Güneş yolculuğuna başlamak üzere ağırca hareket ederken takvim çoktan bir yaprak daha eskitmişti. Naz gözlerini zorlukla açarak bakışlarını eski, gıcırtılı yatağın biraz ötesindeki komodine çevirdi. Ekranı çatlamış siyah telefonu oradaydı, kısık gözlerinden dolayı zorlukla onu eline aldı. Saat sekizi gösteriyordu.

Aceleyle yataktan kalktı. Bu esnada yataktaki gıcırtı daha da artmıştı, bu sese karşın yüzü istemsizce buruştu. Hazırlanmak için on beş dakikası vardı ve biraz hızlı hareket etmesi gerekiyordu. Sarsak adımlarını düzene sokup banyoya gitti. Esnerken aynı zamanda geriniyordu fakat vücudu tam olarak rahatlayamadan ihtiyaçlarını halletmeye başladı.

Yan odadan gelen tek şey yoğun horlama sesiydi, dedesi daha uyanmamıştı demek ki. Gürültü yapmamaya gayret ederek üstüne eşofmanını ve tişörtünü geçirdi. Komodinin üstünde, telefonunun hemen yanında sınavı için gereken bir belge ve kimliği duruyordu. Onları eline alıp odasının kapısını yavaşça açtı, gözlerini koridorda hızlıca gezdirip kısa mesafedeki mutfağa geçti. Kalbinde bir titreme durmaksızın cereyan ediyordu, vücudunu esir alan tedirginlik de geçmiyordu. Belli edemediği endişe duygusunun hükümranlığı altında eziliyordu.

Mutfağa vardığında hızlıca bir ekmek arası hazırladı. Masaya da dedesi için kahvaltılık bir şeyler bıraktı. Onun ancak çay soğuduktan sonra uyanacağını bildiği için hiç demleme gereksinimi de duymadı.

Kendi ekmek arasını titrek elleri arasında tutup hızlıca yedikten sonra belgesini, kimliğini ve telefonunu alıp dış kapıya ilerledi. Otobüs kartını odasındayken cebine attığı için çıkmaya hazırdı.

Ayakkabılarını giyerken cebindeki telefon titremeye başlamıştı. Naz bağcıklarını bağlamayı bırakıp telefonu güçlükle cebinden çıkardı. Nuran öğretmeni arıyordu. "Efendim hocam?" dedi eğilmekten nefes nefese kalmış sesiyle.

"Naz, vardın mı okula?"

"Yok hocam, birazdan otobüse bineceğim. Yarım saate orada olurum."

"Tamam iyi o zaman, ben de şimdi geçeceğim okula. Seni orada bekliyor olacağım."

Kaşları çaresizlikle çatıldı, ne diyeceğini bilemez hale büründü birden. Ama birkaç kelime etmesi gerektiğini bilerek konuşmuştu. "Hocam, gelmenize gerçekten hiç gerek yok. Boşuna yorulmayın."

Orada yapılması gerekenleri tek başına halledebilirdi, zaten sadece bir sınava girip çıkacaktı. Kendisinden beklenen başka herhangi bir şey yoktu, kimsenin dışarıda beklemesini gerektiren bir şey de... Fakat Nuran hocası "Yorulup yorulmayacağıma kendim karar verebiliyorum Naz'cım," dedikten sonra telefonu direkt suratına kapatmıştı. Naz derin bir of çekti. Hocasının yanında olması kötü bir şey değildi, keza olmaması da.

Elini alnına doğru siper edip durağa vardı. O sırada şansına hemen gelen otobüse binip boş bir yere oturdu. Aslında bu sınava girmek isteyip istemediğinden fazlasıyla emin değildi. Üç senedir normal bir Anadolu lisesinde okuyordu. Eğitimi aşırı iyi olmasa da en azından kötü değildi. Orta düzeydeydi. Sıradan bir düzeni de vardı. Fakat yeni açılan bir özel okul tüm düzenini sıradan olmaktan çıkarmıştı.

Nuran hocası bu yeni açılan özel okulun sınavına girmesi gerektiğini inatla vurgularken onun aklında olan tek şey, şimdiki gibi hayatının rayından çıkacağına dair bir düşünceydi. Bir kere bir şeye alıştığında sonradan yeni arkadaşlar edinmek, yeni ortamlara girmek Naz'a fazlasıyla zor geliyordu. Bir de bu fikri dedesine anlatmak vardı, o daha da zordu.

AFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin