BÖLÜM 43

201 8 2
                                    

Bugün üç günlüğüm vardı . Anamların gelişi için onlarca hazırlık yapılmıştı. Ben hiç birinin umrunda değildim. Kocam beni odadan kovmustu. Berzan bey yalnız o odada kalıyordu ben ise alt kattaki boş odada. Beni değil yatağına odasına bile almıyordu. Kaç defa konuşmak istedim çıldırdı.

Biliyor muydu acaba Bahar'a kurulan oyunu bizim yaptığımızı. O kadın benim hayatıma kara leke olarak yapışmıştı. Sabahın erken saatinde uyanıp en üst kata çıktım. Bu sabah olacaktı onun koynuna girecektim.

Kapıyı yavaşça açtım. Kilitli değildi, kapıyı aralayıp usulca içeri sızdım. Yatakta sere serpe yatıyordu canım kocam...

Ah bu ne yakışıklılık? Bu ne endam? Bu ne çehre...

Aşkından yandım tutuştum Berzan... Ben cehennem ateşlerinde yanmayı göze aldım. Sen koynuna almamayı reva gördün sevdiceğim...

Neden ? Ben onu anlamıyorum Bahar öleli neredeyse yıl olacak. İhtiyacı vardı bir kadına onun kadını bendim.

Sabahlığımı çıkarmak için elimi kuşağına attığimda sesini duydum.

"Aklından bile geçirme!" Dedi. Kafamı kaldırıp ona baktığımda yataktan kalkıyordu.

"Berzan seni istiyorum. "

"Zeliha uzak duracaksın benden , bu odadan. "

"Yapamam sana çok aşığım. "

"Zeliha nikah geçersiz şuan senin bu odada olman bile zina . Çık dışarı istediğin kadar anamla babamın kızı ol benim karım değilsin olmayacaksın. " Dedi. Zerre umut yoktu gözlerinde. İki adım atıp ona yaklaştım olduğu yerden kımıldamadı. Gülümsedim...

"Beni kabul et sana eş olayım yoldaş olayım."

"İki dünya bir araya gelse yine de seni eşim olarak kabul etmeyeceğim."

"Neden ? Neden sevmedin beni. Bahardan önce ben vardım sana olan aşkımı yıllardır görmedi kör gözlerin. Ondan daha çok sevebilirdim seni mutlu ederdim."

"Bahar'ın yerini alamazsın. Çık odamdan bir daha da girmeyeceksin. "

"Lütfen..."

"ÇIK!" dedi kolumdan tuttuğu gibi kapı dışarı etti bedenimi. Gözyaşlarımı bir bir akıtıp odama çekildim . İstediği kadar reddetsin ben bu evde olduğum sürece biz umudu da olacaktı...

Zişan'dan...

Abim Zeliha'yı istemeyeceğini biliyordum. O kadar çok karşı çıktım ki Zeliha'yı isteyecekleri vakit anamla babamı şüpheye düşürdüm. Abime söylersem analık hakkını haram edeceğini söyleyerek beni durdurmuşlardı. Lakin abim öğrendiği vakit ilk işi bana hesap sormaktı.

"Zeliha bana nasıl haber vermezsin"

"Abi vallahi haber edecektim anam hakkını helal etmem deyince yapamadım . " Dedim . Öfkeyle odada gidip geliyordu.

"Zeliha başımıza bela olacak. "

"Ne yapacağız."

"İstediği kadar kalsın elbet bir gün çeker gider. Bahar duymayacak eğer duyarsa beni affetmez. "

"Vallahi abi biliyorum affetmez. Merak etme ben söylemem. Ama bir gün gelirse..." Dedim gelirse ne yapacaktık . Hamileydi de çocuğu alır giderdi.

"Gelmeyecek Zişan. Aşirete bir oğlan vermeden onu getiremem. Kızımızin olması onların umrunda olmaz alırlar canını. Bir oğlumuz olursa ancak rahat durabilirler. " Dedi. Yeğenim kız olacaktı ama naisl devam edecekti. Yıllarca oğulları olmasınımi bekleyecekti kadıncağız. Ben yapamazdım yapayalnız bir şehirde. Neredeyse doğumu gelmişti ama yalnızdı. Allah korusun bir sanci tutsa düşse kalsa bir yerde ne olacaktı.

"Abi daha kızınız bile doğmadı nereye kadar böyle devam edecek. "

"Bir sekilde doğumdan sonra onu ikinci çocuğa ikna edeceğim. " Dedi. Üzüldüm Bahar'a...

"Abi günah kadın. "

"Ben üzülmüyorum sanıyorsun Zişan. İçim paramparça oluyor her onu ardımda bıraktığımda. Karım doğurdu doğuracak ama ben yaninda değil Mardin'de bu manyaklarla uğraşıyorum."

"Abi Allah senin de onun da yardımcısı olsun."

"Amin gülamı amin..."

Berzan'dan devam...

Erol Taşkıran beni şirkete çağırmıştı. Ne için olduğunu gayet iyi biliyordum. Haftalardır gidip gelen misafirlerden, iş yoğunluğundan bazı geceler Baharımı arayamiyordum bile. Doğumunda orada olmak istiyordum karımın kızımin yanında olmak istiyordum.
Arabamin içinde düğün şarkımız yankılandıkca güzel karımı hayal ettim..

Sen ve ben karanlıkta
Onca yıldızın içinde
Herkes görür, kimse bilmez
Sarmaş dolaş gökyüzünde
Sorma asla, "Ne zaman bu son bulur?"
Kıyamet kopsa, cihan durur da bize yok (yok)
Öylece savrulur, gözlerinde kaybolup
Gökyüzünde yine çok başka samanyolu
Bu galaksi dar bize, gel, yorulma, bebek, of
Bu nasıl bi' yolculuk, nasıl sihirli gibi mucize?

Arabamı şirketin otoparkına park edip asansörle en üst kata çıktım. Erol Taşkıran'in odasınin kapısını çaldım. Hemen ses gelmişti. İçeri girdim amma ve lakin yüzüne bakmaya yüzüm yoktu.

"Berzan-"

"Ne diyeceğinizi biliyorum ama benim haberim yoktu. Eve bir geldim Zeliha'yı odama koymuşlar. " Dedim sıkılıp oflayarak bana baktı.

"Kabul ettin mi onu?"

"Asla! Geldiği gün boşadım. Bahar'dan başkasına yan gözle bile bakmam ."

"Kardeşimin kızına bunu reva görmemeliydim. " Dedi kravatini çekiştirip.

"Ne yapmamı istiyorsunuz?"

"Kızımı aptal yerine koyma Berzan duyarsa yıkılır. Birak onu boşa gidip onu alayım buralardan uzaklaştimak istiyorum. Ben kardeşime bu ihaneti yapamam. " Dedi eli koluna gidip ovaladı. Terliyordu da...

"Bahar'ı bırakamam. " Dedim. Nefesi kesik kesik olduğunda yanına gittim. Kravatini açıp bir kaç düğmesini açtım. Kalp krizi belirtileri veriyordu.

"Erol bey kendinize gelin nefes alın. YARDIM EDİN. " diye bağırdım dışardakilere. Erol bey koltuktan düştüğünde kafasını çarpmasına engel oldum.

"Berzan.. Bahar sana emaneti-" sözünü tamamlayamadan gözleri kapanmıştı...

🌑

Saatlerdir acilde bekliyordum. Erol beyi kırmızı alana almışlardı. Ailesi de gelmişti. Allah'ım inşallah bir şey olmazdı yoksa ben sevdiceğime nasıl deden öldü derim. Bir de bu haldeyken söyleyemezdim.

Hamile olmasada söyleyemezdim Erol bey onun en yakınıydı. Allah'ım beni bununla imtihan etme.

Yarım saat geçmeden doktor gelmişti. Kafasını eğip gözlerini kaçırdığinda anladım onu kaybettiğimizi. Bir köşeye çekildim çaresizce yıkılan aile üyelerine baktım.

Bahar öğrenince mahvolacaktı...

BEDEL《LANETLİ PAPATYA》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin