BÖLÜM -11-

9K 345 15
                                    

Iyi Okumalar...

Kaybetmek nedir?

Kaybetmek hayata karşı güçşüzleşmek midir? Ya da eksiklik midir? Hayir! Her kaybediş hayata karşı biraz daha güçlenmektir aslında. Çünkü insan kazandıkça düşünmez görmez eksiklerini. Kaybetmek ise zırhlarını çıkarmasını sağlar.

Oysa en ufak problem deler geçer insanın benliğini. Fakat kaybeden insan korkusuzdur herşeye karşı. Zırhları daha sağlamdır. Pes etmez asla sonunda yenilmek olsa dahi! Yenilse de bunu lehine çevirmesini bilendir kaybeden...

Berzan bana üzgün bi ifadeyle bakarken icimdeki öfkeye daha fazla dayanamayıp hizla arabaya dogru ilerledim. Gidicektim o kadından hesap soracaktim bunu yapmaya hakki yoktu. Bir cana kıymaya hakkı yoktu.

Berzan'ın seslenişlerini duymazdan gelerek yürüdüm. Arabanin kapısını açmaya çalıştım fakat kilitliydi. Sonra arabanin benim degilde Berzan'ın olduğu aklıma gelince avuç içimle alnıma vurdum.

Neyse, diyip arabayi es geçecektim. Berzan'ın  kolumdan tutmasıyla ilerleyemedim. Elinden kurtulmaya çalışsamda bırakmıyordu. Çırpınışlarım nafileydi.

"Berzan birak lütfen gidip o kadından hesap sormalıyım! O  katil! O minicik, masum bir cana kıydı-"

"Bahar! Hesap sormak sana düşmez. Hesap soracak birisi varsa o da Yengendir. Buralarda kumalara neler yapılır bilmezsin . Değişmiyor yıllardır töreler var olduğundan beridir kaç karı-kocanin arasina masum bir kızı koydular bilmezsin! Kaç kadın bu kıskançlıklar yüzünden çocuğundan,canindan oldu bilmezsin! Mirza ikisi arasında adaleti sağlamadığı müddetçe devam edecek." Diye bağırmasada öfkeli çıkan ses tonu beni ürküttü. Gözümden akan bir damla yaşa hüzünle bakarken yüzümü elleri arasina alıp yaşlarımı sildi.

"Özür dilerim.." dedi kırık bi ses tonuyla. Bebeği kaybetmenin verdiği üzüntüyle içimdeki dolup taşan herseyi göz yaşlarıma döktüm. Dakikalarca omzunda hıçkırarak ağladım...

Arabayı konağın önünde durdurdu.

"Unutma Bahar, öfkeyle kalkan zararla oturur. Sen akıllı kızsın ne yapacağını bilirsin, ama fazla zorlama, acımazlar " Dedi bende başımı aşağı yukarı tamam anlamında salladım. Arabadan inmek için döndüğümde, odasının penceresinde bize bakan Zeliha'yı gördüm. Umursamayıp arabadan indim ve konaga girdim.

Konaktakiler sanki beni bekliyorlarmış gibi kapı açıldığında  dikkatlerini bana verdiler.  Beklediklerinin aksine bir sey demeden merdivenlere yöneldim. Tarbazana elimi koyduğumda durdum. Yönümü onlara çevirmeden gözlerimi o kadında sabitledim.

"Esila iyi! Bebeği kaybettik git simdi kına yak. Küçücük masum cana kıydığın, birinin hayatina son verdigin icin mutlu ol!" Dedim. Ona igrenerek son bir bakış atıp odama çıktım.

Esila icin zor olucaktı nasil hissedecegine dair bi fikrim yoktu. Çok üzülüyordum bu duruma ama elimden gelen bir şey yoktu, yaninda olmak dışında.

Uzun geçen geceden sonra sabah Esila'ya çanta hazırladım. Kimseye görünmeden erkenden konaktan çıktım.

Muhtemelen ona söylemişlerdir. Yıkılmış halini görmek isteyeceğim son şey bile değildi. Ama el-mahkum o hastaneye gidecektim.

Odaya girdiğimde Esila beklediğimin aksine daha sakindi. Sanki çocuğunu kaybetmiş gibi değilde, rahatsızlanıp hastaneye gelen bir hastaymış gibiydi. Tamam kendini paralasın falan da demiyorum ama ne bileyim üzülmesini beklerdim.

