Bunların başıma gelme sebebi benim herşeyi kabullenmiş olmamdı.
Mezarlığın demirden paslanmış kapısını iterek içeri girdim. Asıl evimizdi burası. Lakin dedecigim sen çok erken gittin. Hayatımın tamamlandığını görmeden beni eksik bırakıp gittin. Kırgınım sana bildiğin halde bir defa olsun görmeye gelmedin kızını.
Kırgınım, sana son defa sarılamadim. Son defa dede kendine iyi bak gidip de dönememek, dönüpte görememek var.
Ben kör olsaydım ölseydim de bugünü görmeseydim dede.Rabbim benim ömrümün hepsini koparip alsaydı da sana ve kızıma bahşetseydi. Şimdi ne yapacağım dede. Hep sana tutundum şimdi bana tutunmuş bir kız çocuğu varken kime sırtımı dayayacagim. Ben var olduğum sürece kızımın sırtı yere gelmez dedin hep. Yok oldun gittin dede. Seni görmesemde gölgeni kalbimin en içinde hissettim 2 yıl.
Şimdi yok oldun gittin. Bu zalim ve acımasız dünyada sana sığınmış kızını ve yavrusunu bıraktın. Ne yapacağım dede...
"Nasıl öğrendin herşeyi Bahar?" Dedi arkamda varlığını henüz hissettiğim adam irkilmeme sebep olmuştu.
"Bir önemi kaldı mı? Kusursuz sanmıştın planları. Mardin'de ayrı hayat , Rize de ayrı hayat. Oh ne ala memleket. " Dedim ona bakma tenezzülünde bulunmadan.
"Öyle olmadığını anlattım sana güzelim."
Hala güzelim diyordu pişkin pişkin. Ona döndüm öfkeyle"Öyle olmadığını anlattın hah! Bir b*k anlattığın yok! Sana inanmamı nasıl beklersin! 4 yıl beni ayakta uyuttun.!" Diye bağırdım. Ayağımı öfkeyle yere vurdum.
"Bahar..." Dedi çaresizce! Bu adamın ardında bir bahane ya da savunma yoktu! Hatası olduğunun gayet farkındaydı.
"Kes sesini! Artık yalanlarını duymak istemiyorum. Bana sadece doğruyu söyle! Dedem beni biliyor muydu? Yaşadığımı biliyor muydu?" Dedim. Bir müddet gözlerime bakıp dedemin mezar toprağına baktı. Başını salladı mahçup bir biçimde.
"Adi pislik! " Bağırmama karşı o da öfkelenmişti.
"Bahar !" Dedi uyarır tonda.
"Adi pisliğin tekisin! Kollarında zırıl zırıl ağlamam yıllarca hoşuna mı gitti! Dedemi özledim, ona yalan söyledim vicdan azabı çekiyorum diye günlerce ağlamam sana keyif vermiş. "
"Öyle olmadığını biliyorsun"
"Dedemi son gören sensin" dedim biçare. Ne konuşulmuştu da dedem kriz geçirmişti. Tahminimce Zelihayiı alması ağrına gitmişti.
"Bendim! Senden boşanmamı istedi." Dediğinde
" Hii!"
nidasi çıktı ağzımdan. Ellerimle ağzımı kapatıp ondan uzaklaştım. Gözyaşlarim sicim gibi akarken yanaklarımdan ağzımdan bir kaç hıçkırık kaçtı"Dedemi sen! Yoksa bu yüzden mi ! Sen mi öldürdün!" Dedim hayretle. Aşka giden yolda herşey mübahtı demiştin bir zamanlar Bahar. Sen masum zaferler kazandığını sanarken belki kanlı vahşetleri göremiyordun
"Asla! Kalp krizi geçirdi Bahar saçmalama!" Dedi ellerimi indirip. Gözlerim kararıyordu. Sanki beynime baskı uygulanıyordu.
"Bahar yapma güzelim. Karnındaki bebeğimize yazık değil mi? Kendini bu kadar kahretmen beni mahvediyor görmüyor musun? Hadi gel yeniden bir olalım..."
"Görmüyorum Berzan! Ben seni görmeyi bıraktım! İki dünya bir araya gelse yeniden seninle olmam!" Dedim . Onu arkmada bırakıp mezarlıktan çıktım. Mardin'e geldiğim gün onlarla hesaplaşmak isterken aciz bir insan gibi bayılıp kalmıştım. Bilincim yerine gelmeyince hastaneye kaldırmışlardı.
Kan tahlilleri yapılıp hamile olduğum öğrenilmişti. Ultrasonda kalp atışları bile vardı bebeğimin. Asel'imin kardeşi olacaktı. Güzel kızım hala kendi bir bebekken abla olacaktı.
Berzan'in hamile olduğumu öğrendiği anda gözlerindeki umut ışığı gözümün önünden gitmiyordu. Sanır mı ki biz yeniden bir oluruz.
Biz Hercai ve kardelendik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL《LANETLİ PAPATYA》
Teen FictionTöre hikayesidir Genç bir kızın düğün günü öğrendiği gerçekle terkedilisinin ardından tüm hayatını değiştirerek farkında olmadan herşeyin başladığı yere MARDİN'e yerleşir. 19 yıl sonra öğrendiği yakınlarıyla mutlu huzurlu yaşarken atladığı bir şey...