"Esila... Nasılsın?" Dedim. Gercekten ne hissettigini merak ettigimden sordum

"Iyim Bahar.." dedi üzüntüden çok uzak tonda. Şaşırmıştım bu kadar rahat konuşması, acaba bebeği kaybettiğini söylemediler mi diye düşündüm.

"Bebeğin-"

"Kaybettik biliyorum.." dedi.

Sesindeki umursamaz tını  sinirlerimi zorlasada olabildigince sakin olmaya çalıştım.

"Neden?"

Neden sakindi...

"Anlamadim? Ne ? Neden? Bahar!" Dedi. Sakinleşmeye çalıştım gözlerimi bir kac saniye yumup yumruğumu sıktım. Öyleki o kadar sıkmıştımki avuçlarımdan akan kanı hissettim.

"Neden bu kadar sakinsin! Esila sen bebegini kaybettin!" Dedim. Zoraki konuşarak ve devam ettim " Sen bir annesin!"

"Yapabileceğim bir sey yok Bahar! Kaybettiysem, kaybettim. Kim sevmedigi adamdan çocuğu olsun isterki?" Dedi. Istemsiz akan yaşlarımı silmek gibi bir gereksinim duymadan yeniden konusmaya başladım.

"Ama.. cok istekliydin, mutluydun!" Dedim gözyaşları arasında. Annelik bu olamazdı degil mi?

"Mecburdum! Anlasana! İstemiyorum, aldıracağım deseydim, bebek dogar doğmaz beni kovarlardi. Aldırsaydım, ölüm hükmüm verilirdi.!" Dedi bağırarak. Daha fazla bu iğrenç konuşmalara dayanmayıp sert bi tokat attim yanağına. Dolu gözlerle yanağını tutan Esila'ya zerre kadar  acımadım.

"Sen... sen igrenc birisin. Kendi cocugundan vazgecebilecek kadar, onu zerre umursamayacak kadar igrençsin! Uzak dur benden sakın, sakın bir daha benimle konuşma! Bir de seni insan yerine koyup acımıştım. Yazık, senin için döktügüm yaşlara yazık.!"

"Sen beni anlayamazsın! Senin tuzun kuru! Kimi sevsen onunla evleneceksin. Kocan sana elini kaldırırken bile üç defa düşünür sen ağa kızısın. Ağa kızıysan , padişah kızı sayılırsın. Seni severler sayarlar! Ya ben! Halime baksana kuma gittiğim kadının bana yaptığına bak! Kocam yüzüme bakarken tiksiniyor. Yediğim dayakların haddi hesabı yok! Ben bunları hak etmiyorum anlıyor musun !" Diye bağırdı.

Hastaneden hızla ayrılıp Taşkıran konağına sürdüm arabayı. Ilk hedefim Dede mı bulmaktı ama yetişememiştim.

Yeniden konaktan çıkıp şirkete doğru yol aldım. (Hızlı gitmiyordum)

Anne olmayı düşündüm... Sevdiğim adamdan ve kendimden bir parça taşımayı hayal ettim. Bir şey hissetmiyordum. Elimi hızla karnımdan çektim. Ne düşünüyordum öyle ben!  Başımı sağa sola sallayıp kendime gelmeye çalıştım. 

Iyice şizofrene bağlamıştım ki önüme baktığımda boş yolda neredeyse çarpışmak üzere olduğum  arabayı gördüm. Hızla ani fren yaptım.  Çarpışmamıza engel olamasada yavaşlatmış ve hafiflemişti.

Öne dogru sendeleyip başımı direksiyona çarptım. Ağır bir hasar olmasada, çarpmaya bağlı olarak başımda ve kolumda ağrı vardı.

Yalan yok!

Cok korktum, sakinleşip arabanın kapısını açıp aşağı adımımı attim.  Ayaklarım yerle buluştuğu an gözlerim kararsada bir kac saniye bekleyip, kapimi kapattım.  Bacaklarım bedenimden bağımsız titriyordu. Şoka girmiştim.

Üzerime gelen öfkeli kızgın bir boğa görmemle geri adım atma isteğimi yutup bana gelmesini bekledim.

Tanıdık simayla burun kıvırttım. Çarşıda ve resturanta gördüğüm odundu! Adı neydi bunun? Kaç oluyordu gördüğüm. Yettiydi ama!

BEDEL《LANETLİ PAPATYA》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin